1. HABERLER

  2. HABER

  3. Yeşilay’dan “Galata Kulesi” Çağrısı
Yeşilay’dan “Galata Kulesi” Çağrısı

Yeşilay’dan “Galata Kulesi” Çağrısı

Yeşilay heyeti, sokak iftarının ardından Galata Kulesi’nin alkol tüketim merkezi haline gelmesine tepki olarak eylem yaptı

17 Ağustos 2012 Cuma 21:13A+A-

Türkiye Yeşilay Cemiyeti Kuledibi, Galata esnafının düzenlediği iftar programına katıldı. Kuledibi’nde toplanıp alkol alan ve çevreye rahatsızlık veren kişileri gözlemlemek için daha önce Kuledibi’ne gelen Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Av. Muharrem Balcı ve Yeşilay heyeti bu kez, düzenlenen sokak iftarının ardından Galata Kulesi’nin alkol tüketim merkezi haline gelmesine tepki olarak eylem yaptı. Yeşilay Cemiyeti eylem sırasında hazırladığı ‘Kuledibi İzleme Raporunu’ da basın mensuplarına dağıttı. Sık sık gündeme gelen Galata Kulesi’nin etrafında içki içip, taşkınlık çıkaranların haberlerinin ardından Genel Başkan Balcı, eylem sırasında bir de basın açıklaması yaptı.

Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Muharrem Balcı yaptığı basın açıklamasında, alkolün sağlığa zararlarının yanı sıra toplumsal zararlarının da olduğunu belirterek, “Türkiye’de alkol, cinnet ve cinayetlerin, taciz ve tecavüzlerin, trafik kazalarının ve boşanmaların birinci nedenidir. Hemen hemen her gün gazetelerin üçüncü sayfalarında alkol dolayısıyla yaşanan bir trafik kazası ya da alkolün neden olduğu sarhoşluk yüzünden birkaç kişinin öldürüldüğünü görüyoruz. Alkol, aile içi şiddetin de birinci nedenidir. Bu yüzden yuvalar yıkılmakta, çocuklarımız anne babalarından yoksun kalmaktadırlar” dedi.

Dünyada alkolün azaltılmasıyla ilgili her geçen gün tedbirler alındığını belirten Balcı, Türkiye’de bu konuda alınan kararların dikkate alınmadığını dile getirdi. Avrupa ve Amerika’da alkole ilişkin alınan tedbirlerin çok sert olduğunu belirten Balcı, “ Avrupa ve Amerika’da kamuya açık meydanlarda alkol satışına yönelik ciddi sınırlandırmalar mevcuttur. Avrupa ülkelerinde ve dünyanın birçok ülkesinde kamuya açık meydanlar alkol tüketimine kapatılmış alanlardır. Bilhassa gece boyu tüm bir semt sakinlerini rahatsız ve taciz edecek derecede bu türden bir uygulamanın dünyada bir benzerini daha bulmak oldukça zordur” diye konuştu.

Kabahatler Kanunu’na Göre Suç

Ülkemizdeki yasal mevzuata göre kamuya açık alanlarda halkı rahatsız edecek ve kamu düzenini bozacak şekilde alkol kullanılmasının Kabahatler Kanununa göre suç teşkil ettiğini belirten Balcı, “Ancak kanunlara açıkça aykırı olan Galata Kulesi etrafındaki bu duruma yetkililer gereken hassasiyeti göstermemiştir. Kuledibi esnafı ve mahalle sakinleri bu durumdan son derece rahatsızdır ve şikâyetlerini ilgili makamlara ulaştırmalarına rağmen gereken yapılmamıştır” şeklinde konuştu

Galata Kulesi etrafında alkol kullanılması ve vatandaşların rahatsız edilmesiyle ilgili yetkilileri göreve çağıran Balcı, İstanbul Valiliği’ne konuyla ilgili dilekçe verdiklerini de sözlerine ekledi.

Basın açıklamasının ardından Galata Kuledibi’nde alkol içilmesinden rahatsız olan çevre sakinleri ve esnaflar Galata Kulesi önünde horon teperek tepkilerini gösterdiler.

