Örtünme Çağrısı

Gülsüm Peker Alpay

Modernleşen dünya, daha fazla açılarak, her fırsatta bütün araçlarını kullanarak iffetsizliği, çıplaklığı yaygınlaştırarak ve özendirerek tanımlıyor kendini. Televizyon programları, gazete kupürleri, moda rüzgârlarıyla toplum istenen şekle sokulmaya çalışılıyor. Toplumun bütün kurumları, aile içi ilişkiler dâhi bir bozulmanın, deformasyonun etkisinde. İslam dışı yaşantı, ekranlardan sokaklarımıza bütün iğrençliğiyle akıyor. Özellikle de genç dimağlar zehirlenmek için hedef seçiliyor.

Egemenlerin başörtüsü yasağıyla karşılaşan direnci zayıf, kendine güveni az olan, kendi değerinin farkında olamayan genç kızlar, kadınlar örtünmekten uzaklaşıyor. Okulundan, işinden, titrinden vazgeçemeyenler örtülerinden geçebiliyorlar. Bu çerçevede Mehmet Göktaş tarafından kaleme alınan Örtünme Çağrısı özellikle gençlere doğru yolu gösterme, hatırlatma, tavsiyelerde bulunarak onlara, örtünme kararı verirken destek olma adına oldukça faydalı bir eser olarak karşımıza çıkıyor.

"Başörtüsünü savunma, örtülülerin kendilerini sorgulatma dönemi bizzat örtülüler tarafından bitirilmelidir. Artık bugünden sonra örtüsüzlüğün masaya yatırılıp tartışıldığı, nereden geldiğinin, arkasında kimlerin olduğunun sorgulandığı, soruları artık hep örtülülerin sorduğu, muhataplarını örtünmeye çağırdığı bir dönem başlamalıdır." (s. 8) diyen Göktaş, Allah'ın insanlığa ilk emrinin örtünmek olduğunu ifade ederek, toplumsal hayatta öncelikli ibadetin örtünme olduğuna dikkat çekiyor. Kitapta şeytanın insanı, örtülerinden sıyırmak ve isyana sürüklemek isteğinden bahsediliyor. (s. 12)

Eğip bükmeden, açık bir şekilde "Örtünmek Allah'ın bir emridir. Güzelce örtünen bir bayan, karşısında bulunan muhataplarına İslam'ı hatırlatacaktır, Allah'ı hatırlatacaktır." (s. 15) diyen yazar, birilerinin de Allah örtüyü emrederken örtüsüzlüğü emrettiğini vurguluyor. Göktaş devamla; "Allah'a kulluktan kaçınanlar içinde bulundukları durum ile birilerinin, bir yerlerin kulu olmaya başlıyorlar. Her ne kadar özgür olduklarını, özgürce yaşadıklarını düşünseler de bu yaşantılarıyla birilerinin çağrısına uymaktadırlar. Birilerini memnun etmektedirler. Birilerinin egemenliğini ayakta tutmaktadırlar."diyor.

Göktaş, "Örtüsüzlük bir hayat tarzıdır, bir yaşantı biçimidir. Bir hata, bir anlık günah değildir. Örtüsüzlük; bir felsefenin yaşanmasıdır. Hayata geçirilmesidir. Bilinçli bir tercihtir.  Başka bir yoldur. Başka bir yolda seyretmektir. Bir kimliğin ilanıdır." (s. 21) derken çok isabetli bir tespitte bulunuyor. Ve ardından da açıkça davetini gerçekleştiriyor. "Sizi örtünmeye çağırıyoruz. Haydi, kalkın güzelce örtünün. Siz şu andan itibaren Allah'ı hatırlatan bir işaretsiniz. Minareler kadar, ezan kadar, hatta yerine göre daha etkin bir şekilde bu onurlu görevi yürütme durumundasınız. Şu andan itibaren değiştiren, etkileyen insansınız. Dolu dolu yaşayacak ve bir gün öleceksiniz. Size öyle bir amel defteri verilecek ki. Cenneti kazanacaksınız. Bir daha ölmeyeceksiniz. Ebedi mutluluk yurdundasınız." (s. 28)

Örtüye öyle bir iman edelim ki; "vallahi terazinin bir kefesine güneşi, ayı, dünyayı, dünyadaki bütün diplomaları, sertifikaları, madalyaları, alkışları, paraları ve makamları koysalar, diğer kefesine de örtüyü koysalar, vallahi benim yanımda örtü ağır basar." (s. 77) İşte örtü mümin bir bayanın yüreğinde böyle bir makama sahip olmalıdır.

Başörtülü kızların örtüleri önce ağabeyleri tarafından açtırıldığına dikkat çeken yazar, "ilim elde etmek başörtüsünden daha değerlidir" diyenlerin tezlerini sorguluyor. Göktaş'a göre "Müslüman bir bayan örtüsünü çıkartınca kazanacağı şey ilim değildir. Diplomasıdır, parasıdır. Örtüsünü çıkartmayınca da kaybedeceği şey ilim değildir."

Göktaş'ın Örtünme Çağrısı kitabı oldukça sade ve akıcı bir dille kaleme alınmış. Özellikle lise çağlarındaki kız çocukları için, örtünme konusunda tereddüt yaşayan kadınlar için, iş veya aş konusunda vesvese verilerek baş açmaya davet edilen kadınlar için doğrudan fıtrata sesleniyor. Okuyucuda sağlam bir mantık silsilesi kuran kitap için yazar takdiri hak ediyor.