1. YAZARLAR

  2. İbrahim Tenekeci

  3. Yüzyılın kötülük hareketi
İbrahim Tenekeci

İbrahim Tenekeci

Yazarın Tüm Yazıları >

Yüzyılın kötülük hareketi

03 Ekim 2008 Cuma 14:12A+A-

Birine iyilik yaparken, yaptığımız iyiliği alacak hanesine yazmayız. O iyiliği, bir zaman sonra birinin, birilerinin önüne de çıkarmayız.

Kant, “Haz önden gider, yasa peşinden gelir” diyor. Bu sözü konumuza uyarlayacak olursak, bizim dünyamızda iyilik önden gider, kötülük onun peşinden gelir. Ve çoğunlukla yetişemez!

El Kindi, “Rakamlar ikiden başlar, çünkü bir Allah’a mahsustur” demiş. Bunun bilimsel karşılığını elbette tartışmayacağız. Ama neyi söylediği, ne anlama geldiği üzerinde düşünmemiz gerekiyor. İşte böyle bir hassasiyetin mensupları ve temsilcileriyiz. Bu hassasiyet, bizi diğerlerinden ayırıyor.

Yine, “titizlik ahlâkın ta kendisidir” diyoruz. Ahlaktan kastımız ise, etik değerler falan değil, İslam’ın ta kendisi... Peygamber Efendimizin “güzel ahlâk” dediği o muhteşem şey...

Ramazan ayı boyunca, mübarek gün ve gecelerde bile, Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davasını fırsat bilip işte bu güzel ahlâka saldırdılar.

Özellikle takip ettim. Mesela Adıyaman valiliği, Ramazan ayı münasebetiyle, yeşil kart sahiplerine aile başına yüz elli lira yardım yaptı.

Yardım alacak olanlar, valilik önünde sıraya girmişler. Tabii bu esnada birkaç küçük karışıklık, itişip kakışma falan oldu.

Deniz Feneri üzerinden “güzel ahlaka” saldıranların televizyon kanallarından biri, bu haberi “yüz elli lira için izdiham” başlığıyla verdi. Ve görüntülerin altına büyük harflerle şu kelimeyi yazarak: “DEĞER Mİ?”

Antep’teki “on kiloluk bulgur için” haberi de buna benzer bir şeydi. Özellikle “on kilo” derken sunucunun mimikleri tahammül edilecek gibi değildi. Küstahlık, kibir, küçümseme... Ne ararsanız vardı.

Yine, sıklıkla muhtaç insanları değil, sahte dilencileri haber bültenlerine taşıdılar.

Bütün bunlar, ustaca kurgulanmış şeylerdi. Bir yandan iyilik üzerine inşa edilmiş bir hayır kurumuna saldırılıyor, bir yandan yapılan iyilikler ve iyiliğe muhatap olanlar rencide ediliyor, bir yandan da sahte dilenciler gözümüzün içine sokuluyor. “Bunlara yardım yapmayın, bunlar sizden zengin” gibilerinden...

“Başbakan Deniz Feneri standına uğramadı” haberleri de bu işin bir parçası...

Deniz Feneri “Yüzyılın İyilik Hareketi” sloganını kullanıyor. Bunlar ise  “Yüzyılın Kötülük Hareketi”ni oluşturdular.

İnsanın elindeki tek şey, insanlığıdır. İşte onu elimizden almaya çalışıyorlar.

Vatandaşın biri, bir büyüğümüze demiş ki: “Hocam, namaz sureleri Arapça olduğu için ezberleyemiyorum. Türkçe olsa, herkes ezberlese, ayrıca ne okuduğumuzu da bilsek...”

Hocamız demiş ki: “Merak etme, Arapça olarak birkaç küçük sureyi ezberleyemeyene zaten namaz düşmüyor!”

Müslüman Türk milletinin sermayesi iyiliktir, helal lokmadır.

“Sadaka” deyince, aklına lüks bir yerde yemek yedikten ya da içtikten sonra garsona verdiği bahşiş gelenler; bunları elbette anlayamaz. Anlayamadığı gibi, anlayanlara da muhabbet beslemez.

Yaptıkları böyle bir şey...

Deniz Feneri Derneği’ne gelince...

“İyilik ve güzellik” üzerine kurulmuş olan bu hayır kurumunun işleyişini iyi biliyorum. Bir keresinde, yoksulluğun en acı yüzüyle karşılaşmış ve Deniz Feneri Derneği’ni aramıştım. İki saat içinde, söz konusu aileye güçlü bir yardım yaptılar. Allah onlardan razı olsun.

Sadece yardım toplayıp dağıtmıyor, yoksulluk üzerine ilmi çalışmalara da imza atıyorlar. Üç ciltlik Yoksulluk kitabı bunlardan biri... Bulup okumanızı öneririm.

Her ne kadar Almanya’daki ile Türkiye’deki aynı şey değilse de, insan aynı insan... İnsanın olduğu yerde kusur da olur. O kabahatin hem bu dünyada, hem Allah katında zaten bir karşılığı var.

Bir ya da iki kişinin kusurunu bütün bir camiaya maletmek, insaf ve iyi niyet ölçülerine sığan bir şey değil.

Unutmayalım ki, kötülük hiçbir zaman güzelliğin üstünü örtemez. Güzellik mutlaka galip gelir, öne çıkar.

Milli gazete

YAZIYA YORUM KAT