Merhaba

Cemal Ağırman

Sevgi ve selamlarımla... Nasılsınız? İyi olmanızı diliyorum.

Size Tekirdağ 2 Nolu F Tipinden yazıyorum. Mektubumu sonuna kadar okumanızı ve üzerine düşünecek zamanı ayırmanızı bekliyorum. Umarım bu beklentim gerçekleşir.

"Hayata dönüş"ün üzerinden neredeyse 4 yıl geçti. F tiplerinde tecrit işkencesine karşı sürdürülen direnişte yaşamını yitirenlerin sayısı 120'ye ulaştı. Sakat bırakılanların sayısı ise 600'ü aştı. Tecrit işkencesine karşı direniş halen sürüyor.

Bu derinişin kırılması için 14 tutuklu, 30 Temmuz tarihinde isteğimiz ve bilgimiz dışında Tekirdağ 1 Nolu F Tipinden zorla 2 Nolu F Tipine sürgün-sevk edildik. 15 hükümlü arkadaşımızda Bolu F Tipine götürüldü.

30 Temmuz tarihinden beri de hücrelerde tek tutulmaktayız. Slogan atmamız gerekçe gösterilerek havalandırma kapısı 11.00-15.00 arası kapatılarak havalandırma hakkımız keyfi bir şekilde kısıtlanıyor.

Ayda dört kez yapılan kapalı ziyaret hakkımız üçe indirildi. Kitap, dergi sınırlaması yasayla kaldırılmasına rağmen burada devam ediyor. Toplatma kararı olmamasına rağmen kitap, dergi vb. yayınlar idarece "sakıncalı" bulunup verilmeyebiliyor.

Keyfi olarak yapılan ayakkabı aramasını kabul etmediğimiz için revire çıkartılmamaya başladık.

Yaşadıklarımızı ayrıntısıyla yazdığımız mektuplara imha kararı alınıyor. Sürgün-sevk ve sonrasında yaşadığımız saldırıları, vücudumuzda oluşan yara-bere izlerini yazdığımız mektuplara imha kararı verildiği için yollayamadık. Saldırılara ilişkin yaptığımız suç duyurularına Tekirdağ İnfaz Hakimliği ve Cumhuriyet Başsavcılığı'nın verdiği iki ayrı kararı size de yazıyorum, neler yaşadığımızı daha iyi anlayacaksınız.

"... Şikayetçinin odaya alınması esnasında şiddete maruz kaldığı dosyadaki rapordan anlaşıldığından, odaya alma sırasında aşırı güç kullanılması 5275 sayılı yasanın madde 2/2 hükmüne aykırı olduğundan şikayetin kabulüne..." (Tekirdağ İnfaz Hakimliği. Karar Tarihi: 18.08.2005) denilirken,

Cumhuriyet Başsavcılığının kararında ise;

"... Müştekiye darp edilmediği hakarette bulunulmadığı, raporundaki bulguların ise 30.07.2005 tarihindeki sevki sırasında meydana gelen tutma ve çarpma sırasında meydana gelmiş olabileceği anlaşıldığından kovuşturmaya yer olmadığı..." (Karar tarihi: 08.09.2005) denilmektedir.

İkinci karardaki gerekçeler ne kadar da tanıdık geliyor değil mi? Son günlerde boy boy dizisi yayınlanan 12 Eylül anlatımlarına nasıl da benziyor. "Kafasını duvara çarptı", "Ranzadan düştü", "Merdivenden yuvarlandı" vs.

Tecrit işkencesi, F tipleri ve 5 yıldır süren direniş... 120 can, yüzlerce sakat... Artık görmezden gelinmemeli. 5 yıllık suskunluğun bir muhasebesi yapılmalı.

1 Haziran'da yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kanunu (CİK)'yla tecrit, yasal bir zemine oturtularak daha da koyulaştırıldı. Bu saldırıların sadece tutsaklarla sınırlı olmadığını başından beri söyledik. Ve bugün TMY'de yapılması düşünülen değişikliklerle ülkenin tamamı F tepine çevrilmek isteniyor.

F tipleri ve tecrit de geç kalınmış olsa da, bu ülkenin aydınları, yazarları, sanatçıları, işçisi, memuru, gençliği... tüm emekçi halkı... bunları tartışmalı, ülkemizin F tipine çevrilmesine izin vermemelidir.

Hapishanelerde işleyiş CİK ile belirleniyor. CİK'ten bazı maddeleri aktarmak istiyorum. Devletin tecrit politikasını ve tutsaklara bakışını dahi iyi görebilirsiniz.

Madde 6-c: "Ceza infazında tutuklunun iyileştirilmesi hususunda mümkün olan araç ve yöntemler kullanılır."

Madde 7-1: "Hapis cezalarının infazında hükümlülerin iyileştirilmeleri amacı güden programların başarısı elde edilen yeni tutum ve becerilerle orantılı olarak ölçülür."

Madde 6-2: "Hükümlü ceza infaz, kurum, güvenlik ve iyileştirme programına tam bir uyum göstermekle yükümlüdür."

Elbette ki, burada sözü edilen "iyileştirme" sağlığımızla ilgili değil. Siyasi düşüncelerimizden dolayı "hasta" kabul ediliyoruz. Bu nedenle "iyileştirmek" için çeşitli eğitim programlarının çıkarılması ve bizlerin bu programa zorunlu olarak katılmamız öngörülüyor.

İnsanları siyasi düşüncelerinden dolayı "hasta" kabul edip eğitim programlarıyla (tredman diyorlar) düşüncelerini değiştirmeyi dayatmak ve buna da "iyileştirme" demek neye denk düşmektedir? Nasıl değerlendirilmelidir?

Bütün bunların daha iyi anlaşılabilmesi için, 5 yıldır F tiplerinde yaşadıklarımızın anlatımından derlenen ve Boran Yayınevi tarafından yayımlanan Tecrit: Yaşayanlar Anlatıyor isimli kitabı incelemenizi öneriyorum.

12 Eylül'de Mamak, Metris, Diyarbakır hapishanelerinde yaşayanlar sadece tutsakların sorunu değildir. Bugün hemen herkes bu gerçeği dillendirirken, günümüzde yaşananların görmezden gelinmesi açıklanılması gereken bir durumdur. F tipleri de 25 yıl sonra tartışılmamalı. Mamak, Metris, Diyarbakır bugünün F tipleridir. 12 Eylül'den en azından bu ders çıkarılmalıdır. 12 Eylül bugündür.

Ben mektubumu bitirirken çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

2 Nolu F Tipi Tekirdağ