YEŞİLAY Tarafından Hazırlanan Raporun Metni:

GİRİŞ

Bu rapor Kuledibi olarak bilinen Galata Kulesi ve civarında yaşayan semt sakinlerinin Türkiye Yeşilay Cemiyeti’ne mahalledeki aşırı alkol kullanımıyla ilgili olarak yapmış olduğu başvuru sonrasında mahalleye giden Yeşilay heyetinin incelemelerinden oluşmaktadır. Daha önce birçok kez basına yansımış olduğu üzere tarihi kule meydanında özellikle gece saatlerinde yaşanan aşırı alkol kullanımı mahalle sakinlerini her bakımdan rahatsız etmesine rağmen yetkililer gerekli önlemleri almamış ve bu rapordan da anlaşılacağı üzere İstanbul’un merkezinde bir semt açık hava meyhanesine dönüşmüştür.

Mahalle sakinlerinin şikâyeti üzerine 3-4 Ağustos 2012 tarihlerinde Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Av. Muharrem Balcı ve Cemiyetin Genel Müdürü Ahmet Zeki Olaş semt sakinleriyle bir araya gelmiştir. Mahallelinin şikâyetlerini bizzat yerinde inceleyen Yeşilay heyeti kamu vicdanını yaralayan semtteki durumu işbu raporla kamuoyunun dikkatine sunmaktadır.

Rapor, Yeşilay heyetinin gözlem ve değerlendirmelerinin yanı sıra, mevcut hukuki mevzuatın bazı örneklerini de içeriyor. Yeşilay heyetinin mahalle sakinleriyle görüşmelerini içeren bu raporda Yeşilay’ın konuyla ilgili basın açıklamasına ve basından bazı karelere de yer verdik.

GÖZLEM VE DEĞERLENDİRME

Kulenin bulunduğu meydan ve bu meydanın çevresi geniş bir açık hava meyhanesini andırıyor. Yaklaşık 400 kişi  (gece 700 civarında)  merdivenlere ve meydanın açık olan alanlarına doğru yayılmış, bağdaş kurmuş ellerinde içkilerle oturuyor. Çevredeki alkollü restoranlar da fırsattan istifade masaları olabildiğince dışarı yaymış ve her yer hınca hınç dolu. Müzik sesleri geliyor, grup içinde yer yer dans edenler ve ciddi bir uğultu yükseliyor mahallede. Tüm bu alkol partisinin etrafındaki binalar sivil yerleşim, yani mahallenin 30-40 yıllık sakinleri. Hayatlarından bezmiş durumdalar, her gece olaylar, adam yaralama, darp gibi hadiseler… “Evlerimizin önü, apartman boşluklarımız sarhoş gençlerin fuhuş mekânları gibi” diyor mahalleli. Çocuklarını bu manzaralardan uzak tutmak isteyen aileler semtten taşınıyor. Kalabalık gece geç saatlere kadar kalıyor meydanda, sabahın erken saatlerinde geride binlerce alkol şişesi  ve  adeta tuvaleti andıran sokaklar kalıyor geride. Zaman zaman mahalleli ile kalabalık arasında  olaylar  yaşanıyor. Tehlikeli sürtüşmeler oluyor, yetkililer sanki yeni bir Tophane vakası yaşansın diye bekliyorlar. Zaten mahalleli de bu durumdan bıkmış, bu işi en iyi Tophane sakinleri yaptı, biz de mi zor kullanalım diyor. Meydanda alkol kullanan gençler semt sakinlerinden değil, yani tamamen dışarıdan gelen insanların mahalleye rahatsızlık vermesi söz konusu. Mahalleli artık idrar kokularından duramaz hale gelince, esnaf duvar kenarına bir yere  pisuar takmak zorunda kalmış. Mahalledeki idrar kokularına son vermek isteyen semt sakinlerinin alelade  yaptığı  pisuarı belediye kaldırmış.  Gecenin bir yarısı meydanda bulunan bir tekel bayii önündeki kuyruk takılıyor gözümüze, zaten ayakta durmaktan aciz bir sürü kişi yeni alkol almak için sıraya girmiş. Yoğun alkol kullanımının yanı sıra esnaf burada esrarın da yaygın olduğunu, gençler arasında esrar alışverişine dair çok şey gördüklerini, ancak polisin bu duruma müdahale etmediğini söylüyor. Tabi bu alanın Camiye 50 metre ve okula 200 metre uzaklıkta olması da ayrı bir sorun. Gündüz saat 4-5 gibi alanda içmeye başlıyorlar, dolayısıyla okuldan dağılan öğrenciler bu kalabalıkların arasından geçmek zorunda kalıyor. Burada oturan kalabalığın çevreye verdiği önemli bir rahatsızlık da mahallelinin bu alandan yürüyememesi. Öyle ki insanlar bir üst sokaktan bir alt sokağa geçerken meydanı kullanamıyor ve yolunu uzatmak zorunda kalıyor.

