Direniş Karşısında Çaresizlik İşgalcileri Daha da Vahşileştiriyor!

Haksöz

Emperyalistlerin denetimindeki medyanın tüm örtme, gizleme çabalarına karşın gerek Irak'tan, gerekse de Afganistan'dan ardı ardına işgalin çirkinliğini, vahşiliğini gözler önüne seren kareler yansımakta. Demokrasi ve özgürlük getireceği yalanıyla işgal ettiği bu iki ülkede Amerikalı işgalcilerin suç dosyası giderek kabarmakta. Afganistan'da kukla Karzai hükümetinin denetimindeki Kabil'in dışında bir türlü istediği otoriteyi tesis edemeyen Amerikalı işgalciler Taliban gerillalarına karşı yürüttükleri geniş çaplı operasyonlarda asker-sivil ayırmaksızın tam bir katliam yürütmekteler. Havadan bombardımanlarla sürdürülen operasyonlarda öldürülen kadınların, çocukların görüntüleri işgalcilerin Afganistan'a getirdikleri "medeniyet" hakkında herkese net bir mesaj veriyor olsa gerek.

Öte yandan Irak'ta da işgalcilerin zalimliğine dair her geçen gün yeni gerçekler gün ışığına çıkıyor. Üzerinden altı ay geçmesine rağmen Hadisa katliamına ilişkin bulguların yeni yeni gündeme gelmesi işgal altındaki Irak'ta nasıl koyu bir sansür ortamının tesis edildiğinin de bir göstergesi aynı zamanda. Amerikalı askerlerin öldürdükleri özürlü bir Iraklının cesedinin yanına bir kaleşnikof koyup, cinayete çatışma süsü verdiklerine dair vakıalar da aynı şekilde daha fazla gizlenemeyen "Amerikan özgürlüğü"nün yansımalarından biri olarak tüm dünya tarafından izleniyor.

Şurası bir gerçek ki, işgalcilerin başvurduğu bu tür vahşilikler kesintisiz biçimde devam edecektir. Bu sadece Batılı zihniyetin Müslüman halklara olan kininin, nefretinin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir durum değildir. İşgalcilerin, emperyalistlerin katliamlara, işkencelere, zulümlere başvurmaları işgalin ve emperyalizmin doğasından kaynaklanmaktadır. İşgal varsa tüm bu zulümler olur, çünkü işgali gerçekleştirmenin yoludur bu. Özellikle de söz konusu İslam coğrafyasına ait bölgelerde olduğu şekliyle güçlü bir direnişle karşılaştığı durumlarda emperyalistler için katletmek, yok etmek, zulmetmek tek yöntem olarak açığa çıkar. Yani çaresiz kaldıkça vahşileşirler ve vahşileştikleri oranda da çaresizlikleri büyür.

ABD işgal yönetimi bugün hem Afganistan'da, hem de Irak'ta bu çaresizliği açık biçimde yaşamaktadır. Nitekim ABD'nin Bağdat'taki Büyükelçisi Zalmay Halilzad'ın geçen ay medyaya yansıyan bir değerlendirmesinde işgalcilerin yüz yüze olduğu çaresizlik ve çıkmaz net biçimde görülebilmekteydi. Kontrolün direnişçilerde olduğunu itiraf eden "işgal ordusunun Bağdat Valisi" Halilzad ABD'nin yenilgisini örtük bir dille de olsa dile getirmiştir.

Gelişmeler tüm dünyaya bir kere daha İslam topraklarının çapulcuların yağmasına, talanına açık olmadığını göstermiştir. Bu itibarla gerek Afganistan'da Taliban güçlerince sürdürülen, gerekse de Irak'ta farklı örgütlenmeler eliyle sürdürülen direniş işgalcilerin bu coğrafyada uzun vadeli bir varlıklarının olmayacağını göstermiştir. Direniş, ümmetin iftihar tablosu olmuş; hatta sadece Müslümanlar açısından değil, yeryüzünün tüm ezilenlerinin paha biçilmez bir kazanımı olarak şimdiden tarihe geçmiştir.