2016 İlk Çeyreğinde Ekonomi

Akın Atalay

Günümüzde İktisadı -en eski tarifi olan- kıt kaynakların sonsuz ihtiyaçlar karşısında dağılımını yöneten bilim dalı olarak tanımlamak geçerliliğini neredeyse yitirmiştir. Ekonominin önemli bir bölümünde, arz talep eğrileri ile çizilen fiyat dengeleri artık tarih olmaya yüz tutmuştur. Adına emtia piyasası dense de alıcı ve satıcıların birbirlerini görmedikleri ve hatta alınıp satılan ürünün gerçekten var olup olmadığından haberdar olmadıkları bir piyasada fiyatlar tamamen tarafların iradesi dışında hareket etmektedir.  Bazı alanlarda arz öyle boyutlara ulaşmıştır ki-adalet unsuru gözetilmediği için- alım gücü yüksek kesimlerde ilave tüketim alanları yaratılmaya çalışılmaktadır.

Günümüzdeki hâkim ekonomik modelde; beklentiler, muhtemel bir eylem, haber, psikolojik ve sosyolojik unsurlar, maketler, savaşlar aklımıza gelecek herşeyin satılması mümkün hale gelmiştir. Var olan mal ve hizmetlerin dışında çok büyük oranda karşılığı bulunmayan şeyler de satılmaktadır. Artık asli amaç mal-hizmet üretimi ve ticaret değil, parasal hareketler ve zenginleşmektir.

Nominal işlemlerin bu ölçüde büyüdüğü ve akıl almaz tutarlara ulaştığı bir dünyada global ve ulusal ekonomiler oldukça kırılgan olmaktadır. Bunun neticesinde ekonominin hemen her alanı tehdit ve tehlikelere karşı korumasız hale gelmektedir. Dünyanın herhangi bir yerindeki bir gelişme, açıklama ya da bir haber reel bir krize dönüşebilmektedir.

Kapitalist ekonomi içinde krizlerden korunabilmek sadece kendi ekonomi yönetiminize bağlı olamıyor. Dolayısıyla dünyadaki ekonomik gelişmelerin takibi önem arz etmekte. Bu bağlamda yaptığımız girişin ardından 2016 yılının özellikle ilk iki ayının ekonomik seyrini değerlendirmeye çalışacağız.

2016 Yılı İlk Çeyreğinde Dünya Ekonomisi Kısa Verileri

ABD

2008 yılında ABD kaynaklı olarak başlayan global ekonomik kriz (Mortgage Krizi) henüz atlatılamamışken Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) para sıkılaştırma politikasını devreye sokmasının krizin derinleşmesine yol açabileceğini hemen herkes biliyor. ABD ise dünyadaki ekonomik algıyı yönetmek için bunu bir koz olarak kullanıyor. 2015 yılı boyunca FED’in faiz artırabileceği haberlerinin dahi ekonomik dalgalanmalara yol açtığını göz ardı etmemek gerekir. Krizin etkilerinin ABD için azalmasının ardından dünyaya dağılan Dolar’ın ABD’ye geri çağırılacağı beklentisi dahi Dolar’ın Euro karşısında değer kazanmasına yetmiştir.

Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) üyelerinin tahminlerine göre; FED bu sene faiz artırımını iki defa ile sınırlı tutacak. Mart ayındaki toplantısında faiz artırımına gitmeyen FED, faiz artışının önündeki en önemli engelin “küresel ekonomideki belirsizlikler” olduğunu vurguladı.

AVRO BÖLGESİ

Avro Bölgesinde ise piyasaları canlandırma çabaları istenilen sonuçları vermiyor. Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) parasal genişleme politikası beklenin üstünde gerçekleşti. Mart ayı içerisinde yaptığı toplantı ile ECB kendisinden borç alan bankalara uyguladığı faiz oranını sıfıra çekti. Bankaların elindeki tahvilleri satın alarak piyasadaki likidite canlı tutulmaya ve faiz indirimi desteği ile deflasyonist tehlike aşılmaya çalışılıyor. Avrupa’da büyüme %1,5 oranını aşabilmiş değil.