Sorunun Kaynağı

Önceki yıllarda Beyoğlu Belediyesi  Kuledibi’ndeki Kule Meydanı’nı festival alanı olarak kullanmaya başlamış. Mahallenin ortasında düzenlenen bu festivaller günlerce mahalle sakinlerini rahatsız etmiş. “Bir hafta on gün süren festivaller oluyor, annemlere gitmek zorunda kalıyoruz her seferinde” diyor mahalle sakinlerinden biri. Bu tür festivallerle mahalleyi açık hava meyhanesine çeviren Beyoğlu Belediyesi, semt sakinlerinin şikâyetlerine ise “yetkimizi aşıyor, bir şey yapamayız” şeklinde karşılık veriyor. Festivallerle meydana gençlerin ayağı alışınca artık trend oluyor gençler arasında buraya gelmek. Bazı engelleme girişimlerine tepki olarak gençler meseleyi kendi özgürlüklerine müdahale olarak algılıyor. Mahalleliye ve ötekine verdikleri zararı hesaba katmadan hareket eden gençler bu alandaki alkol faaliyetinin engellenmemesi için eylemler ve çeşitli sosyal medya örgütlenmesi yapıyorlar.

Neler Yapılmış?

Mahalleli de duruma dikkat çekmek için Belediye başta olmak üzere  bazı yetkili kurumlara şikâyetlerini iletmiş. Toplu imzalarla İl Çevre ve Orman Müdürlüğü’ne dilekçe verilmiş, zaman zaman gazeteciler mahalleye davet edilmiş ve bu durum haber yapılmış. Ancak açıkça kabahatler kanununa aykırı olan bu durum karşısında ne  Beyoğlu  Belediyesi, ne de Valilik hiçbir  şey yapmıyor. Yoğun şikâyetler sonunda kulenin bir-iki metre etrafına güvenlik şeridi çekiliyor. Emniyet bu sözde önlemle bir taraftan tarihi kule binasının korunduğu görüntüsü verirken diğer taraftan hemen kulenin yanı başında kanuna aykırı biçimde alkol kullanımına ve çevreye verilen rahatsızlığa göz yumuyor. Emniyetin mevcut güvenlik şeridi tarihi binanın korunmasına yönelik, oysa asıl sorun söz konusu kalabalığın çevreye verdiği rahatsızlık. Polislerin dahi müdahale edemediği şiddet vakalarından söz ediyor mahalleli ve gece saatlerinde mahallenin çehresinin tamamen değiştiğini ifade ediyorlar. Valilik ve Beyoğlu Belediyesi’nin yanı sıra Başbakanlık şikâyet merkezine yüzlerce şikâyet gitmiş, yine de önlem alınmamış.

Mahalleli bu durumu birçok mercie taşımış aslında. Medyadan ve gazetecilerden de mahallelinin durumunu ortaya koyan bazı destek yazıları olmuş, ancak bir şekilde sorunu asıl çözmesi gereken yetkili makamlar  şu ana kadar görevini yapmamış. Mahalleli artık bu sorunun düzeleceğine inanmıyor ve bunun bir proje olduğunu, amacın da kendilerini oradan göndermek olduğunu düşünüyor.

