Dünyadan Haberler

Haksöz

Güney Lübnan konusunda Amerika-İsrail anlaşmazlığı

Amerikalı ve İsrailli kaynaklar, Güney Lübnan'daki durumun değerlendirilmesi konusunda İsrail ve Amerika hükümetleri arasında anlaşmazlık baş gösterdiğini ifade ettiler. Amerika hükümeti, Suriye'nin Hizbullah'ın faaliyetlerine bir sınır koyduğunu ve onun liderlerinden operasyonlara son verilmesinin talep edildiğini söyledi. İsrail ise, herhangi bir somut değişimin yaşanmadığına inanıyor. Amerika kaynakları ise Suriye tarafının girişimi sayesinde Hizbullah'ın Güney Lübnan'daki faaliyetlerinde somut bir düşüş yaşandığını söylüyor. Hizbullah'ın faaliyetlerinin sınırlanması karşılığında Amerika ve İsrail'den hiçbir talepte bulunmayan Suriye'nin bu tavrı, Amerika tarafından övgüye layık görülüyor. Bu kaynaklar, Suriye'nin İran'la Hizbullah'ın siyasal bir partiye dönüşmesi konusunda anlaşmaya varmalarının Amerika'yı ikna ettiğini bildiriyorlar. Aynı Amerikan kaynakları ise, Hizbullah'ın, Suriye ve İsrail'in anlaşmaları durumunda İsrail'e karşı operasyonlarına devam etmek için Şam yönetiminin onayı olmadan bağımsız kaynaklardan silah edinme çalışmalarına başladığını belirtiyorlar.

(el-Wasat,26 Şubat 1996)

Sudan'da seçimler

Sudan hükümeti siyasi tutukluların tümünün salıverilmesinden sonra şimdi de, parlamento ve başkanlık seçimlerini gerçekleştirmek için tarih belirtiyor. Sudan vatandaşı herkesin, hatta yurtdışında Sudan'a karşı Amerika ile işbirliği içerisinde muhalefetlerini sürdüren liderlerin ve Güney Sudan'da silahlı mücadele yürütmekte olan John Krank'ın ve muhaliflerin lideri konumunda olan Sadık el-Mehdi'nin de kendini aday gösterebildiği bu seçimlere katılımın yüksek olması bekleniyor. Mart ayında hem başkanlık, hem de parlamento oylamalarının yapılacağı bu seçimler, muhalefet tarafından boykot ediliyor. Hiçbir siyasi suçlunun bulunmadığı Sudan'da seçimler öncesi yurtdışındaki siyasi suçlular için Ocak ayında genel af çıkarıldı. Bu aftan yararlanarak ülkeye dönen muhalifler, Sudan muhalefet üyelerinin Eritre tarafından desteklendiğini ve onlara askeri eğitim verildiğini belirtiyorlar.

(el-Alem, Şubat 1996) 44

İştihadi eylemler İsrail'i sarsıyor

25 Şubat 1996 Pazar sabahı Kudüs ve Askalan'da gerçekleştirilen, toplam 30 yerleşimci ve İsrail askerinin ölümüne 85'inin de yaralanmasına yol açan iştihadi eylemleri Hamas üstlendi. Hamas'ın askeri kanadı durumundaki İzzettin Kassam Birlikleri adına Kudüs'te dağıtılan bildiride bu eylemlerin İbrahim Ahmed Serahine ve Mecdi Ebu Verde adlı mücahidler tarafından gerçekleştirildiği duyuruldu. Siyonist asker gurubuna yönelik eylemin, başta Filistin İslami Cihad Hareketi lideri Dr. Fethi Şikaki olmak üzere tüm Filistinli şehidlere hediye edildiği açıklanan bildiride şu ifadelere de yer verildi."HAMAS, şehidlerini Yüce Allah'a uğurlarken, işgalcilere boyun eğdirinceye ve Filistin topraklarının her karışım işgalden kurtarıncaya kadar direniş ve cihad yolunda ilerleyeceği üzere başta Allah'a, sonra da bütün şehidlerine söz vermektedir."

