İki Alan

Bünyamin Doğruer

Madde Göç ve Özlem Özyurt'un aziz hatıralarına

Buradayım yangının tam ortasında

kor ateşler göl olacak biliyorum

ve ben zencilerin ağladığı yerden

geliyorum

yüreğimde şafaklı yarınlar

sonsuz bir aşk var

uzakta bir yaralı ceylan düşmüş

yamacına varoşların

kovulmuşları atılmışları coplanmışları

unutmamalısın

amerikayı ve 'evrensel intifadayı'

ırmakların namını

rüzgarların nişanını

imanımın celadetini

ey çağ tanığı

yollar kanıyor

kelimeler kanıyor

amansız takiplerin gölgesinde

şehrin bekçileri tutuyor yerli halkın

alanlarını

herkes tanındı

ben kimliğimle kalakaldım arka

sokaklarda

aynalar kırıldı kaldı ortada kartal çığlığı

bayım üşüyoruz kimse aldırmıyor

biri dilini sarkıtmış bana

inadına porselen dişler topluyorum bana

yasak alanda

biz gerçeğiyiz bu ülkenin sizler yalanı

yıllardır attığınız taşlarla doldurduk

küpleri

sinemize çektik hep zarif ihanetleri

kara bir şubat rüzgarı kapladı kentleri

halk yorgun ateşlerde ümitsiz tedirgin

tedirgin kaldık hayatta

yaşadığımız gece köpek sesleri geliyor

karanlıklardan

cahiliye hışırtıları

vahşi görünümlü gövdeler

bana yasak alanlarda

günleri ağartan bir renk olmadı

ama dallar kırılsa da bir gün rüzgâr

eğilir

değil mi ki yüreğimde şafaklı yarınlar

sonsuz bir aşk var

ve nar çiçeği hıncım

orada iki alan

birinde zenci halklar

birinde eşkıyalar

biri gettolarda varoşlarda yaşar

biri şehrin zengin damarlarında

birinde tukaka kara çocuklar

birinde çağdaş beyazlar

kimliğe göre parçalanmış alanlar

acı ve derin bir akıntıyla ikiye bölünmüş

hayat

yasaklarla donatılmış coğrafyada

ağır sevdamla

zencilerin ağladığı yerden geliyorum

narin bir kelebek gibi titreyen

küçücük kızların dövüldüğü yerden

soğuk yağmur altında

geliyoruz tarihin göz yaşı akıttığı

yerden

ey ülkem senin kızların bir gün dönecek

sürgünden...