Çağdaş Saray Ulemasına Sekiz Yıl Ziyafeti

Haksöz

Toplantıda zaman zaman Müslüman ülkelerdeki sıkıntılar da tartışıldı. Ankara Üniversitesi profesörü Mehmet Hatipoğlu'nun başını çektiği bir grup profesör, Müslümanlığın ana kaynaklarındaki bazı hükümlerin o döneme ve bölgeye özel olduğunu ve bu nedenle bu hükümlerin cağa uygun yeni yorumlamalarının yapılmasının gerektiğini savundu.

Toplantıda, Kur'an eğitiminin Türkçe verilmesi konusu da gündeme geldi. Öztürk'ün "Kuran Türkçe okunsun" tezine yanıt veren Hatipoğlu, "Tabii ki anlaşılabilmesi için Türkçe okunsun ama ceza hukukuyla, medeni hukukla ilgili ayetlere gelince çocukların kafası karışmayacak mı? Türkçe okuyan 9-10 yaşındaki çocuğa bu durumu nasıl anlatırız? Bu sorunu daha da büyütür" dedi Hatipoglu, kurslarda Kur'an'ın tamamı yerine hukukla ilgili tartışmalı ayet ve sureleri içermeyen bir "antolojisinin" okutulması önerisini getirdi.

Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Sofuoğlu da, başbakan ve bakanlara "toplumun İslamiyetiyle, Kur'an'ın İslamiyeti arasında" uyuşmazlık olduğunu belirterek, "Kadınlar bası açık namaz kılabilir. İslam'ın ilk dönemlerinde bunun örnekleri yaşanmıştır" diyerek bölgeye ve döneme göre içtihadın gerekliliği üzerinde durdu.

2 Ağustos 1997. Milliyet

Türkiye'nin içinde bulunduğu bu sıcak ortamda, kendini İslam'a nispet eden insanların üstlendiği rollere baktığımızda, İlginç ve de düşündürücü sahneler ortaya çıkmakladır.

Bir taraftan müslümanlar imani bir tavır olarak haklı isteklerini sokaklarda dile getirmeye çalışırken, eğitilmiş polis köpeklerinin saldırısına maruz kalırken, coplanırken, gözaltına alınır, cezaevine konulurken; diğer taraftan çağdaş saray ulemasının Başbakanlık konutunda Mesut Yılmaz'ın davetlisi olarak yemek yiyip, sistemin sekiz yıl kesintisiz eğitimine çözüm aramaları dikkate şayandır. Hem müfredata Türkçe Kur'an okuma dersi koyup, hem de çocuklara açıklayamayız endişesiyle, pratiğe yönelik ayetler ile hukuki içerikli ayetleri kapsam dışı bırakan müfredat arayışları içinde olmaları, insanın aklına ister istemez yolunmuş tavuk hikayesini getiriyor, Müslümanların kendi imkanları ile yaptırdığı İmam-Hatip okullarının kapatılmaya çalışıldığı, halkın zamlar altında inlettirildiği şu dönemde, bazılarının da "kadının nasıl namaz kılacağını" tartışması, traji-komik bir sahne olarak hafızalarımıza kaydediliyordu.