ALKOLLÜ İÇKİ KULLANIMINA İLİŞKİN YASAL MEVZUAT

5326 sayılı Kabahatler Kanunu

İKİNCİ KISIM

Çeşitli Kabahatler

Emre Aykırı Davranış

Madde 32 - (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir.

(2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir.

Sarhoşluk

Madde 35 - (1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur.

5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu

Madde 11 - A) Vali, il sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvet ve teşkilatının amiridir. Suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumak için gereken tedbirleri alır. Bu maksatla Devletin genel ve özel kolluk kuvvetlerini istihdam eder, bu teşkilat amir ve memurları vali tarafından verilen emirleri derhal yerine getirmekle yükümlüdür.

Tütün Mamulleri ve Alkollü  İçkilerin Satışına ve Sunumuna  İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik:

Perakende ve Açık Alkollü İçki Satışı İle İlgili İşyerlerine İlişkin Esaslar:

MADDE 10 - (1) Açık alkollü içki satış belgesi bulunmayan perakende satış yapılan işyerlerinde, açık alkollü içki tüketilemez ve sunumu yapılamaz.

(2) Belediye mücavir alanları ve konaklama yerleri hariç olmak üzere, otoyollarda ve devlet karayollarında bulunan yapı ve tesislerde alkollü içki satışı yapılamaz.

(3) Öğrenci yurtları, spor kulüpleri, her türlü öğretim ve eğitim kurumları, kahvehane, kıraathane, pastane, bezik ve briç salonlarında alkollü içki satışı yapılamaz. Akaryakıt istasyonlarının mağaza ve lokantalarında ise, hacmen % 5 alkolden fazla alkol içeren alkollü içkilerin satışı yapılamaz.

Belediye Zabıta Yönetmeliğinin 10 (a).maddesine;

1) Belediye sınırları içinde beldenin düzenini, belde halkının huzurunu ve sağlığını sağlayıp korumak amacıyla kanun, tüzük ve yönetmeliklerde, belediye zabıtasınca yerine getirileceği belirtilen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak.

3) Belediye karar organları tarafından alınmış kararları, emir ve yasakları uygulamak ve sonuçlarını izlemek,

7) Belediye cezaları ile ilgili olarak kanunlar uyarınca belediye meclisi ve encümeninin koymuş olduğu yasaklara aykırı hareket edenler hakkında gerekli işlemleri yapmak zabıtanın görevidir.

Örnek bir karar ve uygulama:

Beykoz Belediyesi’nin 2012 Haziran ayının ilk oturumunda aldığı kararla;

“halka açık piknik alanları, yürüyüş parkurları, sahil gezi yolu, park ve dinlenme alanları, umumi meydanlar ve kaldırımlarda” alkollü içki içmek yasaklanmıştır.

SONUÇ

Türkiye Yeşilay Cemiyeti  İstanbul’un merkezi bir  mahallesinde semt sakinlerini ve vatandaşlarımızı rahatsız eden ve her fırsatta mahallelinin şikâyetlerine rağmen önlem alınmayan Kuledibi semtinin açık hava meyhanesi görüntüsüne bir an önce son verilmesini, çocuk ve gençlerin alkollü içki ve diğer zararlı alışkanlıklara özendirecek etkinliklere izin verilmemesini talep etmektedir.

Bu raporda da ifade edildiği üzere Kabahatler Kanunu’nun ilgili maddeleri açıkça ihlal edilmektedir. Gürültü, şiddet gibi vakalar mahalleliyi rahatsız etmektedir. Gece geç saatlerde ciddi bir asayiş sorununa dönüşen toplu içki eylemleri sabah saatlerinde arkasında medeni hayata uymayan pis kokulu ve içki şişeleriyle dolu sokaklar bırakmaktadır. Bu sorun sadece semt sakinlerinin sorunu değildir. Bu sorun başta şehrin mahalli idaresi olmak üzere tüm Türkiye’nin sorunudur. Bu rapor vesilesiyle Yeşilay, alkol kullanımıyla ilgili bir tür serbest bölge algısı oluşturan eğilimlerin yaygınlaşması tehlikesine dikkat çekerek kamu görevlilerine ilgili kanunları hatırlatıyor, Kuledibi semtinde devam eden bu rezalete bir an önce son verilmesini talep ediyor.

