Hükümet değil, sistem sorunu

Haksöz

Dört yıl boyunca tam bir çıkar ortaklığı esasına göre işleyen ve karşılaştığı bütün sarsıntıları "ülkenin yüksek menfaatleri" uğruna atlatma mahareti gösteren DYP-CHP krizler koalisyonu nihayet sona erdi. Bunca tehlikeli ve sarsıntılı virajları aştıktan sonra koalisyon arabasının sonunda gelip viraj bile sayılamayacak kadar düz ve yumuşak Baykal dönemecinde devrilmesi doğrusu oldukça garipti. DYP'nin kendisine CHP'den daha iyi bir koltuk değneği bulmasının imkansızlığı gibi, hızla eriyen, tükenen CHP'nin iktidar nimetlerine mahkûmiyeti de açık bir gerçek. Bu durumda koalisyonun sona erdirilmesinde çok ciddi sebeplerin olması gerekiyor.

Halbuki açıklamalara bakıldığında, tatmin etmekten uzak oldukları görülmekte. Bu menfaat şebekesinin kendi elleriyle çarkı durdurmalarının ardında Menzir'den de, "devlet içinde dinci kadrolaşma"dan da çok daha belirleyici şartların olması lazım. Menzir meselesinde konuşması gerektiği zaman susmuş CHP'nin şimdi bu konuyu bu kadar ısıtmak istemesi hiç inandırıcı değil. Dinci kadrolaşma meselesine gelince, bu konuda da CHP tam bir tutarsızlık içinde. Bir yandan tüm atama kararnamelerinde kendi partisinden Bakanların da imzaları bulunmaktayken, devlette dinci kadrolaşmadan bahsetmek ve üstelik böyle bir rahatsızlığı en üst perdeden gündeme getirip, ardında bu "tehlike"nin çok daha büyümesinin muhtemel olacağı bir DYP-ANAP koalisyonunun en iyi hükümet formülü olduğunu söylemek, ancak CHP'ye yakışır bir çelişki olarak sırıtıyor.

Muhtemelen Baykal neredeyse dibe vurmuş partisini yapılacak bir erken seçime silkinmiş bir imajla sokup biraz toparlamayı düşünmüş olabilir. Çiller'in de parti tabanında bir kambur olarak görülen CHP'yi, sırtından atıp seçime bir azınlık hükümeti ile gitme hesabı yapmış olması ihtimal dahilindedir. Şimdilik koalisyon ortaklarının hangi hesaplarla ortaklığı bozduklarını kesin olarak saptamak zor. Yine halen üretilmekte olan yeni hükümet formüllerinin nasıl şekilleneceği ve erken seçimin olup olmayacağı da netlik kazanmadı. Fakat seçimin bundan sonra sürekli gündemde yer alacağı kesin. Çiller ne tür bir hükümet kurarsa kursun, kamuoyu ve muhalefet seçim konusunda ısrarlı olacaktır.

Bu noktada kamuoyunda oluşan, oluşturulmaya çalışılan ciddi bir yanılgıya dikkat çekmek gerekiyor. DYP-CHP koalisyon hükümeti dört yıllık icraatıyla her konuda gerçekten tam bir rezalet örneği sergiledi. Her alanda müthiş çarpıklıkların, adaletsizliklerin, pisliklerin yaşandığı bir dönem oldu bu koalisyon dönemi. Ama kimse hayale kapılmasın. Sorun temelde hükümetten kaynaklanmıyor, hükümetle de bitmiyor. Sorun hükümet değil, sistem sorunu. Dolayısıyla yeni hükümet formülleri, erken seçim talepleri ve benzeri tartışmalar sadece sistemden kaynaklanan sorunları makyajlama çabaları olmaktan başka bir anlam taşımıyor.

Zaten uzun bir süredir siyaset arenasında boy gösteren partilerin temel tezler ve politikalarda birbirlerine yaklaştıkları, aynı çizgiye doğru yöneldikleri görülmekte. Bu sadece düzen partisi kimliği net olan DYP, ANAP, CHP, DSP gibi partilerle sınırlı bir olgu değil. Siyasi yelpazenin uçlarında yer aldığı düşünülen, hatta düzene muhalif söylemleriyle öne çıkan partiler için de aynı durum söz konusu.

Tabanının gözünde düzene tümüyle karşı bir oluşum olarak algılanan BBP'nin ürettiği politikalar, hükümet politikalarına ciddi bir karşıtlık oluşturuyor. Ama aynı şeyin sistemin kendisine yönelik olarak da söz konusu olduğunu söylemek mümkün değil. Bilakis sistemin temellerini, bütünlüğünü ilgilendiren konularda mutlak bir bağlılık tavrı öne çıkıyor.

Yine müslüman kitlenin sürekli gündeminde bulunan RP de benzeri bir sorunu yaşamaktadır. RP yetkilileri, son zamanlarda ABD'den Avrupa'ya, işadamlarından generallere varıncaya kadar etkili, yetkili tüm çevrelere kendilerinin "sanıldığı gibi" olmadığını hararetle anlatmaya çalışmaktalar. Muhtemel bir RP iktidarından kimsenin korkmaması gerektiği, RP'nin de gayet uyumlu, uzlaşmacı, çağdaş bir hareket olduğu, üstelik devleti koruma ve kollamada diğerlerinden daha fedakâr ve gönüllü hizmet edeceği taahhüt edilmektedir. Gerçekten de RP'nin belediyelerdeki bir buçuk yıllık icraatı, bazı paranoyak laiklerin zaman zaman çıkarttıkları aşırı ve abartılı gürültülere rağmen, hiç de egemenleri tedirgin edecek bir pratik sayılamaz.

Tüm çürümüşlüğü ve kokuşmuşluğuna rağmen sistem, bağlılarından muhaliflerine kadar birçok oluşumu birbirine benzetmeye, ortaklaştırmaya muktedir. Bu yüzden yeni hükümet formülleri veya erken seçim talepleri ciddi bir değişikliğin şartları olarak görülmemeli. Adeta bir kontrgerilla hükümeti icraatı sergileyen DYP-CHP koalisyonunun bitmesi sonuç olarak olumlu bir gelişme sayılabilir. Ama kontrgerillanın gölgesinden uzak yeni bir hükümet kurulma ihtimalinin hiç bulunmadığı da inkar edilemez bir gerçek.