(FDD Haber Bülteni,29 Şubat 1996)

Hamas'ın askeri operasyonuna tepkiler

Arap liderlerinden Ürdün Kralı Hüseyin, Hamas'ın eylemini kınadı ve kimin safında yer aldığını açıkça ortaya koydu. Hüseyin şöyle dedi: "Barış sürecini bozmayı hedef alan her eyleme tiksinti duyuyor ve bu eylemlerden acı duyuyorum." Ürdün Başbakanı Kibariti de, Arafat ve Şimon Peres'i arayarak bu vahşi (!) eylemi şiddetle kınadıklarını bildirdi. Peres'le olan konuşmasında onu, Ortadoğu'daki tüm ülkeleri kapsayacak bir barış için daha fazla çaba harcamaya teşvik ettiğini bildirdi. Arafat'la olan görüşmesinde ise, iki tarafın da kaynağı, sebebi ve gerekçeleri ne olursa olsun, terörün her türlüsünü kınadığını ve barış sürecini engellemeye çalışan her güce en azami derecede karşı koymak ve barış düşmanı güçlere hiçbir fırsat verilmemesi için bütün yollarla yardımlaşma konusunda ittifak ettiklerini söyledi.

Kahire'de ise, Mısır Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yayınladı ve bu açıklamasında tüm tarafları barış sürecini engelleyecek, ya da onu olumsuz etkileyecek her-şeyi bırakmaya ve diğer tarafı kışkırtacak eylemlerden kaçınmaya çağırdı. Aynı açıklamada bu iki patlama kınandı. Mısır'ın ölenlerin ailelerine taziyelerini bildirdiği beyan edildi.

Hizbullah ise, Filistin'de patlamaları gerçekleştiren İslami Direniş'i överek Beyrut'ta yayınladığı bildiride Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım vasıtasıyla şöyle dedi; "Bu iki operasyonu gerçekleştiren Filistinli mücahid gençleri selamlıyoruz. Özellikle de Kudüs'teki operasyonun infazcısını". Bildiri şöyle devam etti: "Askeri ve siyasi icraatların düzeyi ne kadar yüksek olursa olsun, bölgede İsrail için güven ve istikrar olmayacaktır"

(el-Hayat, 26 Şubat 1996)

Arafat Rejimi Eleştiriye Tahammülsüz

Filistin polisi İslami Cihad Hareketi'nin yayın organı el-İstiklal'ın yayınını durdurdu ve gazetesinin sorumlu yazı işleri müdürü Ala'a Saftavi'yi tutukladı. Gazze'de yayınlanmakta olan el-İstiklal'in bürosunun basılması ve yayıncının tutuklanmasına gerekçe olarak polis, özerk yönetim aleyhine yapılan yayınları gösterdi.

(Arab News, 19. 2. 1996)

Hizbullah'dan İsrail Yanlısı Milislere Çağrı

Hizbullah elinde tuttuğu İsrail yanlısı Güney Lübnan Ordusu'na mensup 3 milisi Ramazan Bayramı dolayısıyla Şubat'ta serbest bıraktı. Beyrut'un Bir el-Abid semtinde ailelerine teslim edilen 3 milisten biri olan ve İslam'ı seçmiş bulunan Maurice Ebu Malhab 10 yıldan beri Hizbullah'ın elinde tutukluydu. Hizbullah yaptığı açıklamada tüm milisleri, İsrail tarafından finanse edilen ve İsrail'e hizmet eden GLO'yu terk etmeye çağırdı, "Bize gelip düşmanla işbirliği yaptığından dolayı pişman olduğunu açıklayan herkesi korumayı garanti ediyoruz" denilen açıklamada "bu üç tutuklunun salıverilmesini GLO'yu terk etmeyi düşünenler için iyi niyetimizin bir kanıtı" olduğu da belirtildi. İsrail askeri kaynaklarına göre 1994'ten bu yana 200 milis GLO saflarından ayrıldı. GLO'nun yaklaşık % 8'ine tekabül eden ayrılanların bazısı da Hizbullah'a katıldı.

(S. Gazetta, 22. 2. 1996)

Mısır'da yeni muhalif oluşumlar

Mısır'da yaşlı liderlerin, özellikle son iki yıldır sergiledikleri kötü yönetimden rahatsızlık duyan genç kuşak, yeni muhalif oluşumlarla siyaset sahnesinde boy göstermeye başladı.