Parasal genişleme politikalarının devamı olarak ECB önümüzdeki aydan itibaren tahvil alımlarının 60 milyar €’dan 80 milyar €’ya çıkarılacağını bildirdi. ABD ve İngiltere ekonomilerinde olumlu sonuçlar veren parasal genişleme politikalarının Avro Bölgesinde aynı etkiyi yaratmadığı kesin.

ÇİN

Çin’de ise ekonomideki yavaşlama sürüyor. Üretimdeki yavaşlama 7. ayına girdi. Yıllık bazda ihracatın %25,4 ithalatın %13,8 oranında azalması, ihracatta son 7 yılın hızlı gerileme içinde olduğunu gösteriyor. Çin ekonomisinde yavaşlamanın önümüzdeki yıllarda da süreceği tahmin ediliyor.

Petrol Fiyatları

Global ekonomin en önemli gündemlerinden birini de petrol fiyatları oluşturuyor. 18 Mart tarihinde 42,5 $ seviyesine kadar yükselerek son 3 ayın en yüksek değerine çıkan Brent türü petrolün varil fiyatı devam eden günlerde İran’ın günlük petrol üretimini artıracağı söylentilerinin etkisiyle 40 $ seviyelerine düşmüştür. Ortadoğu ülkeleri açısından öneminin büyük olduğu bilinen petrol fiyatlarının küresel ekonomideki olumlu sayılmayacak aktivite düşüşü nedeniyle uzun vadede artmayacağını söylemek zor değildir.

Küresel ekonomi ile ilgili ılımlı toparlanma seyrinin devam ettiği söylense de ABD’nin dışında toparlanmadan bahsedebilmek çok kolay sayılmaz. Avro bölgesindeki krizi toparlama çabalarının cevap vermemesi, Çin ekonomisindeki yavaşlama ve Rusya ekonomisinin kötü gidişatı göz önüne alındığında küresel ekonomi için olumlu seyrettiğini söylemek fazla iyimserlik olacaktır.

2016 İlk Çeyreğinde Türkiye EkonomisiKısa Verileri

Dış Ticaret Açığı Geriledi, Bütçe Başarılı

Dünyada olduğu gibi Türkiye ekonomisinde de büyüme oranı ivme kaybetmeye devam etmektedir. Uzmanlar küresel ekonomik krizin aşılamadığı bir ortamda bu ivme kaybının normal olduğunu işaret ediyor. Buna mukabil 2016 yılının ilk üç ayında dış ticaret açığı ve cari işlemler açığındaki iyileşme sürmeye devam ediyor. Ocak 2016 döneminde İthalatın ihracattan daha hızlı düşüş kaydetmesiyle bir önceki yılın aynı dönemine göre dış ticaret açığı %13,4 azaldı.

Petrol fiyatlarındaki düşüş seyrinin dış ticaret açığı ve cari işlemler dengesi açısından olumlu bir tablo oluşturduğu kuşkusuz. Ancak Türkiye’nin en büyük ihraç pazarı Avro Bölgesindeki parasal genişleme politikalarına rağmen ekonomik aktivitelerin canlanmamış olması dış ticaret açığını olumsuz etkiliyor. Avro Bölgesinde önümüzdeki aydan itibaren tahvil alımlarının 80 milyar €’ya çıkacak olması piyasadaki likiditeyi artıracağından bu durumun Türkiye’nin dış ticaretine olumlu yansıması beklenebilir.

Dış ticaret açığındaki azalma cari işlemler açığını da olumlu etkiliyor. 2016 yılı Ocak ayında 2,2 Milyar Dolar’a geriledi ve azalma trendini sürdürdü. Ocak 2016 yılının verileri ile yıllıklandırılmış bazda cari açık 31,9 miyar dolar ile son 5 yılın en düşük seviyesini gördü.

