“Farklı” Bir Diyalog Kapısı...

Haksöz

Merhaba!

Bu adım "farkı" bir diyalog kapısının açılmasına dönüşür mü, şimdiden bir şey söylemek zor.

Sol siyasi bir davadan dolayı tutuklu olarak Tekirdağ F Tipi zindanında kalıyorum. Genel bir kullanım ve ifade biçimi olduğu için "sol" beni tam olarak tanımlamaya yetmiyor. Tam olarak ikide edecek olursam Marksist-Leninist bir devrimciyim. Yaklaşık yirmi yıllık siyasal geçmişimle, 90'ların başında üç yıllık "mapusluk" deneyimimle birlikte kesintisiz biçimde siyasal yaşamın içindeyim.

Sizinle felsefi-ideolojik, siyasal duruşumuzda köklü farklılıklar var. Bunun farkında ve bilincinde olarak yazıyorum sizlere. Genel olarak İslami siyasi hareketleri izlemek, ama Türkiye'deki yapıları daha yakından izlemek dünya, bölge ve ülke çapında iddia ve idealleri olan devrimci politikacıların da ilgi alanlarına girer. Sizleri, kendi çizginiz çerçevesinde siyasal duruşunuz açısından sınırlı da olsa tanıma imkanlarım oldu. İstanbul'da önemli bir deney olarak da incelenmeyi hak eden Irakta Savaşa Hayır Koordinasyonumda Özgür-Der'in katılımını önemli gördüm. Devletin insan hakları ihlalleri karşısındaki duruşunda da Özgür-Der diğer İslam'ı kimlikli kurum ve hareketlerle farklı bir çizgi izledi. Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci'nin Emekçi Kadınlar Birliği bültenindeki röportajını da okudum. Derginiz Haksöz'ün çizgisiyle yakınlıklar-ortaklıklar gördüğüm için birlikte anıyorum. Derginizin Ağustos 2003 sayısını daha dikkatli inceleme imkanım oldu. İç kapakta henüz edinemediğim Kudüs Dergisi ise ilgimi çeken başlıklar taşıyordu. Sonuç olarak derginiz Haksöz'ü (ve edinebilirsem Kudüs Dergisi'ni) düzenli okumak istiyorum.

F Tipi'nde kaldığımı yazmıştım. Hiçbir açıklamaya gerek kalmaksızın bu durum tek başına birçok şeyi açıklamaya yetiyor. Dış dünyayla bağlarımız olabildiğince sınırlanmış durumda. Hele dayatmalara boyun eğmiyorsanız yaşam sizin için daha bir zorlaşmış demektir. Bu koşullarda derginizi düzenli izlemek mümkün olmuyor. Bunun en güvenli yolu sizin düzenli olarak bana göndermeniz olacak. Eğer size özel bir külfet yüklemeyecekse bu yolla derginizi bana sizin ulaştırmanızı rica edeceğim. Birkaç girişimden sonra örneğin Kudüs Dergisi için cezaevi kanalından umudumu kestim. "Bulunamıyormuş!"

Başlarken ifade ettiğim gibi bir diyalog başlangıcına dönüşür mü bu adım zaman gösterir. Bu arada karşılıklı siyasi kimliklerimizi kabul ederek siyasi tartışmalar da yürütmek mümkün olabilir.

Güncel olması bakımından hemen söylemeliyim ki, pişmanlık yasasına sizin yaklaşımınızla, Nurettin Şirin arkadaşın yaklaşımında bir çelişki var. Bir yanlışa düşmemesi dileğiyle Nurettin Şirin arkadaşın iyimser beklentisini gözden geçirmesini öneririm. Yasa pişmanlık değil, esas olarak itirafçılık yasasıdır ve bunu koşul koymuştur. Kaldı ki beklenen çözülme gerçekleşmediği durumda ağırlıklı olarak (%90) cezaevlerinden gelen başvurulan devletin serbest bırakması da beklenmemelidir. Zaten "etkisizleştirdiği" binlerce tutuklu-hükümlüyü neden serbest bıraksın? Şu ya da bu kirli işleri için kullanamayacağı düşkünleşmiş/ihanet yolunu seçmiş olanların dışında ciddi bir salıverme gerçekleşmeyecektir. "Salıvermese de denedik hiç olmasa!" denemez. Sonuçta devletin elinde, siyasal kimliğiniz ve geçmişinizden pişman olduğunuza dair belge olacaktır. Ve bu belge bir onursuzluk belgesi olarak siyasal geçmişiniz (ne karar onurlu ve parlak olursa olsun) üzerinde çıkmayacak bir leke olarak kalacaktır. Nurettin arkadaşın sitemlerine hak vermek bir yana, kendisini mutlaka "dışarı" çıkma çözümüne kilitlemesi bir yana. Hülya Şekerci'nin Emekçi Kadınlar Birliği bültenindeki röportajında da haksız tutuklananlara örnek olarak verdiği için bu uyarıları yapmaktan kendimi alamadım.

Şimdilik bu kadar diyerek noktalıyorum. Yanıtınızı bekleyeceğim. Çalışmalarınızda kolaylıklar diliyorum.

Osman Nuri Ocaklı

Tekirdağ F Tipi cezaevi / 9 Eylül 2003

Haksöz'ün Notu

Sayın Ocaklı!

Farklı siyasal kimliklere sahip olsalar da tarafların karşılıklı olarak birinci elden birbirlerini tanıma ve anlama çabaları, büyük oranda olumlu sonuçlar veriyor. Irak'ta Savaşa Hayır Koordinasyonu sürecinde yoğunlaşan diyalogun temelleri, sınırlı çevreler arasında kalsa da başörtüsü direnişi, YÖK'e ve F Tipi'ne karşı oluşturulan dayanışına örneklikleriyle fiili olarak atılmıştı. Bir dergide yapılan röportaj dergi sayfalarında kalmıyor Örneğin. Dolayısıyla dergiye gönderilen bir mektup sadece okuyucu mektupları dosyasında muhafaza edilmek üzere okunmuyorsa önemli bir misyon taşımaya adaydır diye düşünüyoruz. Kardeşimiz Nurettin Şirin'in yazısı ve "Devlet Çözüm Değil, Çözülme Peşinde" başlıklı yazı arasındaki farklı yaklaşımların olduğuna dair tespitinizde haklısınız. Ama N.Şirin'in yazısının yasa henüz tasarı ve tartışma aşamasında iken bize ulaştığını ifade edelim. N. Şirin'in, eleştiri ve önerilerinizi değerlendireceğini umuyoruz.