ÖSO Danışmanı Ebu Zeyd: “Ne ABD Ne de Rusya İle İşbirliği Yaparız!”

Muhammed el-Hatib

Özgür Suriye Ordusu, Temmuz 2011’in sonlarına doğru Suriye ordusundaki bazı subayların, 18 Mart’ta Dera’da başlayan ve Esed’in istifasını talep eden barışçıl gösterileri bastırmak için Devlet Başkanı Esed’in askerî güç kullanmasına tepki olarak orduyu terk etmesi ile ortaya çıktı. Güney ve kuzeydeki pek çok oluşum ve silahlı grup şu an, milli bir ajandayı takip eden ve üç yıldızlı bayrağı ilk kez kaldıran ÖSO’nun şemsiyesi altında hareket ediyor. ÖSO, şu anda iki önemli noktada savaşıyor: Esed ve işbirlikçileriyle ve de IŞİD ile. 10 Ocak’ta Skype üzerinden Al-Monitor, ÖSO resmi danışmanı Usame Ebu Zeyd ile ordunun mevcut durumu, ABD ve Rusya ile ilişkiler ve Suriye’nin geleceği konusundaki görüşleri hakkında bir röportaj gerçekleştirdi.

***

Al-Monitor: ÖSO’yu oluşturan yapı kimlerden oluşmaktadır? ÖSO tam olarak hangi bölgelerde etkilidir? Hangi grupları içinde barındırmaktadır?

Edu Zeyd: ÖSO Suriye’nin güneyinden kuzeyine kadar etkin durumda. En çok da Dera ve Güney Kuvvetler tarafından temsil edilen Kuneytra ve merkez Şam’ın en kalabalık yerlerinden biri olan Cobar semtinde yoğunlaşmış durumdadır. ÖSO’nun bir parçası olan Rahman Birliği ve Şuheda el-İslam Tugayı Doğu ve Batı Ğuta’da konumlanmış durumda. ÖSO, Suriye’nin kuzeyinde, özellikle Halep’te ise Şam Devrimi Birliği, Şam Cephesi ve Sultan Murad Tugayı tarafından temsil ediliyor. Yine ÖSO’ya bağlı olarak Zafer Ordusu, Şam Ordusu ve Merkezi Birlik, Hama’nın kırsal bölgelerinde konumlanmış durumda. Aynı zamanda ÖSO’nun 1. ve 2. Sahil Ekibi ve 10. Birlik tarafından temsil edilen pek çok askeri, sahil kesiminde konumlanmış durumdadır.

ÖSO, devrim başlığı altında ÖSO ile birlik mesajları yayınlayan Ceyşul İslam’ın yürüttüğü mutedil İslami hiziplere ek olarak yeni bir askerî konsey kurmak için durmak bilmeyen bir çaba ile çalışan pek çok gruptan oluşmaktadır. Bu noktada belirtmek istediğim bir şey var: Yekvücut bir ÖSO’nun varlığını engelleyen şey içsel bir problem değildir. Aslında bu durumun sebebi silah ihtiyacını karşılayan destekçilerin politikasıdır.

Son zamanlarda, ÖSO ön cephelere geri döndü. Lazkiye, Hama ve Halep’teki rolünü geri kazandı. Bu zamanlama hakkında ne düşünüyorsunuz?

Suriye devriminin asıl yüzü, Rusya saldırılarından sonra döndüğü taraftır. Rusya’nın AB ve ABD ile anlaşmazlık içinde olduğu açıktır. Bu sebeple, Rusya bir bölgeye adım attığında medya bu durum üzerine yoğunlaşır. Suriye odak noktası haline gelince, doğal olarak, devrimcilerin IŞİD’e karşı topraklarını korumak için yabancı askerlere ek olarak İran ve Rusya gibi küresel güçler ile savaşması dikkat çekiyor.

ÖSO devrimin başından beri değişmedi ve biz Suriye halkının talep ve ihtiyaçlarına engel olan; IŞİD gibi din adına, Rusya gibi seküler bir amaç ile Suriye devrimini yalan sloganlar ile yok etmeye gelen herkes ile savaşacağız.

