cennete giden çocuklara

Bünyamin Doğruer

ruhsuz kalpsiz merhametsiz 

barbar vicdansız dünyadan merhaba 

bukleli saçlarıyla sallanırken salıncakta 

körebe oyununda ebe olmuşken göz bağı ile 

birdenbire çatırdadı toprak 

uçaklardan atılan füzelerden

ve çocuklar gittiler bu merhametsiz dünyadan

ve hepsi el ele verip öylece cennete 

 

sizler gittikten sonra da

kahrolası zalimlerin vahşeti bitmedi

bomba yüklü uçaklar hâlâ üstümüzde uçuyor

daha dün kardeşiyle saklambaç oynarken Zehra’yı kaybettik

annesi onu başındaki kurdeleden tanıdı yıkıntılar arasından 

yüzünde öyle bir tebessüm vardı ki 

umuyorum o da şu an cennette sizin aranızda

 

şimdi mahallemizden acı dumanlar yükseliyor

ağır yaralarımız var kanlarımız akıyor

sevmeye doyamadığım çocuğum bir yanım hep sensin

bir yanımda sökecek şafaklar

kaç sabahlar bekledim alnıma direnişi ve şehadeti yazarak 

ben istedim ki bebeğim seninle birlikte ölseydim

onca zulümler altında itina ile büyüttüğüm nazlı çiçeğim

ama ateşe attılar senin gibi tüm çocukları 

sana söz veriyorum canım direneceğim inatla 

ne vahşet ne ölümler caydırabilir beni 

çığlık çığlık seslerinizden yeniden doğacağız 

o sımsıcak nefesini koynumda taşıyorum 

Allahu Ekber 

ilahi rüzgar yakacak firavunların ateşini 

nice zulümlere tanık olduk ey çocuklar 

sizler cennete giderken öfke dolu gözler bıraktınız bizlere 

ey acıların çocukları 

gözlerimizdeki gözyaşları

durup durup açılan kalbimizin yaraları 

işte yine füzeler yine katliamlar 

düşlerimiz ateş dolu düşlerimiz öfke

bir çiçeğe hasret bir güneşe 

bir dağ serinliğine 

daha kaç gün kaç gece var 

özgürlüğün berrak bahçelerinde oynamaya 

ey cennetin kuşları sevgili çocuklar 

sizleri alnınızdan öpüp kalbime yaslıyorum

füzeler düşmeden önce topladığınız dağ çiçeklerini 

dönüp dönüp yeniden kokluyorum