Şeytanın Virdi: Suya Çağırmak Ama Ateşe İtmek

Fevzi Zülaloğlu

“İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik iken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmezler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?” (Enbiya, 21/30)

İnsanın beşerî bir ihtiyacı olan suyu arama çabası masum bir eylemdir. Ancak imtihan dünyasında her masum eylemimiz, her çabamız fitne çıkarmak isteyenler için istismara açıktır.

Serinlemek için su yerine ateşe koşan insanlar, akıldan yoksun hayvanlar gibidir. Vahiyle inşa edilmiş hakiki bilinçten yoksun gafil insanlar, suya koştuğunu zannederken, aslında bir atlet çevikliğinde ateşe doğru yarış içine girebilmektedirler.

Cenneti kazanmak için geçici bir süreliğine bulunduğumuz dünyada, sadece davet edildiğimiz şeye değil kimin davet ettiğine de bakmalıyız. Çünkü usulsüz vusul olmaz. Usulümüz vusulümüzdür. Yani kullandığımız yöntem, bizim nereye varacağımızın da teminatıdır. Sahih yöntemler bizi sahih sonuçlara ulaştırırken, sahih olmayan usuller, Allah muhafaza bizi hiç hedeflemediğimiz yerlere doğru savurur.  

Su, insanın bedenindeki yangını söndürür. Allah’a imanla kalplerimizde oluşan güven, gönüllerimizin ihtiyaç duyduğu hakikat ise ruhlarımızdaki yangını söndürür.

Bu çalışmada insanın karşı konulmaz bir ihtiyacı olan suyla imtihanı ve bu ihtiyacı istismar etmek isteyen şeytani güçlerin tuzaklarını vird, evrad kavramları ekseninde ele almak istiyoruz.

Cevabını aradığımız sorular şunlardır:

Vird nedir?

Suyu aramakla hakikati aramak arasındaki ilişki nedir?

Şeytanın virdi nedir?

Vird bir zikir çeşidi midir?

1- Vird Kavramının Anlam Alanı

Vird; Kur’an’da en çok “suyu aramak, amacına ulaşmak” anlamında kullanılmaktadır. Arapçada vird, hayvan sürüsünün önüne düşen bir çobanın, onları suya götürmek için, eline bir tutam ot alarak koca bir sürüyü arkasında götürmesidir.

Vird; suyu aramak ve suya kavuşmaktır. Bir ayette vird, Musa Nebi’nin hayvanlarını sulamak isteyen Şuayib Nebi’nin kızları bağlamında geçmektedir.1

Başka bir ayette de vârid; Yusuf Nebi’nin atıldığı kuyudan “su çıkaran kimseler” manasında kullanılmıştır.2

Virdin çoğulu evrad’dır. Bazı sufiler tarafından zikir manasında kullanılmaktadır. Ancak Kur’an’ın hiçbir ayetinde vird ve evrâd zikir manasında geçmemektedir. 

a) Şah Damarı / Hablü’l-Verîd

Sudan yaratılan insanın “şah damarı” gibi canıyla özdeş olan bir organı “suyu aramak, suya koşmak” anlamındaki “vird” ile aynı kökten bir kelimeyle anlatılmıştır.

Vird ile aynı kökten türeyen verîd, bir ayette “şah damarı, sinir ucu” anlamında kullanılmıştır:

“Yemin olsun ki insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını bilmekteyiz. Biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf, 50/16)3

b) Kıyamet Sahnesinde Açan Kırmızı Gül / Verde

Vird ile aynı kökten türeyen verde “kırmızı gül” demektir. Renginden dolayı kırmızı gül sudan çok ateşi çağrıştırmaktadır. Çünkü “açılmış gül kırmızısı” pek de hayra alamet değildir, bu bir kıyamet habercisidir:

“Gök (cisimleri) parçalandığında, göz alıcı kırmızılıkta açılmış bir gül gibi olduğu görülecektir.” (Rahman, 55/37)

2- Suyu Arayan İki Tür İnsan

Hayat ve su adeta özdeş kavramlardır. Çünkü her canlı gibi insan da sudan yaratılmıştır. Allah’ın sonsuz kudretine, varlığına ilişkin ayetler/işaretler taşıyan Kur’an’da ilahi mesajlar idrakimize takdim edilirken, karşı konulmaz beşerî bir çaba olan “suya koşmak, suyu aramak” eyleminden de yararlanılmıştır. 

Suya koşmak” anlamına gelen vird kavramı Kur’an’da “canlıların suyu arama çabası” bağlamında masum bir eylem olarak geçmektedir. Ancak her ihtiyacımız gibi suyu arama çabamız da şeytani güçlerin istismarına açıktır.

