
Zalimin Ekmeğine Yağ Süren Bir Alim
Hz. Adem'in oğullarından Habil el kaldırmadı diye dünyada sulh ve kardeşlik mi hakim oldu? Zalimler yola mı geldiler?
Hayrettin Karaman, bugünkü yazısında Suriyeli Cevdet Sait’in Esed için serdettiği sözleri değerlendiriyor:
Hayrettin KARAMAN
Esed'i af mı edelim?
Suriyeli bir ilim ve fikir adamıyla yapılan bir röportajı dinleme fırsatı buldum. Bu zatın tezi şudur: Suriye'de ve başka yerlerde zulme uğrayan Müslümanlar zulüm kimden gelirse gelsin, boyutu ne olursa olsun sabretmeli, asla silaha sarılmamalıdırlar. Kısas (kasten ve haksız yere adam öldüreni idam etmek) dahil hiçbir kimseye ölüm cezası verilmemelidir. İnsanlar silah yoluyla ikna edilemezler, sabır ve tahammül yoluyla ikna edilebilirler, gönülleri kazanılabilir.
Bütün bunların Kur'an'a ve Sünnet'e dayandığını iddia eden konuşmacı, Hz. Adem'in oğullarından birinin diğerini haksız yere öldürmek istediğinde mağdurun buna mukabele etmediğini, Peygamberimiz'in (s.a.) Mekke döneminde şiddete başvurmadığını, kısas konusunda Kur'an'da affın öncelendiğini… delil getiriyor.
İnsanların af, öğüt, iyi muamele, yardım yoluyla gönüllerinin daha iyi kazanılabileceği, zorla imanın ve ibadetin olmayacağı, şiddetin şiddeti çekeceği genel olarak doğru olsa da bu delillerin genel olarak Arap Baharı ve özel olarak da Suriye olayları üzerine gönderilmesi -bana göre- kesin olarak yanlış, hatta saptırmadır. Delil ile medlul arasında uzaktan yakından bir alaka yoktur.
Kısas hakkında affın öncelenmesi ancak tek gözünüzü kapatarak ayetlere bakarsanız söyleyebileceğiniz bir söz olur. İlgili ayetlerde (Bakara: 2/178-179) kısasın bir hak olarak verildiği, affın bir rahmet olduğu, ancak "kısasta bizim için hayat olduğu" ifade buyuruluyor. Kısasta hayat varsa af nasıl öncelenmiş oluyor.
Hz. Adem'in oğullarından birinin zalim kardeşine el kaldırmaması nasıl oluyor da bütün zulümlere karşı sabretmenin Sünnet'e uygun olduğuna delil kılınıyor? Habil el kaldırmadı diye dünyada sulh ve kardeşlik mi hakim oldu? Zalimler yola mı geldiler?
Peygamberimiz (s.a.) Medine'ye göçüp yeterince güçlendikten sonra düşmanlarla savaşmadı mı? Antlaşmaya hiyanet eden Yahudileri cezalandırmadı mı? Ashab'dan suç işleyenlere gerekli cezaları vermedi mi? Hz. Ebu Bekir isyancılara, dini pazarlık konusu yapanlara savaş açmadı mı?...
Bedîüzzeman Hamîdiye Alayı'nda bizzat at binip kılıç kuşanarak savaşmadı mı?
Hucurat suresinde Allah Teâlâ şöyle buyurmuyor mu?
"Eğer müminlerden iki grup birbiriyle kavgaya tutuşursa hemen aralarını düzeltin; ikisinden biri diğerinin hakkına tecavüz etmiş olursa -Allah'ın emrine geri dönünceye kadar– haksızlığa sapanlara karşı savaşın; dönerlerse aralarındaki anlaşmazlığı adaletle çözüme bağlayın ve herkese hakkını verin. Allah hakkı yerine getirenleri sever" (49/9).
Peki niçin "hakkına tecavüz etmiş olursa da affedin" demiyor?
Suriye olayları başlamadan önce oradaki Müslümanlar silahsız olarak sokağa çıkıp hak ve adalet istediler. Bunlara silahla mukabele edildi. Türkiye defalarca "kardeşlerin arasını düzeltmek için" teşebbüste bulundu, Esed güçleri hak vermeye ve zulümden vazgeçmeye yanaşmadı. Kur'an'a ve Sünnet'e göre bütün müminlerin Esed'e karşı mücadele etmeleri gerekiyordu; ne yazık ki, bölündüler, zulmün tarafını tutanlar oldu. Dinlediğim konuşma da zalimin ekmeğine yağ sürüyor; üzüldüm.
