Filistin Direnişine Nesnel Bir Bakış: “Maskeliler”

Habil Sağlam

 “Tepelerde binlerce asker vardı. Her yandan ateş açtılar, kaçanların kemiklerini kırdılar, çıldırmış gibiydiler!”

Kasım ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen Maskeliler adlı oyunun, Filistin mücadelesine değinen içeriği, toplumun her kesiminden insanın ilgisini çekti. Ilan Hatsor’un yazıp, Taner Barlas’ın yönettiği, Levent Üzümcü, Serdar Orçin ve Mehmet Gürhan’ın, Naim, Halit ve Davut adlı üç Filistinli kardeşi canlandırdığı oyunda, Siyonist işgalin, Filistin toplumuna, özünde Filistin ailesine etkileri irdeleniyor.

Iraklı bir annenin ve Fas kökenli Musevi bir babanın oğlu olan Ilan Hatsor, kendisini üne kavuşturan oyunuMaskeliler’i, Birinci İntifada başladıktan birkaç sene sonra,  1990 yılında, Tel Aviv Üniversitesi’nde Oyun Yazarlığı bölümü birinci sınıfta okurken  kaleme aldı. Hatsor, konuya, Filistin mücadelesine “terör” damgası vuran Siyonist zihniyetin bayağı ve bulanık bakış açısı yerine, insanî, nesnel bir gözle bakmayı deniyor. İsrailli bir yazar tarafından Filistin direnişine dair yazılan ilk oyun olan Maskeliler için yapılan değerlendirmelerin, zulmü üretenlere karşı muhalefet ve tepki, direnişin haklılığına hususundaysa farkındalık barındırması gözden kaçırılmamalıdır. Maskeliler’in, çeşitli dillere çevrilerek Filistin’de, Ortadoğu ülkelerinde, Amerika’da birçok defa sahnelendiğini de belirtmek gerek.

Gerilimli, politik savaş havasını baştan sona solutmayı başaran oyunun en belirgin özelliği, aile üzerinden toplumun içinde bulunduğu vaziyeti göstererek, kardeşlerin imlediği toplumsal kimliklerin karakteristik özelliklerini başarıyla yansıtması. Kardeşlerden Naim, bir direnişçi, Filistin’in özgürlüğü uğruna varını yoğunu ortaya koyan bir gerilladır. Küçük kardeşlerinin, özgür Filistin için yapılan geçit törenini basan İsrail askerleri tarafından vurulması ailede büyük trajediye sebep olur. “Komite” adıyla anılan direnişçi örgütün yönetimi, Naim’in ağabeyi Davut’un, İsrail gizli polisi ile çalıştığını öğrenir. Davut, kendi hevası dışında hiçbir şeyi önemsemeyen bir gammazdır. Gizli polisin ev, araba, Tel Aviv’de toprak vaat ettiği Davut, o küçük ve rahat yaşamı için teklifi kabul eder. Direnişçilerin isimlerini Siyonistlere verir. Naim ise ağabeyinin masum olabileceğini düşünerek köye gelir. Naim ve Halit, ağabeylerini, komiteden önce bulur ve gerçeği öğrenmek isterler. Fakat aralarında geçen konuşmalardan sonra ağabeyleri Davut’un hain olduğu gerçeği ile yüzleşeceklerdir. Kapı yumruklanır, komitenin geldiğini düşünen Halit, ağabeyi Davut’u öldürür. Fakat gelen İsrail askerleridir. Oyunun sonunda Naim ve Halit, İsrail askerlerince katledilirler.

Siyonist terör devletinin vahşi yöntemlerini ifşa etmesi, oyunu değerli kılan başlıca unsur. Maskeliler’de yer alan en belirgin yanlış ise, İntifada’nın İslamî boyutunu hasıraltı ederek, Filistin mücadelesini salt “vatan” için verilen bir dövüşe indirgemesi. Direnişi besleyen, mücadeleyi tetikleyen inançtan söz etmemesi. Bunun, yazarın direnişi sürekli kılan unsurları yeterince sağlıklı tahlil edemeyişinin ya da Siyonist medyanın direnişe yüklediği karşılıkların geçerli sayıldığı bir sosyal ortamın tezahürü olduğunu düşünebiliriz. Fakat Filistin mücadelesini gündemleştirerek uygulanan zulmü ve işgalci zorbalığı ortaya koyması bakımından oyunun önemi yadsınamaz.