Bak şu demokratlık taslayana!

Bekir Berat Özipek

Hindistan uyuma, Gandi’ye sahip çık!” demişti “Sivilay Genç”...

O uyarıyor ama bizim basın uyutmaya devam ediyor. “Gandi” ile birlikte CHP, “tarihi bir değişime” imza atmış.

 “35’inci maddenin değiştirilmesi” ve “27 Nisan muhtırasından hesap sorma girişimleri” bunun örnekleri arasındaymış.

Vatan öyle diyor.

***

CHP değişmiyor, ama lideri sık sık ağız değiştiriyor.

“35. maddeyi kaldıralım” önerisini yazan gazeteler daha çöpe gitmeden, CHP’den yine “yanlış anlaşıldı” açıklaması geldi.

Oysa biz “35. maddeyi kaldıralım” önerisinden “35. maddeyi kaldıralım”ı anlamıştık.

Ama öyle değilmiş.

CHP kaldırmak değil, değiştirmek istemiş. Herhalde “çok gerekmedikçe ordu yönetime el koymaz”a çevirirler diye düşünmüştüm, ama öyle bile değilmiş.

Meğer maddenin alanını daha da genişletip, “demokratik sistemin işlerliği çerçevesinde ve anayasaya bağlı olarak” gibi, hukuki bir metinde yer almaması gereken gayet soyut, her anlama gelebilecek ve her darbeci için yepyeni bir imgelem dünyasının kapılarını aralayacak ifadeler eklemiş. İşte benim tanıdığım CHP!

***

27 Nisan Muhtırasına gelince...

Burada da bu güzide partimizin yaklaşımında “demokratlık” bulmak için ancak CHP Kongresinde masaya çıkıp tempo tutan gazetecilerden olmak gerekir.

Yahu görmüyor musunuz, CHP 27 Nisan’a muhtıra olduğu için değil, olmadığı için kızıyor.

“O gerçek bir muhtıra değilmiş, meğer danışıklıymış” diyor. “27 Nisan araştırılsın” diyor. Bence de araştırılmalı. Ve muhtıra verir gibi yapıp CHP’nin duygularıyla oynayan varsa cezalandırılmalı.

***

Söylediklerine kendisinin de inanmadığı 3 mil öteden belli olan Kılıçdaroğlu “iyi de o zaman sizin parti de 27 Nisan Muhtırasını desteklememiş miydi” diyenlere, geçmişte bazı hataların yapılmış olabileceğini söylüyor.

İyi de, sizin yanlışlar niye geçmişte kalıyor? Eğer o çakma bir muhtıraysa, amacına ulaşması için siz de destek olmadınız mı? Yoksa “biz onu gerçek bir muhtıra sanmıştık” mı diyorsunuz?

Varsayalım çakmaydı. Bu muhtırayı iktidardan önce sizin parti reddetseydi, o “tezgah” amacına ulaşabilir miydi? “Bu muhtıra asıl bize karşı verilmiştir” diyebilseydiniz, bütün bonusları siz almaz mıydınız? En azından paylaşmaz mıydınız? Elbette alırdınız.

Ama yapamadınız. CHP olarak desteklediniz. “Her satırına katılıyoruz” dediniz.

Muhtıraya “evet” dediniz ve kaybettiniz.

Yarın yine muhteris bir darbeci muhtıra vermeye kalksın, siz yine desteklersiniz.

Eğer darbeye zaafınız varsa, postal sesi duyunca, anlayıp dinlemeden alkışlamaya başlıyorsanız hak ediyorsunuz demektir.

Bu durumda bize de “beter olun” demek düşüyor.

 

Bu Anayasa kayısı üreticisinin sorununu çözüyor mu?

Anayasa Paketi “kayısı üreticisi”nden söz etmiyor. Muslukçu, konsolos veya overlokçudan da.

Ama evet, onların sorununu çözüyor.

Paketin sadece yargıyla ilgili maddeleri bile bu bakımdan çok değerli.

Çünkü belli bir zümrenin çıkarına çalışan yargının yapısını değiştiriyor.

Kayısı üreticisini de kendisiyle ilgili karar veren yargı mekanizmasının oluşumunda pay sahibi kılıyor.

Bütün mesele de bu zaten.

Üst kattakiler “biz kırk kişiyiz, birbirimizi seçeriz”e devam etmek istiyor.

CHP de onların partisi. Ve tam da bu yüzden o pakete karşı çıkıyor.

STAR