Asıl “Sen Kimsin” Tolga Çevik!

SÜLEYMAN CERAN

Fransızcada “gülünç, maskara” anlamına gelen “burlesque” kelimesi, sinemada “kaba güldürü”leri anlatan bir kavramdır. Kaba güldürüde gülünç buluşlar birbirini izler, sopayla kovalama, pasta fırlatma, küçük ev kazaları ve yanlış anlaşılmalar bol bol kullanılır. Davranışların abartıldığı bu komedi algısının merkezinde mantık dışılık yatar. Batı çıkışlı bu espri dili Türkiye’ye taşınırken, “sahaya özgülük” atlanarak, halkından, coğrafyasından kopuk, ucube komedi algısı ülke halkına dayatılmıştır/dayatılmaktadır.

Kemal Sunal’ın popülerleştirdiği bu dil, günümüzde Şahan Gökbakar, Şafak Sezer ve Ata Demirer gibi kişiler tarafından canlandırılan kaba, yoz, ahlâksız tiplemelerle devam etmektedir. “Komedi Dükkânı” adlı mizah programıyla TV karşısına çıkan Tolga Çevik, Ozan Açıktan’ın yönetiminde, senaryosunu kendinin yazdığı, “Sen Kimsin?” adlı sinema filmiyle de güldürü pastasından kendine düşeni almak için kollarını sıvamış görünmekte.

“Sen Kimsin?”, sakar dedektif mizansenine göre kurgulanmış bir film. Tekin Yüksek (Tolga Çevik), bir polis çocuğudur. Kasımpaşa’da Halkekmek’in arkasında Z(K)irve Dedektiflik Bürosu’nu babasının en yakın arkadaşı, emekli trafik polisi İsmail Abi (Köksal Engür) ile birlikte kurmuştur. Karagöz ve Hacivat gibi inişli çıkışlı ve bol yanlış anlaşılmalarla dolu ilişkileri vardır. Parasız pulsuz, işsiz, kuyruğunu dik göstermeye çalışan zavallının tekidir. Hiçbir vasfı da yoktur. Hayalperesttir.

Yakın bir zamanda eşini kaybeden Suzan Hanım (Pelin Körmükçü) üvey kızı Pelin’in (Zeynep Özder) şirket ortakları tarafından kaçırıldığı iddiasıyla Zirve Dedektiflik Bürosu’na gelir. Kötü niyetli olan bu kadın, kocasından kalan mirasa suç ortağı Adnan (Toprak Sergen) ile birlikte sahip olmak için aslında kızını öldürmek istemektedir. Bu cinayeti de sakar dedektifin şahitliğinde, merhum kocasının iş ortağına yıkmayı planlamaktadır. Hikâye bunun üzerine kuruludur. Tekin’in sakarlığıyla başlayan filmin kötü tiplemesi, en başta gösterildiğinden izleyiciyi herhangi bir sürpriz beklememektedir. Tekin’in Pelin’i bulma çalışması, beceriksizliği, yanlış anlamaları ve kazaları filmin espri öbeğini oluşturmaktadır.

“Sen Kimsin?”in yer aldığı ligde pek çok Batı kaynaklı film var. Bunlardan bu filme en yakını olsa olsa Avanak Ajan: Ajanlar Kralı (Austin Powers: International Man of Mystery) serisidir. Aptal, sakar ajan Powers’a bol bol kadın mankenler eşlik ederken düzeysizlik ve sakarlıktan espri devşirilmeye çalışılmış ve bu yapım seriye bağlanmıştır. Austin Powers, “tehlike benim göbek adım” derken, Tekin Yüksek var olmayan bir planın üzerine “Her şey planın bir parçası” sloganını tercih eder. Filmde onlarca kez “Sen kimsin?” sorusu sorulur aynı oranda iğrenç bir şekilde “pavyon “esprisi yapılarak izleyici bezdirilir. Yine Jim Carrey’nin budala Dedektif” (Ace Ventura: Pet Detective) filmi de karakter oyunculuğu yanında “belden aşağı” esprileriyle sınırları zorlamıştır. “Sen Kimsin?” de tarz, üslup, yorum ve oyunculuk olarak ismi anılan yapımlardan zerrece farklı değildir. İşin ilginç yanı filmler arasında topyekûn toplumsal farklar bulunurken Çevik, Batı’ya ait şablonu kendinden önceki mizahçılardan farksız olarak, olduğu gibi bu memleketin üzerine geçirerek komediyle maskaralığı birbirine karıştırmıştır. Tolga Çevik’in, çıktığı canlı yayında “Fetih 1453”e gösterilen yoğun ilgiye gönderme yaparak izleyicileri “ilk Müslüman dedektifin maceraları”na çağırması da dini duyarlılıklarla dalga geçmek değildir de nedir?

Çevik, Milliyet’e verdiği mülakatta, filme yaş sınırı gelip gelmeyeceği sorularına şöyle cevap veriyor: "Onlara dikkat ettik. Bundan önceki komedi dükkânı maceramdan da bildiğim için senaryo yazarken en büyük takıntım buydu. Öyle yazıldı ki genç seyirciyi mahrum etmeyecek hale getirelim, rahatsız etmeyelim kimseyi. Zaten komedi filmi yaptığımız için fazla yelpazenizi abuk sabuk yere götürmeye de gerek kalmıyor. Götürmeyince de filmimiz bir şey kaybetmiyor. O konularda bir sıkıntısı yok. O takdir başkalarının" diyordu. Bu cümlelere rağmen öyle bir film yapmışlar ki, küfür kıyamet yok ama daha birinci dakikasından itibaren çıplaklık karşınıza çıkıyor. Hınca hınç doldurulan, sık sık çocukların ve dindar insanların varlığı gözlenen salonlarda uygunsuz sahneler izleyicilere adeta dayatılıyor. Üstelik bu film, ince elenip sık dokunarak hazırlanmış bir yapım olma iddiasındadır. Cadde üstünde araba yıkayan çıplak kadın metaforu Amerikan tüketim hayatının zerk ettiği bir hayal ürünü değil midir? Bu sahneyi hangi nedenlerle bir sinemacı bu ülkede filmine koyabilir. Bu coğrafyadaki insan profilinin ortalama hayal eşiği bu mudur? Allah aşkına, Türkiye’de yaşayan mizahçılar kendi topraklarıyla uyum içinde olan bir espri dili oluşturamazlar mı? Bu yabancılaşmayı sıradanlaştıran egoyu nereden devşirdiniz? Ekmeğini yiyip suyunu içtiğiniz coğrafyayı tersten okumayı nasıl başardınız?

“Sen Kimsin?” belden aşağı kurgulanmış espri anlayışı ve yabancılaşmanın sığ sularında dolaşması nedeniyle son derece basit ve ilkel bir filmdir. İnsanların güldürü ihtiyaçlarını sömürme üzerine Türkiye’de kurulan çarkın dişlilerinden biridir ve hiçbir özel yanı olmayan bayağı bir filmdir.