Cemaleddin Afgani İçin

Ömer Mahir Alper

Doğar

bir güneş doğar üstüne karanlığın

derin seslenişlerin

ve iç çekişlerin

savrulduğu dünyada

baştan başa kanayan

ıslanan gözyaşlarıyla

doğar

bir güneş doğar üstüne karanlığın

asidir

direnendir şeytanın ortaklığında

meçhul serzenişlerin biçilmez kaftanıdır

bırakır ağusunu

kundaktaki çocuğun bağrına/soluğuna

avrupa denen ve dünya denen karanlığa

doğar

bir güneş doğar/ortasına

bir cemaleddin doğar

afgani bir başkasına

nedir

bir bilmece midir yoksa

meçhul

bir düşman gibi yaklaşır oysa

oysa bu din

ne önderler doğurur

ve cemaleddin

koşan atlarıyla

türkiye'den iran'a

afganistan'dan ta mavera'ya

ter döker

kan döker

ve ölümcül bakışlarıyla

vurur gecenin doruğuna

vurur yumruğunu

kalemin

ve mürekkebin şuuruyla

sarar merhamet dokunuşlarıyla

kardeşlerini sarar

mısır'da paris'te istanbul'da

özgürlük muştusuyla

diriliş onuruyla

ve gece

amansız savaşımını verir

aydınlığa

ama an

ama dünya

kıpkızıl şafaklara gebedir

çünkü biz

biz çünkü bir ölür bin diriliriz

biz çünkü çoğalan buğday taneleriyiz

yüzyıllar boyu ağustos sıcağında

çünkü biz kavrulan başaklarız

ölümden sonra doğan

şimdi sen

ey yüreği dingin denizlere açılan

ey ufuklarda şahlanan dirilişe adanan

ateşten

ve gecenin zehrinden

dört yanından dünyanın

cezayir'den mesela filistin'den

yürürken bir çığır ikliminde

çığ gibi büyüyerekten sen

durup dinlenmeden oku

özgürlük manifestosu kitab'ın nefesinden

sürdürerekten savaşımını

bir yeminin ertesinden

ki onda nice yiğitler gezinir

o gelir aklıma birden

haykırışlarıyla hala

nice başakları diriltir

nice şafaklarda gezinir o

yüreğimde cemaleddin belirir

haydi

tepenin ardındadır bizi ısıtan güneş

öylece seslenmişti

öylece sürmüştü atlarını öteye

şimdi sen çakılıp kalacakmısın

hiçbir şey söylemeden yorulmadan

karanlığı avuçlarında boğmadan

umuda susamış yüreklere bu zindan

simsiyah gecelerde şimdi sen

diriliş muştusunu haykırmadan mı öleceksin.