AB Türkiye’den vazgeçse de!

Abdurrahman Dilipak

Bunlar burunlarından soluyorlar.. Amanpour’un, CNN İnt’in iç savaş tahrikçiliğini hazmedemedik daha, şimdi başımıza bir de Colbert Report’un sunucusu Stephen Colbert çıktı. Ahlaksız komik adam Türkiye’ye karşı kinini kusmak için aklınca kendine iyi bir vesile buldu! Komedi yapacaktı, komik duruma düştü. Kendi dişine göre bir de yerli işbirlikçi bulmuştu..

BBC’yi de not ettik!

Bütün bunlar tamam, ama bizi Avrupa’dan öyle vazgeçeceğimizi sananlar varsa yanılıyor.

Onlar Türkiye’yi alsınlar ya da almasınlar, gözümüz hep üzerinizde olacak..

Bugün Avrupa’da 20-25 milyon yerleşik Müslüman var.. Kayıtdışı, gizli Müslümanı, mültecisi, öğrencisi, gelip gideni ile, bu sayı aslında 50 milyonu buluyor..

Yaklaşık 500 milyonluk nüfusu içinde yaklaşık 50 milyon Müslüman.. %10 yani.. Bu oran, Müslüman sayısı hiç artmasa bile, yaşlı Avrupalı nüfus kendiliğinden azaldığı için, biz mevcudu muhafaza ederek bile oransal olarak artışımızı sürdüreceğiz.. Yoksa, nüfusumuz hızla artıyor, dine girişler de..

Avrupa’nın geleceğinde tek din var, o da İslam.. Çünki Hıristiyanlık artık din olmaktan çıktı.. Avrupa Agnostik. Ateist değil. İmanını kaybetti, neye inanacağını bilmiyor. Onun için sürekli içiyor, intihar ediyor ya da zevkleri peşinde koşuyor.

Aslında ağlarken de, gülerken de aradığı tek şey var: Kaybettiği imanı!

Batıda İslam’ın bu kadar çok tartışılıp konuşulması, sonuçta İslam’a ilgiyi artırmaktan başka bir şeye yaramıyor..

Eskiden zenginlikleri, güçleri, saygınlıkları ile övünüyorlardı, şimdi onu da kaybediyorlar.

Tarihleri onların utancı.. Gelecek umudunu ise kaybettiler.. Şimdi acı gerçekle karşı karşıyalar..

Karanlığın en koyu anı aydınlığa en yakın olduğu zamandır. İşte onun için, sadece Avrupa’daki Müslümanlar açısından değil, bilgi ve hikmet sahibi, vicdan ve merhamet sahibi, düşünen insanlar da benim ilgi alanım. Onlar potansiyel birer Müslüman aslında.. Bizim ilgimize ve şefkatimize muhtaç.. Aradaki yalan rüzgarlarından, İslam dünyasının içinde bulunduğu kargaşadan sıyrılıp, Kur’an gerçeği ile yüzleşmeye muhtaç bu insanlar.

Onun içindir ki, ben batıdan, Avrupa’dan vazgeçmeyeceğim.

Nasıl Çin’den, Hindistan’dan, Rusya’dan vazgeçmiyorsam, Amerika’dan da, Avrupa’dan da vazgeçemem.

Bu anlamda Kudüs bizim için cihad ve şehadet mektebi oldu. Mekke – Medine arınıp polatlandığımız bir mekandır. Ruhani bir diriliş, uyanış merkezidir bizim için.

Avrupa’nın bize vize engeli koymalarının bir anlamı yok artık. İnternet var.. Tek tek her evin kapısını çalacağız.. Tebliğ görevimiz var. Biz misyoner değiliz, batılı beyaz adamın yaptığı bu anlamda bize örnek olamaz. Biz Müslümanız çünki.

Batılılar ılımlı İslam adı altında bizi kendilerine benzetmeye çalışıyorlar.. Boş iş yaptıkları aslında. Elimizde Kur’an-ı Kerim olduğu sürece bir faydası olmayacak onların yaptıkları işlerin. Sonunda ırmak kendi yatağını bulacak..

Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmetiyiz. Amerikan halkının da, yeryüzü şahidliği iddiasındaki bir mümin, dünya coğrafyasının herhangi bir bölgesini ilgi alanı dışında bırakamaz. Kimsenin dünya ve ahiret felaketini dilemiyorum, dünya ve ahirette kendi cehennemine sırtında odun taşıyanlar için ise yapacak bir şey yok. Allah’tan daha merhametli olma iddiası doğru bir yaklaşım olmaz. O zaman zalimler için yaşasın cehennem!

Mümin olsun ya da olmasın, müminler benim kardeşim, ama ben ilkesel olarak haklıdan yana olmaya çalışacağım. Kuşkusuz yanılabilirim. Onun için “bana hakkı hak, batılı batıl göster, hakta toplanmayı nasib et” diye dua ederim.

Türkiye’den ibaret değil meselem. Sadece İslam dünyası, İslam ümmeti de değil. İslam ümmeti, benim evrensel sorumluluklarımın gereğini ifa konusunda benim yol arkadaşlarım olarak değerli.

Yeryüzünü fethe çıkacağız.. Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandıracak, mazlumlara yardım edecek.. Büyük bir imtihana hazırlanıyoruz. Merhametimiz gazabımızdan, sevgimiz nefretimizden daha büyük. Toprak işgal etmeye değil, gönüller fethetmeye hazırlanalım.. Yeni bir medeniyetin ihya ve inşası için hazırlık yapalım. Zenginlerimiz kasalarını kontrol etsinler, doyurmamız gereken 300 milyon aç çocuğumuz var bizim. Ona göre çalışsınlar..

Batının çizdiği bir dinin çerçevesi içine hapsolmuş, farzı kifayelerden soyutlanıp, ritüele indirgenmiş, rutin ibadet seremonilerinden ibaret, toplumsal anlamda camilere, bireysel anlamda vicdanlara hapsedilmiş “ılımlı İslam” kalıplarını yarıp geçerek geleceğe doğru yürümeliyiz..

İnsanlar bizim için potansiyel olarak İslam olarak yaratılmıştır. Her insanın içinde yabancı kimlikli bir şeytan nefsine taht kurmuş otururken, ruhumuzun cevheri ile özdeş Rahmani bir karakter herkesin bağrında gizlidir.. Her nefsin içinde bir düşman, her beşeri ruhun içinde, fıtratına nakşedilmiş ezeli ve ebedi bir dost vardır bizim için.. O dosta ulaşmak için haydi şimdi sefer hazırlığına başlayalım.. Şimdi sıra bizde! Bütün bu olanlar, Kudüs, Filistin, Suriye, İstanbul… Büyük imtihana hazırlıktır. Öyle ise haydin aklımızı cahillikten, nefsimizi zulümden arındırmaya! Selâm ve dua ile..

YENİ AKİT