1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. “Madımak dosyası yeniden açılırsa gerçek katillerin kim olduğu ortaya çıkar”
“Madımak dosyası yeniden açılırsa gerçek katillerin kim olduğu ortaya çıkar”

“Madımak dosyası yeniden açılırsa gerçek katillerin kim olduğu ortaya çıkar”

Ali İhsan Karahasanoğlu, Madımak Oteli ekseninde süregelen ajitasyonu değerlendirdiği yazısında, Sivas Davası’nda öne çıkan mağduriyetlere dikkati çekerek Madımak dosyasının yeniden açılması gerektiğini söyledi.

04 Temmuz 2022 Pazartesi 19:10A+A-

Madımak dosyasının yeniden açılması durumunda gerçek katillerin ifşa olacağını belirten Ali Karahasanoğlu, o vakit Seyfi Oktay’ların, Fikri Sağlar’ların, Erdal İnönü’lerin ve Madımak olayları üzerinden 29 yıldır dindar insanlara hakaret edenlerin gerçek yüzlerinin ortaya çıkacağını vurguladı.

Ali İhsan Karahasanoğlu’nun Yeni Akit gazetesinde yayımlanan yazısı (4 Temmuz 2022) şöyle:

MADIMAK DOSYASI YENİDEN AÇILSIN, GERÇEK KATİLLER AÇIKLANSIN!

Dünkü “Madımak-Başbağlar ve Gergerlioğlu için bir test!” başlıklı yazıma, sol mecradan eski yılları da aratan kısır mı kısır, akıldan uzak mı uzak yorumlar geldi..

Birkaç sol tandanslı internet sitesi, yazımın bir kısmını alıntılayarak, beni hedef tahtasına koydu..

İşareti alan sosyal medyadaki militanlar da, saldırıya geçtiler..

Büyük çoğunluğunun da, Faruk Gergerlioğlu’nun örgütlediği kesim olduğu, kullandıkları dilden belli.

Köşeye sıkıştılar mı, hep böyle yaparlar..

Samimiyetsizlikleri gözler önüne serildi mi, küfürler eşliğinde saldırırlar..

Hiçbir değer, hiçbir ilke kabul etmeden, hakaret ederler..

Ama, kendilerine küçücük eleştiri yapıldığında, “İslam bu mu? Ahlak böyle mi emrediyor” diyerek, din istismarına soyunurlar..

Ben dünkü yazımda diyorum ki:

(“Protesto haktır, ama otel yakmak hak değildir” diyorlarsa..

İşte biz de, aynen onu söylüyoruz..

“Oteli yakanları bulun, cezalandırın.. Ama Aziz Nesin’i protesto edenleri bırakın..” diyoruz..)

Başka yazılardan, başka yıllarda anlattıklarımdan değil..

Birebir, dünkü yazımdan bu cümleyi alıntılıyorum..

Bu kadar net olarak tanımladığım olayı, bu kadar net verdiğim görüşümü..

Anlamayan, anlamakta zorluk çeken sol cenah, bakın nasıl saldırıyor:

“Yobaz Akit yazarı Karahasanoğlu diyor ki;

‘Sivas’ta, Madımak oteli önünde Aziz Nesin’i protesto edenler, anayasal temel haklarını kullanmıyorlar mıydı?’

35 insanı yakmak Anayasal hak ise..”

“Gösteri ayrı, otelin yanması ayrı” diyorum..

Adamlar, “35 insanın ölümünü, anayasal hak olarak gösterdi” diyorlar..

Bir başkası, “Anayasal düzeni değiştirmenin, insan katletmenin nesi hak?”

Hayatında hiçbir suç işlememiş insanlar, üzerlerinde bir tabanca bile bulunamayan Sivas’ın kendi halinde insanları, ateist Aziz Nesin’i protesto ettiler diye, “Anayasa’yı cebren değiştirmeye teşebbüs” ile suçlanıyorlar..

Dindar insan karşıtlığından, gözleri kan bürümüş akıl yoksunları, “Anayasal düzeni değiştirmeye kalkışmak hak mıdır” diyorlar..

Daha kaç kişi, Madımak’ta yaşanan ölümlerin, bir anayasal hakkın kullanımı ile yaşandığını iddia ettiğimi yazmış..

Nato kafa, nato mermer..

Solculardan, böyle önyargılı saldırılar dışında ne bekleyebiliriz ki?

Ortada sokağa çıkmak için. Protesto gösterileri için hiçbir sebep yok iken..

Türkiye dışında olaylar gerekçe gösterilerek..

Selahattin Demirtaş ve HDP’li yöneticiler toplanırlar..

