Kısa Şort ve Futbolizm Bağlamı Görebilmek

Selim Aydın

Tevhid akidesi, fert ve toplum hayatı üzerinde Yüce Allah'ın hükümdarlığının tartışılmaz, parçalanmaz ve pazarlık konusu yapılamaz mutlakiyette olduğu esasına dayanır. Şirk ise Allah'ı inkâr etmez, O'nun uluhiyetini tamamen reddetmez, ancak ilahi otoriteyi belli alanlara hasreder, hayatın tümüne şamil kılmaz. Fert ve toplum hayatında Yüce Allah ile hükümdarlığı paylaşan ortaklar ihdas eder. Oysa tevhid akidesine göre, fert ve toplum hayatında Yüce Allah'ın müdahil olmadığı hiçbir alan söz konusu değildir. Peygamberleri aracılığıyla gönderdiği vahiyle Yüce Allah, insanların yürüyüş tarzından evlere giriş tarzına, ailevi hayatlarından ülke yönetimine tüm alanlarda insanların ihtiyacı olan ölçüleri bildirmiştir.

Bugün profesyonel futbol, akıl almaz miktarlarda paraların döndüğü, milyonlarca insanı arkasından sürükleyen, üzerine büyük miktarlarda bahislerin oynandığı, aksi yöndeki kampanyalara rağmen tribünlerde çirkin küfürleşmelerin eksik olmadığı, holiganların ve fanatiklerin her türlü çirkefliğine sahne olan, hatta uğrunda ölünen ve öldürülen bir din/yaşam tarzı halini almıştır. Nitekim son yıllarda sıkça kullanılmaya başlanan "futbolizm" terimi de bu gerçeğe delalet etmektedir. Dünyada halen açlık tehlikesiyle karşı karşıya olan ülkelerin bulunduğu ve açlıktan ölümler yaşandığı halde, çok büyük miktarlardaki servetlerin futbolcu transferlerinde döndüğü bir sektör halini alan profesyonel futbolun İslami açıdan onaylanması ve meşru kabul edilmesi imkânsızdır. Her şeyden önce şunu belirtmeliyiz ki İslam, sosyal adaleti öngören ve servetin toplumla paylaşılmasını şart kılan bir dindir. Oysa profesyonel futbol, servetin belli tekellerde toplanmasını sağlayan büyük bir sektör halini almıştır. Yani nereden bakılırsa bakılsın profesyonel futbolun İslami açıdan onaylanması mümkün değildir. Boynunun niçin eğri olduğu sorulduğunda devenin, "Nerem doğru ki?" demesi misali profesyonel futbolun neresi doğru ki sakıncalı noktalarından söz edilebilsin.

Bu izahları yaptıktan sonra profesyonel futbolla ilgili kendisine sorulan bir soruya sayın Hayreddin Karaman'ın, Gerçek Hayat Dergisi'nde verdiği cevabı görelim: "Profesyonel olarak futbol oynayan bir sporcunun buna karşı para almasında bir sakınca yoktur, bu da bir iş gibidir, sporcu kendini bu faaliyete bağlamaktadır. Yaptığı iş haram ve zararlı değildir; şu halde ücretini de alacaktır."1

Bu ifadelerden sonra sayın Karaman, sorunun diğer bir kısmını teşkil eden futbolcuların diz kapaklarını kapatmayan şort giymesi konusundaki fıkhı kaideleri açıklıyor.

Sayın Karaman'ın bu satırlarını değerlendirmeye yine bir alıntıyla başlayalım: "Çağımızın düşünürleri futbolu yeni-paganizm biçimlerinden biri olarak görüyorlar. Futbolun büyüsü, cazibesi ve gücü, din-dışı bir kutsallık, coşku, trans hali, pagan ve barbar aidiyet biçimleri üretebilmesinde gizli... Nitekim, futbol, milyonları ayağa kaldıran, heyecanlandıran, yoğun duygulu anlar yaşatan, gündelik rutin hayatın veremediği, göz kamaştırıcı bir heyecan ve duygu yoğunlaşması yaşatıyor kitlelere. Bu anlamda futbol, bir din. Ama seküler bir din. Hiçbir aşkın boyutu olmayan, tam da batılı toplumlara özgü seküler ve sivil bir din, putu bol yeni bir paganizm biçimi."2

