dağları eriteceğimiz an

Ömer Akgün

gözyaşlarını içli dolmuş

yağmurlar saçlarımın üzerinde seker

azmin ipi pamuk ipliğinden ince

cesaret ve yürek ne gezer bizde

yap-boz tahtası olmuş yaşam

hüzünlü bulutlar, kızgın bakışlar

karanlık gecelerde törpülenir yumruklar.

tepinir insanlar yeryüzünde

anlamsız bakışlar arasında

mânâ ararım delice

âtıl olur kanım, akmaz

yiğitliğin tam ortasında

civanmertler vuruşur ve düşer

lâlenin toprağa yıkılışı gibi

ama birileri oynaşır hâlâ

siperler dolmuştur toz ve toprakla

paslanmıştır mavzerler

sıkılmaz mermi artık

mataralar kırılmış

yürekler satılmıştır

nihayet düşmüştür harfler

yedi kıtanın her birine

rahmet yağmurlarıyla beraber

gözlerimiz artık yerde değildir

o gün gelmiştir

dağları eriteceğimiz an

bakışlarımızla

ve kabına sığmayan yürek

patlamıştır

bir ilkbahar günü

tohum saçan çiçek gibi

ey yürek taşıyan akıl sahipleri

işte yaşayın bir şiir gibi

su gibi akın

ve gelsin ölüm

gülümsemeyi unutmadan;

adanmışlığımız

en yüce dosta olsun.