Laik-Kemalist Ergenekon Hukuku ve Şahitlik Görevimiz

Haksöz

Cunta oluşumları ve darbeci örgütlenmeler Türkiye'nin yapısal kimliğinin temel bileşenlerinden adeta. Çetevari yapılanmaların ve kirli, karanlık ilişki ağlarının ardı arkası kesilmiyor. Ergenekon olayında görüldüğü üzere çete örgütlenmelerinin icraatlarını, medyadan bürokrasiye, siyasi partilerden iş çevrelerine kadar geniş bir düzlemde sürdürdükleri görülüyor. Son dönemlerde sistem içi çatışma olgusunun neticesi olarak Ergenekon çetesine karşı etkili operasyonlar gerçekleştirilmiş olması ve kamuoyunda sarsıntıya yol açacak bağlantıların açığa çıkarılması olumlu bir gelişme. Bununla birlikte Ergenekon'un bir örgütlenmeden de öte bir zihniyet, bir siyasi kültür olduğu gözden ırak tutulmamalı. Dolayısıyla da sisteme rengini veren militarist kültür ve tartışılmasına dahi izin verilmeyen resmi ideoloji putu tüm boyutlarıyla tasfiye edilmedikçe darbeciliğin son bulmasını kimse beklememeli.

Ergenekon zihniyetinin yansımaları sadece provokatif eylemlerden, komplolardan ibaret değil. Bazen medyanın aynı ağızdan çıkmışçasına attığı manşetlerde, bazen yüksek yargı organları adına yapılan muhtıravari açıklamalarda ya da iddianamelerde, kimi zaman da ırkçı, şoven duyguların kabartılmasıyla genç yaşlı, kadın çocuk ayırt etmeksizin insanların yerlerde sürüklenmelerinde, coplanmalarında, vahşice kurşunlanmalarında Ergenekon'un izlerini, mantığını bulabiliyorsunuz.

Dergimizi matbaaya verdiğimiz saatlerde henüz AK Parti hakkında kapatma davasının açılıp açılmayacağı belli olmamıştı. Bununla birlikte Yargıtay Başsavcısı'nın hazırladığı iddianamenin kendisinin başlı başına bir saldırı, İslami kimlik ve değerlere karşı bir düşmanlık manifestosu olduğu gerçeğinden hareketle Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karardan bağımsız olarak iddianamenin büyük bir garabete yol açtığının altını çizmek istedik. Anayasa Mahkemesi ister kabul etsin ister reddetsin, böylesi bir iddianamenin hazırlanmış olmasının dahi Türkiye'de yargıya musallat olmuş despotik tutum hakkında yeterli ipuçları sağladığı açıktır. Anayasa Mahkemesi'nin kararı ne olursa olsun, bu yaşanılanlar ciddi ve ertelenemez bir sorun olarak Anayasa Mahkemesi konusunun meclis ve hükümetçe gündeme alınmasını şart koşmuştur.

Kur'an'ın Aydınlığına Doğru şiarı ile tam 17 yıl önce yayın hayatına başlayan Haksöz, bu sayısıyla 18. yayın yılına giriyor. 17 yıl uzun bir süre. Bu süre zarfında gerek yaşadığımız ülkede gerek dünya genelinde büyük olaylar meydana geldi. Zulüm ve adalet eksenli mücadelede acı kayıplar ve aynı zamanda da paha biçilmez kazanımlar da yaşandı. Bizler de tüm bu süreçte kendi mütevazı penceremizden dünyayı Kur'an'dan öğrendiğimiz sahih bilgiler doğrultusunda yorumlamaya çalıştık; sadece yorumlamakla, değerlendirmekle, eleştirmekle kalmayıp değiştirmek yolunda çaba da sarfettik. Bu uzun yolculuğumuzda bizlere yoldaşlık eden tüm kardeşlerimizi, dostlarımızı selamlıyor; Rabbimizden daha güçlü, bereketli ve ses getirici bir yürüyüş niyaz ediyoruz.