İnanılmaz miktarlarda paraların döndüğü kapitalist bir sektör halini almasından, milyonlarca insanın hayatını kuşatan bir yaşantı tarzı oluşuna, her türlü bahis ve şans oyununun döndüğü bir kumar sektörüne dönmüş olmasına kadar nereden bakılırsa ayrı bir din haline gelmiş olduğu kolaylıkla gözlenebilen profesyonel futbolun bir iş kolu ve meslek olarak görülmesi doğru değildir. Çünkü söz konusu olan sektör, tümüyle haramlarla kuşatılmış bir alandır.

Burada bir spor dalı olarak futbol ile profesyonel futbolu birbirine karıştırmamak gerekir. İslami kurallar içerisinde kalmak şartıyla, bir kimsenin amatör anlamda futbol oynamasında tabii ki bir sakınca yoktur. Ama haramlarla kuşatılmış ve adeta ayrı bir din halini almış olan profesyonel futbol için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Mesela ata binmek, İslami açıdan meşru bir eylemdir. Ancak hiç kimse, bugün hipodromlarda düzenlenen at yarışlarının İslami açıdan meşru olduğunu iddia edemez. Çünkü her şeyden önce söz konusu yarışlar, bu alandaki kumar sektörünün bir parçasıdır. Dolayısıyla bu sektör içinde jokeylik yapan bir kimsenin konumu, "Ata binmekte sakınca yoktur" denilerek meşrulaştırılamaz. Çünkü yaptığı "iş" kumar sektörüyle bağlantılıdır ve kazandığı para bu sektörden elde edilen bir paradır. Sayın Karaman'ın Türkiye bağlamında verdiği cevabın hangi zemine oturduğu bu açıdan muhasebe edilmelidir.

İslam hukuku alanındaki çalışmalarıyla önemli hizmetlere imza atmış olan sayın Hayreddin Karaman'ın profesyonel futbolla ilgili görüşünü yeniden gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu konu 'kısa şort' tartışmasını çok aşan bir meseledir. Profesyonel futbolun kapitalizmin bir aracı olarak ifade ettiği anlamın gayri İslami oluşunu izah etmek açısından, birkaç hususu dile getirmek de devede kulak kalır. Söz konusu olan; tüm dünyada kitleleri peşinden sürükleyen, büyük servetlerin döndüğü bir sektör olunca konuya daha dikkatli ve kuşatıcı bakılması gerekmektedir. Futbolun bir spor dalı olarak alternatif ve özgün yaklaşımlarla değerlendirilmesi ise ayrı bir fıkhî cehdi gerekli kılmaktadır.

Günümüzün bu gibi meseleleri klasik fıkıh mantığını aşan bir yaklaşımla ve kapitalizmin anlam çerçevesi gözetilerek tahlil edilmeli, ayrıntılar bütünü görmemize engel olmamalıdır. Meselelerin doğru anlaşılması ve anlamlandırılması için tevhid eksenli kuşatıcı değerlendirmelere ihtiyaç vardır.

Batı kültürüyle özdeşleşmiş devasa bir sömürü kültürü halini atan ve zalim düzenlerin kitleleri uyuşturup yönlendirmesinde etkili bir araç işlevi gören profesyonel futbol, birkaç cümleyle geçiştirilecek bir konu da değildir. Bu konuyu değerlendirmek esasında bu makalenin sınırlarını da aşmaktadır. Belki bizim burada yaptığımız, sayın Karaman'ın yazısına dikkat çekmek ve o yazıya bir itirazî şerh koymaktan ibarettir.

Dipnotlar:

1- Hayreddin Karaman; Velayet, Futbol, Kısa Şort...; Gerçek Hayat; 25-31 Temmuz 2003; s. 31.

2- Yusuf Kaplan; Futbol Pratiğinin Teorisi: PUTbol Paganizmi; Ümran Dergisi; Haziran 2002; s. 56, 59.