Türkiye, Eylül 2014’te Suriye’nin kuzeyinde güvenli bir hat oluşturmak istediğini belirtti. Bu hattın oluşmasını engelleyen şey nedir? Bu hat sayesinde Suriye’den ayrılan mülteciler akımı durdurulabilir mi?

Bu hattın oluşmasını engelleyen ilk neden elbette ki ABD’dir. Bu yalnızca bir iddiadan ibaret değildir. Tam tersi, bunu destekleyen bildiriler yayınlanmıştır. Pentagon Sözcüsü John Kirby, 1 Haziran 2015’te, ABD’nin güvenli bölgenin gerekli olmadığını düşündüğünü açıklamıştır.

Bu arada, rejimin hava kuvvetleri, Halep ve Dareyya üzerinde binlerce varil bombası kullandı ve sivillerin ölümüne neden olarakşehirden göçleri başlattı. Elbette, eğer güvenli bir hat oluşturulsaydı, Avrupa’ya giden insanların %70’i bu yolu seçmezdi. Suriye halkı bu tehlikeli göçü yapma gönüllüsü değil,fakat güvenli bir bölge arayışı içinde. Güvenli hat oluşturulursa, pek çok Suriyeli bölgeye geri dönecektir. Biz ülkesini seven insanlarız; kendi kültürümüz ve kendi uğraşlarımız var.

Suriyelilerin göç etmesinin tek sebebi, dört yıldır Esed rejiminin ölümcül silahlarına maruz kalmaları ve uluslararası bir topluluk tarafından kurtarılma umudunu kaybetmiş olmalarıdır.

Aralık 2015’te ÖSO, Halep’in kuzeyindeki Türkiye sınırı yakınlarında IŞİD’e karşı büyük bir ilerleme kaydetti. Bu gelişmeyi güvenli hattın oluşmasına giden bir yol olarak görebilir miyiz? Sizce güvenli hat yakın zamanda oluşturulabilir mi?

ÖSO,  2014 öncesinde bile IŞİD ile savaşıyordu. Bizim Halep’in kuzeyinde ve diğer bölgelerde verdiğimiz savaş, uluslararası herhangi bir plandan bağımsızdır. Güvenli bir hat olsun ya da olmasın, biz savaşımıza devam edeceğiz. Aslında, biz güvenli hattın gerçekleşebilir bir seçenek olduğunu düşünmüyoruz; özellikle de şu anki durumda.

Pentagon’un IŞİD karşıtı grupları eğitme ve silahlandırma planı neden başarısız oldu?

Çünkü bizler, bağımsız ve kendi halkımıza karşı sorumlu olan bir topluluğuz. Öyle ki bu planıyla bizi IŞİD ile savaşmaya sevk edip 300 binden fazla Suriyeliyi öldüren ve 10 milyon kişiyi yurdundan ayıran ve yarım milyon kişiyi hapiste tutan Beşşar Esed adlı katili unutturmayı amaçlayan ABD’ye bile ‘hayır’ cevabı verebiliyoruz.

ABD bize bir miktar destek vermiş olmasına rağmen, teklifini reddettik ve planın başarısız olacağını belirttik ve zaten başarısız oldu. Çünkü Suriye halkının istek ve ihtiyaçlarıyla örtüşmeyen bir plandı. Bizim, IŞİD ve Esed dâhil, her türlü terörizm ile baş edebilecek, Suriye halkına özgü bir planımız var ve her türlü yardım teklifine açığız.

IŞİD, ÖSO olmadan ortadan kaldırılamaz. Bizim Suriye halkını katleden her grup hakkında birikim ve deneyimimiz var. Bu sebeple, ÖSO, IŞİD ile savaştığında kimsenin sorgulama hakkı yoktur; çünkü planlarımızın hepsi özünde Suriye halkına özgüdür ve farklı politikalara hizmet etmek yerine Suriye halkını korumayı tercih eder.