Veft Partisi 11 Ocak tarihinde Mısır Şura Heyeti'nin Siyasal Partiler Komitesi'nce tanındı. Parti olabilmek için gerekli yasal işlemlerin birçoğunu gerçekleştirmesine rağmen, partililerin bundan sonra bazı engellemelerle karşılaşması bekleniyor. Müslüman Kardeşler'in hakimiyetinde olan partide, bazı solcular ve Nasırcılar da yer almakta. Amacının, Arap milliyetçileri ve İslamcılar arasındaki köprüyü kuvvetlendirmek olduğu ifade edilen parti, Şeriat'ı "yeni hukuk anlayışı" çerçevesinde tekrar yorumlama çağrısı da yapıyor. Mısır gazetelerinde ise, Veft Partisi'nin Müslüman Kardeşler'in bir uzantısı olduğu ve cemaatin yasal siyasal parti olabilmek için bu taktiği kullandığı yorumları yer almakta.

Yeni muhalif oluşumlardan bir diğeri de el-Düstur gazetesi. Editörlüğünü İbrahim İsa (31 yaşında) İsimli genç bir gazetecinin yaptığı gazete, Mısır'da herhangi bir partiye ya da devlete bağlı olmadan yayınlanan ilk Arapça gazete. Gerekli izni henüz alamadığı için baskısı Kıbrıs'ta yapılan gazetede liberal ve seküler kimlik daha ön plana çıkmakta.

Sendikalarda da bazı yeni muhalif oluşumlar son zamanlarda görülmeye başlandı. Basın sendikası yönetiminin ve muhalif partilerin yeni çıkan 93. Basın Yasası karşısında sessiz kalmaları üzerine, sendikanın genç üyeleri yeni bir muhalif oluşumu başlattılar. Kendilerini "Genç Gazeteciler" olarak adlandıran muhalif oluşumun mensupları sendika toplantısında dağıttıkları bildiri ile hükümet karşıtı sivil muhalefet hareketi başlatma çağrısı yaptılar.

(Middle East International, 2.2.1996)

Tacikistan Müftüsü öldürüldü

Tacikistan'daki en büyük dini lider olan Müftü Fahrullah Şerifzade Ramazan'ın ilk günü uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. 21 Ocak tarihinde başkent Duşanbe yakınlarında gerçekleştirilen saldırıdan sonra saldırganlar kaçmayı başardılar. Şerifzade, 50 bin kişinin hayatını kaybettiği iç savaş sonrasında 1992 yılında bu göreve getirilmişti.

İslami muhalefet hareketi öldürme olayını tepkiyle karşılandı ve bu cinayetin "terörist eylem"den başka bir şey olmadığı, başka bir tanımlamanın kesinlikle kabul edilemeyeceğini" ifade etti. Bu cinayetin, Cumhurbaşkanı Rahmanov'un Bağımsız Devletler Topluluğu toplantısı için gittiği Moskova'da, laik Tacik muhalif hareket liderleri ile yaptığı görüşmeden iki gün sonra gerçekleşmesi de dikkatleri çekti. Moskova ise görüşmelerde Tacikistan-Afganistan sınırını sonsuza kadar koruyamayacağını, Tacikistan hükümetinin bir an önce muhalif gruplarla temasa geçmesi gerektiğini belirtti.

Bu esnada bölgede yaşanan bir başka gelişme ise Pakistan, Çin, Kazakistan ve Kırgızistan'ın tarihi İpek Yolu'nu canlandırmak için ticari bir anlaşma imzalamasıydı. Orta Asya Cumhuriyetlerinin dünya ile bağlantısını kuvvetlendirecek bu proje için Pakistan 1,5 milyon dolarlık bir para ayırdı. Afganistan ve Tacikistan'daki karışıklıklar sona ererse, yolun bu ülkelerde kalan kısmının da açılması bekleniyor.

Yemen ve Eritre

Yemen'in Büyük Hanish Adası'nı turizm merkezi haline getirmesini müteakip, Aralık ayında Eritre kuvvetlerinin adaya bir harekat düzenleyerek ada yönetimini ele geçirmesi ve Yemenli üst düzey bir subayın da içinde bulunduğu bir grup askeri esir alması sonucunda iki devletin arası açılmıştı.

