"Arşivi Unutmak: Dijital Çağda Geçmiş İmgeleri Keşfetmek" 

MÜNEVVER SOFUOĞLU

Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait sessiz filmlerin ilk defa gösterileceği  "Arşivi Unutmak" konulu uluslararası sempozyum başladı.

İstanbul Şehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema- Televizyon Bölümü,  Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte düzenlediği "Arşivi Unutmak: Dijital Çağda Geçmiş İmgeleri Keşfetmek" başlıklı programda canlı müzik eşliğinde Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait filmlerin ilk defa gösterimi yapıldı.

Türkiye'nin yanı sıra farklı ülkelerden de arşiv yöneticileri, yönetmenler ve akademisyenlerin bir araya geldiği, paneller, tartışmalar, sergilerin yer alacağı program sabah 9.30'da açılış konuşmasıyla başladı.

Dijital çağda arşiv filmleri aracılığıyla hem Türkiye’de hem de yurtdışında bu birikimle yer alınması amaçlanıyor. Osmanlı dönemine ait filmlerin kullanıma açılması döneme dair gerçekleri yansıtması ve yüz yıl önceki izleyicinin filmler karşısında hissettiklerini de deneyimle imkanı sunuyor.

İnternet üzerinden erişime açılacak olan arşivden ilk gün sekiz film izlendi.

İlk film Harbiye Nazırı askerlerine dairdi. Sahilde ve sokakta halk arasında gezinen, tenis oynayan ve askerlerin deniz üzerinden uçuşa hazırladıkları teyyare görüntüsü yer alıyor.

Avusturya İmparatoru'nun İstanbul'a gelişine dair ikinci film, sağlı sollu halkın ve askerlerin olduğu yolda bir araba içinden çekim yapıldığı anlaşılan görüntüler, boğazda vapur yolculuğuyla devam edip sarayda sonlanıyor. Yaşlı, yorgun ve hasta Sultan Reşat karşısında genç, dinamik ve hareketli bir imparator portresi yansıyor ekranlara. Genç Avrupa karşısında yaşlı ve hasta Osmanlı temsili gibi.

Akabinde ise Sultan Vahdettin'in biat merasiminin yer aldığı film izlendi. Modern askeri kıyafetler içerisinde oldukça uzun süren bir törende Vahdettin tebrikleri kabul ediyor.

Arşive ait önemli bir film de, İstanbul'da fuar alanına dairdi. Asker ile halkın iç içe olduğu bir manzarayla başlayan görüntülerde, takım elbiseli, fesli erkekler. Yüzlerini ve boyunlarını dışarıda bırakacak şekilde arkadan başları bağlanmış modern bir görünüm veren kadınlar yer alıyor.  Gösterilerin askerler tarafından organize edildiği izlenimi veren film, dua için ellerini açmış çocuklar görüntüsüyle son buluyor.

Görüntülerde askerin gözükmediği sivil bir izlenim uyandıran filmlerden biri olan Ahırkapı Melbusat Kapısı'ydı. Tekstil fabrikasına malzeme taşıyan erkek çalışanlarla ilgili görüntüler sadece dış mekanda geçerken iç mekanda ise tekstilde işin ehli gözüken kadın çalışanların olması dönemin sosyal ortamına dair ipucular veriyor.

Sivil bir izlenim veren diğer bir çalışmaysa İstanbul Manzarası isimli filmdi. Avrupai şapkaların takıldığı takım elbiseli erkekler ile modern giyimli kadınların yer aldığı sokak çekimleri eşliğinde ilerleyen kamera farklı mekanlardan kesitler sunuyor. Boğazda gezinti yapan kayıkların yer aldığı çekimlerin arka planında yeşil İstanbul tepeleri ve Süleymaniye silüeti yansıyor. Beyoğlu, Şehzade Cami, bahçeler, Fatih Cami, İstiklal, Eminönü manzaralarının yer aldığı bu dış çekimlerde dikkat çeken husus bütün bu mekanlarda tramvayın olmasıydı.

Askerler tarafından tamir edilen bir köprü ve tren yolunun yer aldığı General Towonshand isimli filmse savaş esiri olan generalin Galata Köprüsü'nde başlayıp sarayda biten hikayesine dairdi.

Dönemin ruhunu ve atmosferini yansıtması bakımdan oldukça önemli olan Sultanahmet Mitingi arşivdeki yerini almış. İşgal altında bir İstanbul, kürsüde ise Halide Edip. İnsan selini andıran kaygılı yüzler. Kendi etrafında dönen kamera çekimlerinde çevreye dair insan, mekan ve zaman manzaraları. Osmanlı armasının olduğu kürsüde dönemin aydınlarının vücut dilinden işgale karşı heyecanlı ve öfkeli konuşmaları yansıyor. Kadınıyla erkeğiyle sarıklısıyla cübbelisiyle takım elbiselisiyle dönemin seferberlik ruhunu yansıtan film beş dakika on saniye sürüyor.

Birinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde çekilen filmlerin gösterildiği sempozyum, 23 ve 24 Kasım'da Beyoğlu Aynalı Geçit'te devam edecek.