Bütçe, Ocak-Şubat döneminde 6.6 milyar TL fazla verdi. Bütçe gelirleri, geçen yılın aynı dönemine göre %13.9 artarken, giderlerdeki artış %7.6 olarak gerçekleşti. Faiz giderleri %18.2 azalırken, vergi gelirleri %12.3 oranında arttı. Bu gelişmenin “terörle mücadele” nedeniyle Türkiye’nin savunma ve güvenlik harcamalarının arttığı, küresel durgunluğun Türkiye’yi etkilediği, ekonomik büyümenin istenilen boyutun altında kaldığı bir dönemde gerçekleşmesi dikkate şayan. Yılbaşında asgari ücrette yapılan artış ile birlikte bütçeden yapılan maaş ve ücret ödemeleriyle, sosyal güvenlik ödentilerinde önemli artışlar gerçekleştirildi. Bütün bunlara rağmenyılın ilk 2 ayında finansman sorunu yaşanmadı. Gelirler, harcamaları karşıladı, üstüne gelir fazlası ortaya çıktı.

Savunma Giderleri Önemli Ölçüde Arttı

2015 yılı verilerinde savunma için 22.8 Milyar Dolar, kamu düzeni ve güvenlik için harcanan tutar 38.8 Milyar Dolar olmak üzere toplam 61.7 Milyar Dolar harcama gerçekleştirilmiş. Bu harcamaların tamamının bütçeden yani dış kaynak yaratılmadan yapıldığı bildirildi.

Savunma ve sosyal güvenlik konularında 2016 yılı için yapılan tahmin toplam 69.4 Milyar Dolarlık bir harcama.

Savunma, kamu düzeni ve güvenlik harcamalarındaki artışa rağmen bu harcamalar bütçede 3. sırada yer aldı. Bütçedeki harcama kalemlerinde savunma harcamaları; eğitim harcamaları ve yatırım harcamalarının ardından geliyor.

Büyüme Oranı Düşük

Küresel ekonomik daralma ortamında dünyanın geri kalanında olduğu gibi Türkiye’de de büyüme oranı potansiyel büyüme olarak kabul edilen %5’in altında kalacak. Son 3 yıldır büyüme oranında istenilen seviyeyi yakalayamayan Türkiye’nin 2016 yılı büyüme tahminleri %3,5-4 bandında.

Enflasyon ve İşsizlik

Kasım, Aralık 2015 ve Ocak 2016 dönemlerinin ortalaması alınarak hesaplanan Aralık 2015 dönemi işsizlik rakamları, geçtiğimiz aya göre 0,3 puan artarak %10,8 seviyesinde gerçekleşti. Bu rakam son 10 yılın en yüksek işsizlik oranına tekabül ediyor. İşsizliği tek haneli rakamlarda tutmak ve hatta %5 bandına çekme hedefinin yakalanması bu yıl da çok mümkün görünmüyor.

2016 yılı Şubat ayına ait enflasyon oranı, bir önceki aya göre %0,02 azalış gösterdi ve böylece aylık bazda enflasyon oranı 8 ay sonra ilk kez eksi çıktı. Şubat ayındaki öngörülmeyen bu düşüşün etkisiyle yıllık bazda enflasyon %8,78’e geriledi.

Kurlardaki yukarı yönlü hareketlilik beklenildiğinin ve daha önceki ayların aksine Şubat ayında enflasyonu artırıcı etki göstermedi.

Değerlendirme

Küresel sistemin, özellikle de gelişmiş ekonomilerin, kriz yaşadığı bir ortamda Türkiye ekonomisi hâlâ kırılgan ekonomiler arasında tanımlanmakta. Buna karşın dünya ekonomileri içerisinde krizden daha az etkilenen ülkeler arasında yerini alıyor. 2015 yılı içerisinde yaşanan iki genel seçim sürecinde ekonomik verilerin oldukça olumsuz seyrettiği bir vasatın ardından 2016 yılının ilk verileri Türkiye ekonomisinin “ılımlı bir toparlanma” seyri gösterdiği söylenebilir.