İki devlet arasında arabuluculuk görevini üstlenen Fransa, sorunun çözüme kavuşturulması için cumhurbaşkanı özel elçisi Francis Gutman'ı her iki tarafla görüşme yapmak için görevlendirdi ve görüşmeler sonucunda bir barış paketi hazırlandı. Bölgeye olan büyük ilgisi bilinen Fransa'nın bir süre önce Fransız bir petrol şirketi olan Total, Yemen'le milyonlarca dolarlık bir sıvı gaz anlaşması imzalamıştı,

Diğer taraftan birçok Yemenli, İsrail'in stratejik nedenler sebebiyle ve Yemen'i Ortadoğu Barış Sürecine (i) sokabilmek için gizlice Eritre'ye yardım ettiğini düşünmekte. Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih ve İsrail başbakanı Simon Perez, Fransa eski Cumhurbaşkanı Mitterand'ın cenaze töreninde yanyana geldiler. Perez bu vesile ile Ali Abdullah Salih ile görüşme imkanını bulduğunu ve Salih'in kendisine Suriye'nin İsrail ile barış antlaşması yapması halinde Yemen'in de bunu onaylayacağını ifade ettiğini yaptığı basın açıklamasında dile getirdi. Fakat Yemen tarafı bu iddiayı şiddetle red ederek İsrail ile resmi ya da gayri resmi hiçbir görüşmenin yapılmadığını belirttiler.

(S. Gazetta, 22. 2. 1996)

Cezayir Cuntası FIS-Mandela Görüşmesini Protesto Etti

15 Şubatta Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başkenti Cope Town'da Cumhurbaşkanı Nelson Mandela ile Enver Haddam başkanlığındaki FİS heyeti arasında yapılan görüşme Cezayir Dışişleri Bakanlığı tarafından protesto edildi. Enver Haddam Washington'da yaptığı açıklamada Cezayir sorununa kapsamlı, siyasi ve adil bir çözüm bulunması için Afrika Birliği Örgütü nezdinde girişimlerde bulunması için Mandela'yı ikna ettiğini açıkladı. Cezayir'in Güney Afrika Büyükelçisi Said Kitavni Dışişleri Bakanı Alfred Nza'ya, Başkan Mandela'nın Cezayir'in yasadışı ilan ettiği bir muhalif lider ile yaptığı görüşmeden dolayı protestosunu bildirdi. Said Kitavni görüşmeyi bir provokasyon ve terörizmle savaşanlara karşı yapılmış bir saldırı olarak nitelendirdi.

(Arab News, 19. 2. 1996)

Bahreyn'de karışıklıklar ve İran

Haşimi Rafsancani, Amerika'nın İran'a karşı politikasını şiddetle kınadı ve kongrenin ülkesiyle mücadelede 20 milyon dolar tahsis etmesini "Amerika, şu anda İran'a karşı siyasetinde tarihinin en zayıf döneminde bulunuyor, Amerika'nın İran'a karşı gösterdiği bu düşmanca tutum, İran İslam Devrimi'nin övünç kaynağıdır" sözüyle eleştirdi.

Bu arada Bahreyn'de karışıklıklar üç aydır sürüyor. Şii müslümanların çoğunluğu oluşturduğu bu ülke, durmak bilmeyen şiddet olaylarına sahne oluyor. Özellikle İslami ve marksist muhalefetin başını çektiği bilinen bu olaylar, Amerikan yanlısı Bahreyn hükümetini ve diğer Körfez ülkelerini zor durumda bırakıyor. Bahreyn, bu olaylardan İran'ı suçluyor, onu muhalefete gizli destek vermekle ve şiddet olaylarını kışkırtmakla itham ediyor. Buna karşılık İran gazeteleri ise, Bahreyn'in ithamlarını reddederek, bu suçlamaların Amerika'nın bölgedeki askeri varlığını meşrulaştırmak ve içsel problemlerin suçunu ülke dışına atma konusunda eski bir hile olduğunu vurguladı. İran Times Gazetesi, Bahreyn'deki hakim ailenin halka geleceğini belirlemesinde bir rol verecek olan parlamento gibi en basit hakları bile çok gördüğünü belirtti. İran İslam Cumhuriyeti Haber ajansı'nın ilettiği habere göre bu gazete başmakalesinde Bahreyn'deki karışıklıkların ve halkın hoşnutsuzluğunun en doğal insan haklarından mahrum olmanın beraberinde getirdiği bir olgu olduğunu belirtti.

(el-Alem, Şubat 1996)