YENİ ŞAFAK
HABERE YORUM KAT
hapimizin kabilin çocukları olduğumuzu nerden çıkarıyor.habil öldürüldürüğünde çoçukları olmadığına dair benim bildiğim bir bilgi yok.bir kere burada bir yanlış bilgi var.ikincisi hepimizin adem(as) peygamberin çocuklarıyız.yani hepimiz peygamber evladıyız.cevdet said'e Esedin islam dışı olduğunu ve muhaliflerin müslüman ve mazlum olduklarını kabul etmiş oluyor çünkü eleştirisinde mekke döneminde olduğumuza vurgu yaparak silaha sarılmayı yanlış buluyor ki burada mekke dönemiyle kıyasladığımızda müşriklerin yerini Esed müslümanların yerini muhaliflerin aldığını görüyoruz.peki tüm dünya mekke ise biz nereye hicret edeğiz.uzay çağını bekleyip marsa hicret edip daha sonra güçlenip dünyayı fethe mi geleceğiz.bu gün ne yazıkki şehitliğin yok oluş olmadığını müslümanların felaketi olmadığını tam tersine Allahın bir rahmeti olduğunu unutan alimlerimiz bize hep mekke dönemini telkin ediyorlar.bu gidişle biz asla medine yi göremeyiz.
Yanıtla (0) (0)Direnişçiler mezhepçilik yapıyorlar dediler, tutmadı.
Yanıtla (0) (0)Arkasında ABD var dediler, tutmadı.
Katliamları asıl bunlar yapıyorlar dediler, tutmadı.
Direniş ekseninde Baas var dediler, tutmadı.
Hamas Baas'ın arkasında dediler, tutmadı.
Haricilik dediler, tutmadı.
Şeytan'ın hilesi bitmiyor ki, Şimdi de bunları cihad meydeninden çekelim, pasif direniş falan diyorlar. Yahu siz hiç İslam tarihi okumadınız mı? Yorumlarda size hatırlatmalarda bulunuyorlar, hala bir sürü bahane.
Arkadaş Bu zalim yıkılacak, ne olacağına Suriye halkı karar verecek. Milyonlar halinde "Biz sadece Allah'a güveniyoruz" diyorlar, "Milyonlarla cennete gideceğiz" diyorlar. Allah korkusu varsa gölge etmeyin başka ihsan istemez, Kıyanmet günü hesabınızı siz verirsiniz, Müslümanları yollarından alıkoymayın.
Yorumcu arkadaşlar biraz sakin olalım lütfen. Adam bu tarz şeyleri yeni söylemiyor ki . Şiddet karşıtı olduğunu , bir anlamda pasif direnişi savunduğunu yıllardır söylüyor. Hemencecik adamı giyotine götürmeyin. Yazıktır günahtır. Suriye meselesinde farklı şeyler söylemeye çalışan her müslümana da kafir,ajan muamelesi çekmeyin . Biraz insaf, biraz aklı selim lütfen
Yanıtla (0) (0)kullandığı dil mümine yakışmayan tam bir münafık dili..
Yanıtla (0) (0)islam aleminin bugün zulüm içinde yaşamasının en büyük sebeplerinden biride işte bu zihniyet....
“Habil öldü ve hepimiz Kabil'in çocuklarıyız.” Cümlesini okuyuş biçimi Hıristiyanların ilk günah öğretisi şeklinde olmuş.
Yanıtla (0) (0)Yahudiler ve Hıristiyanlar “bizler Hahamlar ve Rahipleri Rab kabul etmiyoruz ki?” Diyorlar
İnsan şeytanın yaptığına değil, dediğine kanmış. Bazı insanlar da söylenene değil yapılana bakarmış. Yine bazı Rahip ve Hahamlar yapmadıkları şeyleri söyler olmuşlar.
Nasreddin Hoca Timur’un karşısına çıktığında bir de arkasına bakmış ki; kimse yok!
Celaleddin-i Rumi “Kim olursan ol, yine de gel” demiş. Moğollar gelince de, “Geldiler işte, direnmeyin” demiş.
Hz. Muhammed davetine başlayınca, Mekke’nin Mele ve Mütrefun’u “Sen bizim aramızdaki birliği bozuyorsun” demiş.
Hz. Muhammed 300 yareni ile Uhud’a doğru yol alırken, Münafıklar “siz Muhammedi dinlemediniz, o şehirde kalmak istiyordu” diyerek 700 kişiyi şehre geri döndürmüş.
Hz. Hüseyin Medineden Kufe’ye yola çıktığında Yezid’in uleması “İslam Ordusu Bizans ile savaşırken, bu yapılan fitne’dir demiş“
Baas lobisinin neredeyse tamamı da “biz de Beşar’a karşıyız” diyorlar.
Herkes bir şey söylerken, ahitlerinde duranlar er meydanındaymış.
Cevdet Said'i ilimden ve hikmetten payı olanlar anlardı zaten!
