Militer Baskılar Sahih Kimlikle Aşılır!

Haksöz

Geçen ay, "Özüyle Sözüyle Militarist Kuşatmaya Hayır!" başlığı altında cumhurbaşkanlığı seçim süreci, mitingler, 27 Nisan Muhtırası ve Nokta dergisine yönelik hukuksuzlukların yer aldığı konulara değinmiştik. Askeri vesayet süreci olanca hızı ve baskılarla devam etmekle beraber, bu ay "Toplumsal Yozlaşma Karşısında Sorumluluklarımız"ı içeren soruşturma dosyamızı kapağa taşıdık. Hepimizi yakından ilgilendiren ve siyasal sorunlardan da bağımsız olmayan yozlaşma olgusuna ilişkin yazıları ilgiyle okuyacağınızı umut ediyoruz

Seçim sath-ı mailine girdiğimiz şu günlerde, gündeme bomba gibi düşen Ulus'taki patlama ve ardından Genelkurmay Başkanı'nın bombanın tahrip gücünü aşan tarzda yaptığı, toplumsal korkuları ulusalcılık potasında eriten açıklamaları, karanlık günlerin artarak devam edeceğinin müjdecisi gibiydi. Muhtıra, Meclis boykotu, veto, seçimler derken, şimdi de K. Irak'a ilişkin kriz senaryoları kapıda. Seçimlerden sonra es kaza oluşabilecek normalleşme riskine karşı tozun dumana katılması süreci kesintisizce işletiliyor.

Türkiye'de bunlar olup biterken, Ortadoğu yeni gelişmelerle kaynıyor, El-Fetih'in ABD ve İsrail'le işbirliği içerisinde öteden beri Hamas'a karşı sürdürdüğü saldırgan tutum, geçtiğimiz ay şiddetli "İç çatışmalar"a dönüştü. Lübnan'da yaşananlar ise tam anlamıyla trajedi. Geçen yaz, işgalci Siyonistler karşısında süt dökmüş kediyi oynayan Lübnan ordusunun, Filistinli mültecilere yönelik giriştiği hunharca katliamlar, Siyonist ordunun mezalimini aratmadı. Katliamlara yönelik uluslararası kamuoyu ve İslam dünyasının sessizliği ise, insanlığın içine düştüğü acziyeti bir kez daha gözler önüne serdi.

Haziran ayının bizler açısından başka bir anlamı daha var. Metin Demir kardeşimiz geçen yıl Haziran ayının başında tutsak edilmişti K. Irak'ta. Arkasından Mustafa Eğilli ve Hasip Yokuş da aynı kaderi paylaşmışlardı. Tam bir koca yıl geçti ve tutsaklıkları hâlâ sona ermedi. İçinde bulundukları koşulların düzelmiş olması ve aileleriyle görüşme imkanlarının olması tesellimiz ama hukuksuzluğu sürdürmenin hiçbir mazeretinin olamayacağını buradan bir kez daha hatırlatmak istiyoruz yetkililere. İslami kimliğimizin bu ve benzeri uygulamalarla sindiremeyeceğinin altını bir kez daha çiziyoruz.

Bizim açımızdan bu aya damgasını vuran bir gelişme de Ekin Yayınları tarafından yayınlanan "Kemalizm, Laiklik ve Şehidlik" kitabının yazarı M. Pamak'ın, yayın editörlerimizden H.Türkmen'le birlikte TCK 216. maddeden yargı önüne çıkmalarıydı. H.Türkmen beraat ederken, M. Pamak 15 ay ceza aldı ve cezası 5 yıl süreyle tecil edildi. Mahkeme çıkışı yaptığımız basın açıklamasında "Düşüncenin önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiği"ne vurgu yaparken, aynı zamanda verilen cezanın, Kemalist ideolojinin eleştirilemez olduğuna ilişkin baskıcı ve dayatmacı mantalitenin uzantısı olduğunu vurguladık.

Bir kez daha vurgulamakta yarar görüyoruz ki, İslami kimliğimizin bizlere yüklediği sorumluluğu yerine getirmenin önüne hiçbir güç engel olamaz. Barikatları, elimizdeki tüm imkanları kullanarak dergi, kitap, panel, etkinlik ve eylemlerimizle aşacağımızın altını bir kez daha çiziyor ve bir sonraki sayımızda buluşma temennilerimizi yineliyoruz. Allah yar ve yardımcınız olsun!