Diriliş Ayı Ramazan

Vedat Sevgigör

Hayatımız çeşitli meşguliyetlerle akıp giderken ömrümüzden bir yıl daha geride kaldı ve müminler için bir rahmet bir kurtuluş ayı olan Ramazan yine gelip dayandı kapımıza.

Ümmet coğrafyasının diğer kesimleri bir yana memleketimizde her sene "bir başka yaşanır," hatta denilebilir ki "bir başka kutlanır!" Ramazanlar.

Daha şimdiden gün evvelinden değişik meşreb, mezheb ve çevrelere mensub zevatın gönlünü tatlı bir heyecan halesinin sardığı ve hummalı bir hazırlık evresine girildiği görülüyor.

Evet, memleketimizde bir başka yaşanıyor Ramazan. Bir eğlence, şenlik havasında ya da tatlı sıcacık bir gevşeme, rehavet eşliğinde.

Genel ahvalden görünen o ki; bu yıl da bu kutlu zaman dilimi -anlam, değer ve yaşanırlılık yönünden- irtifa kaybına uğrayacak. Bugüne dek O'nun künhüne erememiş, maksadını idrak edememiş zavallılar eliyle... Ya da İslam düşmanı şer odaklarının iğrenç oyunları ve gayretleriyle.

Ve yine, egemen şirk güçleri sahip oldukları imkanları kullanarak müslüman halkın yüreğinde ve zihninde yeni manipülasyonlara girişmek, iktidar alanlarını, meşruiyyet zeminlerini pekiştirmek güçlendirmek üzere kirli emellerine araç edecekler O'nu.

Ve evvelemirde en güçlü silahlarından biri olan medya olacak devrede. Bir yüzünde "İslama, onun en kudsi değerlerine, örneğin başörtüsüne küfürler savurdukları gazetelerin bir sayfasının diğer yüzünde Ramazan köşeleri hazırlatacaklar her türlü ahlaksızlığa ve sömürüye çanak tutan fetvalarıyla, halkın yüce sistemin bekasına ve kutsallarına olan imanını tazelemek her dem diri tutmak vazifesini gören kölelerine çağdaş samirilerine.

Her türlü fuhşun ve pisliğin saçıldığı ekranlarında otuz gün boyunca O'na yani Ramazana da yer açacaklar muayyen saatlerde. Ve biz gerçekte her ne kadar O olmasa da onu anımsatan; cicili bicili desenler figürler motiflerle süslü cami duvarları, kubbeleri ve içerisinde envai çeşit çiçek taş dere tepe görüntülerinin yer aldığı harikulade tabiat manzaralarını izleyecek ve birbirinden güzel yanık sesli ha­tiplerin mevlidhanların beyaz dantel işlemeli takkeli başlarını melul melul bir o yana bir bu yana sallayarak okudukları dualarla, ilahilerle kendimizden geçeceğiz.

Bu doyumsuz tada vardıktan sonra, damak zevkimize uygun bir başka ekrana, mesela İslami patentli bir kanala atlayacak; Dümbüllü, Hacivat-Karagöz tiplemelerinin skeçleriyle ve her Ramazan işbaşı yapan davulcu-zurnacı takımının ninnileri manileriyle keyiflenecek, şen kahkahalar atacağız.

Ya da bir sahur vakti; aktörlerinin birbirlerine akustik bir ses tonuyla yaa Ahmed, yaa Veli diyerek hitab ettikleri, insanların havada uçuşup, kor ateşlerde yürüdükleri ve mesela bunlardan birinde Yahya peygamberin -haşa- bir kadına "Ey şeytan kadın, defol sizler hepiniz melunsunuz" dediği türden filmlerle gözyaşlarına boğulacağız.

Evet, memleketimizde bir başka yaşanacak Ramazan.

Yapılan bunca zulme baskıya rağmen, bireysel ve toplumsal çürümüşlüğe, kokuşmuşluğa rağmen, bütün insani değerlerin hoyratça çiğneniyor olmasına rağmen.