Yanıtla (0) (0)Cevdet Said'in anlattıkları;sloganik ve sığ bir dini anlayışa lüks kaçıyor netekim:)
Maalesef Cevdet Sait anlaşılamadı. Baas rejimine muhalif olduğunu söylüyor zaten.Bu rejimin Meşru olmadığını da. Silahla karşı çıkılmamalıydı diyor. Mazlumun kanının, tank ve tüfekten daha etkili olacağını anlatmaya çalışıyor.İran Devriminden de bu sebeple örnek veriyor.Demokrasiye evet laikliğe ise hayır diyor...Yöntem olarak,mazlum kanının zalim kılıcına galebe çalacağını savunuyor...Haksöz,neden bu başlık altında haber yaptı anlayamadım..Ramazan el-Buti gibi bel'am mollalarla karıştırmışlar herhalde...Kabilin karşısında Habil olabilmek! İste asıl sorun bu! Olmak ya da olmamak:) Bir anlayabilsek! Ümmet dirilecek!
Habil öldü ve hepimiz Kabil'in çocuklarıyız...
Yanıtla (0) (0)Kabil'in çocukları arasında da Allah'a iman edip de imanlarına zulüm karıştırmayanlar, imanın yerine zulme sarılanlar karşısında amcalarının ebedi yenilmişlik yazgısına katlanmak zorunda olduklarına dair bir ayet mi var?
Zalimlerin kocamış develerinin popolarını yağlayanlar her an bir pisliğin içerisinde kalmakla yüzyüzedirler.
Yazının sonunu okumamışdım, yazıyı inanın son prağrafı hariç okudum ,sonra yeni şafakdaki başlığına baktım, yazıya göz gezdirdim bu tabiri görmedim. Kendi adıma ,Hayreddin Hocanın başlığı olmayan yazıyı bu başlıkda okumanın verdiği üzüntü tanıdığım ve kitaplarını hayranlıkla okuduğum bir mütefekkiri açıkça hedef gösterdiğinden dolayı yazıyı bütün olarak,sağlıklı okumadığım için özür diliyorum.
Yanıtla (0) (0)Hayreddin hoçanın yazıyı değerlendirmesine katılıyorum ve görünen boyutuyla bu söyleme katılmadığımı açıkça beyan etmişdim zaten. Şunuda belirteyim Hayreddin Hocanın her şeye ragmen böyle bir ifade kullanmasını asla beklemezdim ve bu ifadeyi bu ülkede en son kullanaçak kişi olarak tanıyorum kendisini .
Bu yazı iki kere yanlış birinçisini yukarıda yazdım ikinçisi rejim yandaşlığıyla suçlanan çirkin yorumunu okuyunça kolayca anlaşılır. Böyle yorumları yazanların asla Cevdet Saidin tek bir kitabını hatta bir paragrafını okuduklarını sanmıyorum.
Tek bir kişi Cevdet Saidin esedi desteklediğini iddia edemez iddia etse iftira olarak kalır ispat edemez. Bu sözlerini en başından beri söylüyor ve bende şiddete karşı meşru duruşu dillendirdiği ,gerekçelendirdiği tezlerine verdiği onlarca kitabındaki sayfalarca örneklerden katılıyordum. Bu tavrını bir tercüme konuşmadan yola çıkarak net bir şey söylemekden sakınıyorum ama ne olursa olsun (açık ikrar ve beyan dışında) asla rejim çöktüğü için kaçan bir korkak olarak bakmam ve haddi aşan sözler söylemekden imtina ederim. Bunun gerekçelerini anlamak için birbirinden değerli kitaplarını referans gösteririm.
Sizin ikazınızdan dolayı yazıyı tekrar okudum , kabul ben eksik okudum özür dilerim , ama yinede bu ifadeyi bir yafta olarak kullandığını düşünmüyorum. Bunun benzerini mezhepçi siteler tıpkı aynı konuda Kardavinin sözlerini saptırarak afişe ediyor ve hedef gösteriyorlar , son parağrafdaki bir cümlenin yafta gibi başlıkda verilmesi yinede açık bir yanlış.
Başlık sert veya farklı bir tartışma ama haberin başlığını haksöz bırakmış doğru, ama yazının son cümlesine bakarsan bu başlığın Hayrettin hoca tarafındanda kullanıldığını görebilirsin.
Yanıtla (0) (0)Mehmet Görmez'in dediğine göre Suriye'de 600 alim öldürülmüş.Şiddete karşı ! olan Cevdet gibiler sağ bırakılmışlar.Cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi.Şeyh Said ve Atıf Hoca gibiler asılırken sahte hocalar sağ bırakılmıştı.