Konuyu biraz da mecazi alana çekerek izah etmek gerekirse insanın karşı konulmaz hakikat arayışını, hayatına anlam arayışını, içindeki yangını söndürmek için suya koşmak anlamında “vird” olarak değerlendirebiliriz. Bu manada içindeki yangını söndürmek için “su”yu ya da hayatın anlam ve amacı olan “hakikati” arayan iki tür insan vardır:

Birincisi, karşı konulmaz bir şekilde hakikate susayan ve arayışını “kalpleri yatıştıran” itminana kavuşturan Allah’ın zikrinde bulanlardır.

İkincisi ise ateşi su olarak pazarlayan şeytani güçlerin virdine, hayvan sürüleri gibi akıldan yoksun bir şekilde koşan gafiller, cahiller, suçlular yani kâfirlerdir.

3- Firavun’un Peşinden Suya Gittiğini Sanan Sürüler

“Firavun mezardan kalkış günü halkının önüne düşecek, suya götürür gibi onları ateşe götürecektir. Başına varılan su ne kötü sudur! Suyu ararken ateşe düşmek, ne kötü sondur!” (Hud, 11/98)

Bir tutam otun peşinden, akıldan yoksun olduğu için giden hayvan sürüleri gerçekten suya mı uçuruma mı gittiklerini bilmezler. Firavun gibi şeytanın dostlarının peşinden giden kâfirler de sürü psikolojisiyle hareket eden hayvanlar gibidir.

Yaratan, yöneten, izzet ve itibar vadeden âlemlerin rabbi Allah’a kul olmak yerine, itibarsızlaştıran, değersizleştiren sömürgecilere gönüllü kölelik yapmak akıl sahibi hiçbir insana yakışmaz. Bu nedenle şirk koşanlar, hakikati görmezden gelenler, gerçeklerin altını üstüne getirenler, bilinçten, akıldan yoksun hayvanlara benzetilmiştir.4

İnsana iradesine, geleceğine, sonsuz saadetine sahip çıkma bilincini kazandıran imandır. Allah’a değil kendine kul olmayı veya kula kulluğu tercih eden müşrikler, “akıldan yoksun bir sürü gibi” koyunlaşmayı tercih ettiklerini anladıklarında iş işten geçmiş olacaktır.

4- Suya Koşar Gibi Ateşe Koşan “Cehennem Odunları”

“Sizden oraya (cehenneme) uğramayacak olan yoktur. Bu, Rabbinin uygulamayı üstlendiği kesin hükümdür.” (Meryem, 19/71)

İnsanların günaha olan genel eğilimi “suya koşarcasına ateşe koşmak” gibidir. Sıcaktan bunalan canlıların hararetini söndürmek için suya koşması masum bir eylemdir.

İnsanın suyuya da hakikati arama çabası, şeytani güçlerin algı operasyonlarıyla kirletilmek istenmiştir. Reklamcılık sektöründe, iletişim alanında bol miktarda bulunan şeytani güçler, insanları yoldan çıkarmak için ateşi “su” diyerek pazarlamaktadırlar.

Vird kavramının geçtiği bazı ayetlerde kâfirler ve onların önüne düşen şeytâni güçler, “suyu ararken ateşe düşen akılsızlar” olarak beyan edilmektedir. Aşağıdaki ayet suç işlemeyi ahlak edinen mücrimlerin “su” diye “ateş”e koşarak gitmesini şöyle beyan etmektedir:

“Günahkârları, suya koşarcasına cehenneme sevk edeceğiz.” (Meryem, 19/86)

Hakikatin üstünü örten kâfirlerin “odun olmak, kendi cehenneminin ateşini harlamak için bir atlet gibi koşması", akıldan yoksun sürülere yakışan bir davranıştır. Kendi cehennemine enerji olmak için koşuşturmak zavallı bir durumdur. Ve bu acınası hali aşağıdaki ayet şöyle tasvir etmektedir:

“Hem siz hem de Allah ile aranıza koyarak kulluk ettikleriniz cehennem odunudur. Siz oraya mutlaka vârid olacaksınız.” (Enbiya 21/98)

5- Hiçbir Gölgenin Bulunmadığı Kıyamet Gününün Virdi

Kur’an’da mahşer günüyle serinlemek için “suya koşma çabası” arasında kurulan ilişki, bize meşhur bir hadisi hatırlatmaktadır.

Bir hadiste, kıyamet serinlemek için “hiçbir gölgenin bulunmadığı bir gün” olarak açıklanmaktadır. Başka bir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah Teâlâ, yedi güzel insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:

- Âdil devlet başkanı.

- Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç.

- Kalbi mescidlere bağlı Müslüman.

- Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan.

- Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğini “Ben Allah’tan korkarım.” diyerek reddeden yiğit.

- Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse.

- Tenhada Allah’ı anıp gözyaşı döken (mümin) kişi.5

Ne mutlu şeytanın virdine kanmadığı için suya kanacak olan yedi güzel insana!

6- Suya Çağıran Ama Ateşe İten Şeytani Güçler

Sıcaktan bunalan bedenlerimizi soğutmak için evradımız/suyu arama çabamız masum olabilir. Hakikate susayan ruhlarımızı sakinleştirmek isteyişimiz masumdur. Ancak bize serinlemeye, sakinleşmeye kimin davet ettiğine dikkat etmeliyiz. Şeytanın virdi su olamaz, o her ne kadar “su” dese de daveti ateşedir. Allah’a değil şeytana iman edenler ve ona güvenenler, dostu düşman düşmanı dost zannetmektedirler.

Şeytanın virdi sanaldır, İslam’ın virdi hakikidir. Şeytanın virdi Allah’a değil kula kulluğa davet eder, İslam’ın virdi tevhide davet eder.

Modern, seküler ideolojilerin virdi, insanlara asli sorumluluklarını, hayatın anlam ve amacını unutturmaya yöneliktir. Yılbaşı, doğum günü gibi zamanlarda şeytani güçler, özendirdikleri günahlarla insanlara sahte mutluluklar vadetmektedir. Şeytan uydurulmuş geleneksel ve modern hurafelerle zihinleri ifsat etmek istemektedir.

Öyleyse suya kimin çağırdığına dikkat etmeliyiz. Her davetin arkasından düşünmeksizin gidenleri hayal kırıklığı beklemektedir.

Unutulmamalıdır ki yüreklerimizdeki yangını söndürecek olan suyu arama çabamız kadar, suya ulaşma yöntemimiz de hikmetli olmak zorundadır. Kur’an’a ve onun uygulamalı öğretim şekli olan Resulullah’ın örnekliğine, yani Sünnet’e uygun olmak zorundadır.

Sudan yaratılan insanın suyu arama çabası, diğer masum ihtiyaçları gibi kıyamete kadar bir fitne/sınav konusu olmaya devam edecektir.

Suç işlemeyi ahlak haline getirenleri şeytan felakete sürüklemektedir. Kâfirler kendi çağındaki Firavunların, Karunların, Ebu Cehillerin peşinden “bir atlet çevikliğinde, akıldan yoksun sürüler gibi” koşuşturmaktadırlar.

Öyleyse biz müminler serinlemek ve sakinleşmek için akıldan yoksun sürüler gibi, suçlular gibi davranmamalıyız. 

Öyleyse selim aklı cilalayan vahiyle olgunlaşmış olan imanımızla şeytanın suyu gösterip ateşe itme çabasını nefsimize ve neslimize ifşa etmeliyiz.

Öyleyse hayal kırıklığı yaşamamak için Rabbimizin ‘sırat-ı mustakim’de bulunan sözlü, sözsüz, görüntülü işaretlerine güvenmeliyiz.

***

Rabbimiz! Bizi, gördükleri serabı su sanan, ateşe atlet gibi koşan kâfirlerden değil, yüreklerini imanla, zikirle serinleten müminlerden eyle!

Dipnotlar:

1- “Medyen suyunun başına varınca bir grup insan gördü, hayvanlarını suluyorlardı. Arkalarında iki kadın vardı; onlar da sürülerini engelliyordu. Musa onlara:‘Ne yapmak istiyorsunuz?’ deyince ‘Çobanlar çekilmeden hayvanlarımızı sulamayız. Babamız çok yaşlı.’ dediler.” (Kasas, 28/23)

2- Yusuf, 12/19.

3- İnsanın Allah’a yakınlığı bağlamındaki diğer ayetler için bkz. Bakara, 2/186; Enfâl, 8/24; Hûd, 11/61; Vâkı‘a, 56/85; Mücâdele, 58/7.

4- “Yoksa sen, onların büyük çoğunluğunun gerçekten senin davetine kulak verdiklerini yahut doğru dürüst düşündüklerini mi sanıyorsun? Aksine onlar, başka değil, bir hayvan sürüsü gibidirler, hatta tuttukları yol bakımından daha da sapkındırlar.” (Furkan, 25/44) “Şüphe yok ki Allah, iman edip din ve dünyaya yararlı işler yapanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır. İnkâr edenler ise nimetlerden yararlanır, tıpkı hayvanlar gibi yiyip içerler; ebedî kalacakları yer ise cehennemdir.” (Muhammed, 47/12)

5- Buhâri, Ezan, 36, Zekât, 16, Rikak, 24, Hudûd, 19; Müslim, Zekât, 91. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd, 53; Nesâî, Kudât, 2.