ABD’nin bölge hakkındaki politikalarını nasıl görüyorsunuz?

ABD tarafsızlıktan giderek uzaklaşıyor, Esed ve yandaşlarının sivilleri öldürmesine izin vererek bu suçta bir ortaklığa doğru ilerliyor. Suriye halkına korkunç katliamlar yapılıyor. Halk, saldırı altındaki Madaya şehrinde ölümlerle sonuçlanan açlıkla baş başa bırakılıyor ve kimyasal saldırılara maruz kalıyor. Suriye halkı, ABD’nin Irak’taki başarısızlığı ve Irak’ın Ortadoğu’daki güçsüzlüğü dolayısıyla çok büyük bir bedel ödüyor.

Sahada Amerikan askeri olması bir gereklilik değil. Bu bizim istediğimiz şey değil. Bizim istediğimiz Esed’in sivilleri hedef almasının engellenmesi ve Suriye halkının destekçisi devletlerin (Türkiye, Katar, Suudi Arabistan) ihtiyaç duyulan teçhizatı sağlamalarına izin verilmesidir. ABD, rejimin militan güçlerinden Sanadid Güçlerini içinde barındıran ‘Suriye Demokratik Güçleri’ni destekliyor. Fakat biz bu gruplara güvenmiyoruz ve bu grupların ÖSO’nun eline geçen silahlardan yüzlerce kat güçlü silahlara sahip olması bizleri hiç şaşırtmıyor.

ÖSO’nun içinde bulunan gruplar, 10 Aralık 2015’te Suriye’deki muhalifleri bir araya getiren Riyad Konferansından çıkan sonuçları desteklediler. Sizce rejim ile politik bir sonuca varmak mümkün mü? Çözüm ne olabilir? Yeni Suriye’de ne tür sistemler oluşturmaya çalışıyorsunuz?

Muhalifler olarak, Esed ve işbirlikçilerinin, kendilerinin bölgeyi terk etmelerini içeren hiçbir çözüme katılacaklarına inanmıyoruz. Öncesinde, politik çözümün destekçisi ve müzakere yanlısı olan Ceyşul İslam kumandanı Zahran Alluş’un katli, Rusya’nın herhangi politik bir çözüm aramadığının açık bir işaretidir. Var olan durumun düzeni için uluslararası idari bir topluluğun oluşturulması, Esed ve beraberindekilerin bölgeyi terk etmesi, güvenlik birimlerinin dağıtılması ve orduya yeniden şekil verilmesini içeren Cenevre-1 Bildirgesini takip ederek ÖSO siyasi bir çözüm için büyük çaba sarf ediyor. Bu göz ardı edilemez.

Rejim söz konusu olduğunda ise yapısına Suriye halkı karar verecektir. Bizim şu anki tek görevimiz, Esed rejimini devirmektir. Devrim başarıya ulaştığında, anayasa oluşturup halka sunmak için gerekli gruplar kurulacaktır. Ne biz ne de başkası; yalnızca halk Suriye’nin geleceği hakkında son sözü söyleyecektir.

ÖSO çeşitli ülkelerden destek alıyor ve sizler dış ülkelerin etkisi altına girmekle suçlanıyorsunuz. Bu iddialar hakkında ne söyleyeceksiniz?

Benim cevabım zaten konuştuklarımızın içindedir. ABD’nin askerî eğitim planında yer almayı reddettik ki ABD şu an dünyadaki en büyük güçtür. Bu, ÖSO’nun bağımsız olduğunun kanıtıdır. Pek çok ileri seviye silah ve teçhizat bulundurmamamız, hâlâ çoğu ayrıcalığı yapmayı reddettiğimizin kanıtıdır.

Bu zamana kadar ÖSO, rejimin elde ettiği teçhizata neden sahip olamadı? Bunun sebebi, ÖSO uluslararası güçler gibi oluşumlara inanmadığı içindir ve Suriye halkı ile aynı amaç ve emelleri paylaşmaktadır. Bizler, Suriye halkının isteklerine uygun teklif ve çözümleri destekleriz.

