HAKSÖZ-HABER
Gezi Parkı olayları dünden itibaren yeni bir evreye girerken, kamuoyunun ilgisi yavaş yavaş Taksim’den hafta sonunda AK Parti’nin yapacağı mitinglere çevrilmekte. İki haftadır sokaklarda ortaya konan eylemlerin medya tarafından “halkın tepkisi” olarak sunulması, bu ülkede “halk” kavramının nasıl anlaşıldığını, daraltıldığını ve de çarpıtıldığını ortaya koyuyor. Halk ifadesi adeta sokakta hükümeti protesto eden gruplarla sınırlanıyor. Oysa sokakta eylem koyanlardan çok daha büyük bir kitlenin gelişmeleri biraz tedirginlik, epeyce de kızgınlıkla izlediği malum. AK Parti’nin yapacağı mitinglerin bu kitlenin tepkisini yansıtacak eylemler olacağını tahmin etmek de zor değil.
Miting kararlarının ilanından itibaren bu yapılanın kışkırtıcı tutum olduğu, çatışma çıkartmaya yönelik girişimler olduğu şeklinde itirazlar da gelmekte. Başbakan Erdoğan’ın Afrika gezisi dönüşünde havaalanında gerçekleştirdiği ve ardından Adana, Mersin ve Ankara dönüşünde tekrarlanan “spontane mitingler”le oluşturmak istedikleri imajın büyük ölçüde yara aldığını gören çevrelerin telaşını anlamak zor değil.
Öte yandan mitinglerin gerilimi artıracağını ve gereksiz olacağını düşünenler de var. Bugün gazetesinde Gülay Göktürk bu minvalde hatırlatmalarda bulunmuş. “Ben hem Tayyip Erdoğan'ın hem de AK Parti tabanının bir gövde gösterisi yapma ihtiyacını anlıyorum. Ama siyaseten doğru bulmuyorum.” diyor.
Miting konusunda “içeriden” bir tepki de Zaman gazetesinin bugünkü manşetinden edinmek mümkün. Zaman mitingin LYS sınavı açısından gürültü sorununa yol açabileceği endişesini manşetine çıkarmış. Akşam üzeri yapılacak bir mitingin gürültüsünden sınavın nasıl etkileneceğini anlamak kolay olmasa da bu miting işinden Zaman’ın pek hazzetmediğini çıkartmak kolay.
Anlaşılan o ki hafta sonu Ankara ve İstanbul’da yapılacak mitingler hem öncesinde hem sonrasında epeyce tartışılacak.