Parti olarak karar aldıklarını, Suriye’deki DAEŞ saldırılarını önlemek için, Türkiye’nin o bölgeye asker yollamamasını protesto etmek için insanları sokağa çıkmasını, her yerin yakılıp yıkılmasını isterler..

Bu çağrı sonrasında, 53 insan ölür..

Adamlar utanmadan sıkılmadan, “Bizim halkı sokağa çağırmamızla, ölümler arasında bir illiyet yoktur” derler..

Ama Sivaslı mazlum insanlar..

“Bizim dinimize, bizim inancımıza, Türkiye’de kimse hakaret edemez. Hakaret edenler, Sivas’a gelip, günlerce burada konuşmalar yapamaz. Biz, dinimize hakaret eden Aziz Nesin’i protesto ediyoruz” derler..  O protesto sırasında, Aziz Nesin ve ekibi, “Biz burada istenmiyorsak, halkın istemediği yerde olmak, doğru değildir” diyerek, etkinliklere son verip, kendileri ile kafası uyuşan yerler var ise, oralara gidip etkinlik düzenlemeleri gerekir iken..

“Biz hiçbir yere gitmiyoruz. Protestocular gösterilerine devam etsinler. Biz bildiğimizi okuruz” modunda hareket ederek, polisin çağrısına da cevap vermediler..

Ve saatlerce süren protestoları fırsat bilen derin devletin derin elemanları, otel önünde tutuşturdukları perdeler üzerinden oteli yakıyorlar..

Bu yakma olayı ile, protestocuların eylemleri arasında bir illiyet bağı olmadığını belirtiyorum..

Adamlar, otelin yakılmasını anayasal hak olarak gördüğümü iddia ediyorlar..

Protestocuların hedefi, insan öldürmek olsaydı, gösterilerinin ilk saatlerinde ona yönelik eylemler yaparlardı.

Oysa, Sivas’taki olaylarda, insanlar Cuma Namazı’ndan çıkıp gösterilere başlamışlar..

Sonra birçoğu ikindi namazı için dağılmış, tekrar toplanmışlar..

Oteldeki yangın ise, topluluğun tekrar dağılmaya yüz tuttuğu, akşam vakti, kimliği halen meçhul tutulan kişilerce çıkartılmış..

Buna rağmen, otelin yanmasından da, göstericiler birinci derece sorumludur. Hatta otelin yanması ne, anayasal düzeni değiştirmekten sorumludurlar diyenlere.

Daha yakın tarihten bir örnek olayı suratlarına yapıştırayım..

15 Temmuz hain darbe girişimine katılan askeri öğrenciler..

Köprüye gelen erler..

Ve daha birçok alt kademeden askerler için..

CHP ve yandaşları, FETÖ’cülerle söylem birliği içinde, “Onlar masumdur. Darbeyi üst düzey komutanlar kararlaştırmışlar, askeri öğrencilerin, Köprü’de yolu kapatan erlerin ve alt rütbeli askerlerin bir suçu yoktur. Yargılanamazlar” diyorlar..

İşe bakın. Riyakarlığa bakın..

İlkesizliğe bakın..

Sivas’ta oteli yakanların dışındaki insanları, sadece gösteride bulundular diye, otelin yanmasından da sorumlu tutmaya kalkanlar..

Ve sorumlu tutup, idama mahkum ettirenler..

Şimdi 15 Temmuz hain darbe girişiminde, Özel Harekat polislerinin tepesine bomba yağdırılırken.. Sivil halk, tankların altında iki parçaya ayrılırken.. Hatta köprü üzerinde, sivil insanlara kurşun yağdırılırken..

Komutanlarından ayrılıp, “Biz size itaat etmiyoruz” demeyen askeri öğrencileri.. Sivil insanlara ateş edilirken, “Biz ne yapıyoruz” demeyen ve sabaha kadar katil subaylarla köprüyü tutan erleri beraat ettirmeye çalışıyorlar..

Darbenin ilk yarım saatinde farkında olmayabilirsin..

Birinci saatte, ikinci saatte, üçüncü saatte darbeden geri adım atmayanlar için beraat isteyenler, “Onlar askeri öğrenci, suçları yok, emirleri yerine getirmişler” diyerek kurtarmaya çalışanlar..

Oteli yakanları değil de, niçin Sivas’ın mazlum insanlarını, gösteriye katıldılar diye, mahkum ettirdiler?

Bir gün Madımak dosyası yeniden açılacak..

O zaman, Seyfi Oktay’ların, Fikri Sağlar’ların, Erdal İnönü’lerin ve Madımak olayları üzerinden 29 yıldır dindar insanlara hakaret edenlerin gerçek yüzleri ortaya çıkacak..

 

HABERE YORUM KAT

2 Yorum