Hala ve ısrarla saçın, sakalın cübbenin kaç santim olması gerektiği yollu takva tespit çalışmalarına girişecekler anlı şanlı yeşil sarıklı ulu hocalar. Hatta yoğun zikir seanslarından arta kalan zamanlarında o çok derin, çok şümullü zengin fikri dehalarıyla bizleri hemen her konuda aydınlatma lütfunda bulunacak ve belki bir nazarları ile hikmet deryalarından bizleri de nasiplendirecekler. Ve bu mübarek günlerde şeyh, evliya baba hazret vs. türbelerini ziyaret etmenin sevabından, misvak kullanmanın kırk türlü faydalarından ve filanca gecelerde vird ve namaz rekat sayısını yediyüz yetmiş yediye tamamlamanın faziletinden bahsedecekler.

Bu Ramazanda bir başka yaşanacak.

Her geçen gün halkın serveti üzerinde yeni vurgunların yapıldığı, milyonlarca insanın açlık sınırında yaşamaya mahkum edilip, asgari yaşam standartlarına bile ulaşamadığı bir ülkede ve zamanda.

Rezervasyonlar yaptırılacak beş yıldızlı otellerde Caprislerde. Kuş sütü dahil binbir çeşit menülü iftar sofraları kurulacak. Ve bir yıl boyunca ekonomik cihaddan harab ve bitap düşmüş kalın enseli beyler, yorgun ve şişkin bedenlerine lojistik destek sağlamak üzere dinlenmeye çekildikleri bu saraylarda, bir iftar sonrası okunan Kur'an'dan "Sana infakı soruyorlar. O, yemenizden içmenizden arta kalandır" ayetini dinlediklerinde birden irkilecekler ve mesela içlerinden biri ilk bayramda kurban derisini başörtülü kızlar için infak etmeliyim deme fedakarlığını gösterecek.

Evet bir şenlik, hareket bereket olacak Ramazanda. Bakkalın, kasabın, manavın, bütün kuruyemiş, tatlı ve hurma satıcılarının yüzleri gülecek, keseleri dolacak. Caddeler sokaklar temizlenecek. Minare şerefeleri arasına ışıklı "Hoş-geldin Ya Şehri Ramazan" yazıları asılacak. Her ne kadar vakit namazlarını üç-beş ihtiyarla geçirseler de teravihlerde milyonlarla dolup taşacak camilerimiz. Ve geceler boyu hatimler indirilecek, çoğu kez boğazdan aşağı bir yol bulamayan Kur'an'lar okunacak. Gönüller huzur, kalbler sükun bulacak bu şerefli ayda.

Bütün bunlar bir yana ama birileri hep "içimizdeki beyinsizler yüzünden bizleri helak eder misin Allahım" ayetini okuyacaklar tekrar tekrar bu güzel ayda...

Ve Ramazan!..

Müminin bütün bir yılını -hatta yıllarını- kızağa çekip tüm yapıp eyledikleri yahut eylemedikleri yönünden kendi benliğini amansız bir sorguya tuttuğu, varlığını teraziye aldığı ve çetin bir nefs muhasebesine girdiği ay.

O bitimsiz doyumsuz gecelerinde müminin içli içli yanarak, tutuşarak, yalvararak Rahmanın kapısına dayandığı, secdelerde sağnak yağmurlar gibi gözyaşlarına tutularak engin mağfiret sahibinden af, bağışlanma, merhamet dilediği ay.

Ramazan!..

Modern çağın ve modern değerlerin insan yaşamını ve doğasını tahrif ve tahrip eden, kirleten, çürüten; fıtratı en vahşi bir kıskaca alıp boğan o yoz kültüründen ve karanlığından müminin vahyin o sıcacık aydınlığına hicret ettiği, itikafa çekildiği ay. Hicret; ama pas tutan yerlerini cilalayıp, dökülen mevzilerini onararak, kendi iç dinamiklerini, donanımlarını daha bir sağlam daha bir muhkem kurarak yeniden onurlu bir mücadele için, bu bozuk çarkına, işleyişine karşı düzenin.

Ramazan!..

Hidayet rehberimiz Kur'an'ın kendisinde indirildiği yoksulun gözetilip, yetim yüreklerin okşandığı, ümmet şuurunun bir kez daha ihya edildiği rahmet ayı.

Müminin ruhunu ve bedenini her türlü kirlenmişliğin, kokuşmuşluğun, durağanlığın, batıllığın kuşatmasından kurtardığı ve yepyeni bir doğuşa, silkinişe, arınmışlığa, felaha ulaştığı ay. Ramazan, diriliş ayı.

Temennimiz odur ki

Bir Ramazan daha mışıl mışıl uykularla, tatlı tatlı yemişlerle gevişlerle geçmesin.