Rusya’nın askerî müdahalesinden bu yana üç ay geçti. Öyle gözüküyor ki Rusya’nın hava saldırıları, muhalifler tarafından kontrol edilen bölgeler üzerinde yoğunlaşmış durumda. Bu durum sizi nasıl etkiledi?

Doğru. Hava saldırıları ÖSO’nun ilerleyişini durdurdu ve elbette bu IŞİD’in çıkarlarına oldukça uydu. Rusya’nın neredeyse günlük hale gelen hava saldırıları, ÖSO’nun Halep’in kuzeyindeki Marea, Carez ve Ihras’daki yerleşimlerini hedef alıyor. Fakat Rusya saldırılarının en büyük etkisi, tarafsız bölgelerdeki altyapılar, siviller, Hama kırsalında ve Halep’in güneyinde olduğu gibi mülteci sayısında artış üzerinde oldu.

Rusya müdahil olduktan sonra Suriye rejimi Hama’nın kuzeyinde vahşi ama başarısız bir askerî operasyon gerçekleştirdi. Fakat rejim, Halep’in güneyinde geniş ve stratejik bölgeleri ele geçirdi. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Elinizde olanlar ile rejime karşı koyma gücünüz var mı?

Halep ve Hama arasındaki fark aslında basit. Hama’da rejim ve işbirlikçilerine karşı tek cephede savaşıyoruz; Halep’te üç cephe var: IŞİD, Kürt militanlar (YPG) ve rejim. Buna rağmen, Halep tarafında rejim ile uğraşmayı bırakmamızın sebebi doğrudan doğruya olan çarpışma değil, yoğun ateş hattı olmasıydı.

Rejim ve işbirliği yapan militan grupların tükenmeyen bir eleman kaynağı var: Paralı askerlerden oluşan ve Irak, Lübnan, İran, Afganistan ve son zamanlarda Afrika’dan Suriye’ye gelen kaynak. Teçhizat dengesi, rejimin lehine ağır basıyor. Rejim, Rusya hava gücünün ileri düzey teçhizatı yanında gelişmiş zırhlı araçlara sahip. Bir kısmı ABD’de yapılıyor ya da bizimle savaşan Hizbullah en-Neceba Hareketi ve Ebu Fadl el-Abbas Birliği gibi Irak militanları tarafından üretiliyor. Bizim sahip olduğumuz en gelişmiş teçhizatise sınırlı sayıdaki TOW füzeleridir. Ayrıca savaşta birbirinden farklı yöntemler izleyen pek çok farklı düşmanla da uğraşıyoruz. Şunu kesin olarak söyleyebilirim ki her ne kadar askerî güç rejim lehine daha ağır basıyor olsa da çarpışmalar lehimize sonuçlanıyor. Çünkü bizim inancımız ve uğruna kendimizi adadığımız bir amacımız var.

Birkaç televizyon programında Rusya ile çalıştığınızı reddetmiştiniz. Rusya Baş Ordu Komutanı Valery Vasilevich Gerasimov 14 Aralık 2015’te Rusya’nın ÖSO’ya hava gücü sağladığını belirtti. Bu doğru mudur? Duruşunuzu değiştirdiniz mi?

Ben şahsım olarak iki ay önce Geneva’da Rusya Başbakanı özel temsilcisi Mikhail Bogdanov ile Ortadoğu hakkında görüşme yapmayı reddettim. Belki Rusya’nın gözünde Esed Suriye devriminin komutanı olabilir. Rusya’nın ÖSO’yu desteklediğini belirtmesi tüm kanıtlarında gösterdiği gibi saçma bir durumdur. Rusya’nın hava saldırısı şu an Suriye’nin tam tepesinde, bizlerin bulunduğu bölgelerde kol geziyor. Bizim muhalif olduğumuz şey açıktır: Rusya ile ortaklık kurmayacağız veya işbirliği yapmayacağız.

 

Al-Monitor / 15 Ocak 2016 / Çev: Sena Çiftçi