Yanıtla (0) (0)Suriyede de rejimin değişeceğini anlayan hocamız şiddete (!) maruz kalmamak için postu Türkiye'ye atmış. Hem de buradaki müslümanların kafasını karıştırmak için. Merak ediyorum Esed'in şiddetini de hiç eleştirmiş mi?
Hasılı kelamdaki konuşmayı bende şaşırarak ve anlamaya çalışarak dinledim. Zira aynı konuşmalarının yazılı halini kitaplarında mükerreren okumuş ve zalimi bu kadar müşahhas gözlemlemeyince , dahası hoçanın bu zalim tanımlamasının içine esedi bile soktuğunu görünce tüm tasavvurum alt üst oldu.
Yanıtla (0) (0)Genel hatlarıyla şiddete karşı müslümança bir genel meşru tavır benimde önemsediğim bir tavır ama asla bu Suriyedeki eset zalimi örnekliğindede tepkisiz kalma durumunu anlayabilmiş değilim.
Bu konuda ne eset zaliminin insanlık dışı şiddetini kabul etmediğim gibi aynı oranda bu şiddetin yanında duranı aynı vebalin ortakları kılan geriçi mezhepçi dayanışmayı birlikteliği kabul etmek söz konusu bile olamaz. Bu açıdan eset ne kadar zalise onun yanında duran sözde rehberlerde, geriçi mezhepçi kukla din adamları ve sözde hükümetler aynıdırlar.
Fakat en başından beri bu tenkite muhatap olan Cevdet Said en başından beri Eset ve baas zulmüne muhalif bir mütefekkir olduguna şahidiz. Yazdıklarının tümünün altına imzamı atarım. Bir kere haksız bir başlıkla mahkum edilen ki bu başlık asla Hayreddin Hoçanın yazısının başlığı değildir bunun altını çizelim, şu an bu zulme destek olan sözde alim müsveddeleri gibi esedin agzıyla asla konuşmadı ve onun yanında hiç olmadı. Şu andada tam anlamıyla bir muhacir konumunda. Yazdıkları ve duruşuyla ümmetin tanıdığı bir alim,mütefekkir , tüm fikirlerinin tam manasıyla anlaşılmadan , bahse konu şiddetin taraftarı olmadığı gibi magduru olan biri için
''zalimin ekmeğine yağ süren alim''yakıştırması çok ağır bir itham olmuş. Bu ifadeyi ilme değer veren Haksöz'e yakıştıramadım. Sözlerini tam anlamasamda, anladığım kadarını içime sindirimesemde hatta katılmasamda , böylesi kaba bir yakıştırmayı haketmediğini düşünüyorum.
Şayet bu ifade Cevdet Sait için kullanılabiliyorsa birde açıkça destek veren, hamiliğini yapan sözde rehberler, suçortakları ve açık işbirlikçi kişilerin hangi sıfatla anılaçağını tahayyül edemiyorum.
Zalimler asla nasihatla yola gelmezler,onlara karşı tek yol başkaldırı ve öldürülerek kurtulmadır.Tersini demek ahmaklıdır..sadece şu denebilir,Başkaldırı için iyi hazırlanın zamanı iyi seçin.
Yanıtla (0) (0)Aslında zalimler ölümden çok korkarlar,Musoloni nasıl yalvarıp yakarmıştı devrimcilere,ayaklarından asılmaktan kurtulamamıştı,Saddam hakeza,kaddafi onbimlerce insanı yıllarca öldürürken işkencelere yollarken iyiydi,ama yakalınca neredeyse kurtulmak için kıç öpecek kadar alçalmamışmıydı.Hakeza inşallah Esette bu sona yakın.İslam Alimi hemde Çerkes,hemşerimmiş hesabına bir ünsiyet beslemiştim adama,eğer bize bu masalları okumaya geldiyse boşuna kendini zorlamasın,suması en azından kendi itibarı için daha iyi olur.Yada geldiği gibi Esete gitsin....Belkide yılların korku diyarından kurtulduğunu anlayamamış,rüyadayım zannediyordur.Her ne olsada Alimlere ölüm yada başka korkularla kelimelerle oynamak yakışmaz,heleki bedavadan onbinlerce insanın öldürüldüğü yerkerde.
Birincisi, zalim tevbe etmiş midir?
Yanıtla (0) (0)İkincisi, affetmeye katledilen onca kişinin yakınları ve Suriye halkı karar verir, onlar adına konuşmak saygısızlıktır.
Üçüncüsü, Adalet'in, Mizan'ın, Kıst'ın ve Kısas'ın sağlanmadığı durumda affetmek suça teşviktir.
Dördüncüsü, mazlumlar için mücadele etmek ve mazlumlara merhamet yerine, zalimlerle uzlaştırmak ve zalimlere merhamete çağırmak Nifak'tır.