EKLER

1. MAHALLE SAKİNLERİNİN TÜRKİYE YEŞİLAY CEMİYETİ’NE BAŞVURU DİLEKÇESİ

2. TÜRKİYE YEŞİLAY CEMİYETİ’NİN KULEDİBİ İLE İLGİLİ 06.08.2012 TARİHLİ BASIN AÇIKLAMASI

Kuledibi Rezaletine Son Verilsin!..

Bizler İstanbul’da, dünyadaki en büyük tarih mirasının bir arada bulunduğu bir şehirde yaşıyoruz.

Galata Kulesi de 1.500 yıllık geçmişiyle bu mozaiğin bir parçası olarak şehrin en önemli sembolleri arasında yer alıyor. Ancak son yıllarda, Kuledibi olarak bilinen bu tarihi semtin çevresinin tarihi kimliğinden kopartılarak alkol tüketiminin merkezi haline getirildiğini görüyoruz. Ciddi bir toplumsal sorun olan alkolün, vücuda zararı olduğu gibi insanın sosyal yaşamına da zararı vardır. Türkiye’de alkol, cinnet ve cinayetlerin, taciz ve tecavüzlerin, trafik kazalarının ve boşanmaların birinci nedenidir. Hemen hemen her gün gazetelerin üçüncü sayfalarında alkol dolayısıyla yaşanan bir trafik kazası ya da alkolün neden olduğu sarhoşluk yüzünden birkaç kişinin öldürüldüğünü okuyoruz. Alkol, aile içi  şiddetin de birinci nedenidir. Bu yüzden yuvalar yıkılmakta, çocuklarımız anne babalarından yoksun kalmaktadır.

Bu nedenle tüm dünyada alkol ve sigara kullanımının azaltılmasına yönelik her geçen gün yeni tedbirler alınmaktadır. Alkol ve sigara karşıtı kampanyalar ile kamuoyu bilinci oluşturulmaya çalışılmasının yanında tüm dünyada hükümetler tarafından yeni yasaklar ve denetimler de etkili bir şekilde uygulanmaktadır. Birçok açıdan Avrupa ülkelerini ve normlarını benimsemiş olan ülkemizde alkol politikalarıyla ilgili olarak yine bu mecralarda uygulanmakta olan etkili sınırlandırmalar dikkate alınmamaktadır.

Bu açıdan gerek ABD'de ve gerekse AB ülkelerinde alkol politikaları alanındaki uygulamalar ülkemize kıyasla çok daha etkili ve serttir. Örneğin, New York ve birçok eyalette alkollü içeceklerin lisanssız olarak satışına ve halka açık alanlarda içilmesine izin verilmemektedir. Özgürlükler şehri olarak bilinen New York’taki Central Park’ta içki içmek ve içkiyi görünür bir şekilde taşımak yasaktır. Amerika’nın Teksas eyaletinde ise eyalet sınırları içerisinde her gün, her an alkollü içecek satışı yapılamamaktadır. Likör mağazaları pazar günleri kapalıdır ve pazar günleri marketlerde ve bakkallarda alkollü içecek satılmamaktadır. Restoranlar da ise alkol yalnızca yemeğin yanında belirli miktarda servis edilmektedir. Araç içerisinde alkol taşınması yasaktır ve alkollü içecekler açılmamış halde bagaj içerisinde taşınabilmektedir.

ABD’deki bu uygulamaların dışında genel olarak Avrupa ülkelerinde halka açık yerlerde içki tüketimine ciddi sınırlandırmalar getirildiğini görüyoruz. Birçok Avrupa ülkesinde mekân ve yaş

sınırlandırmaları Türkiye’ye oranla daha serttir. Özellikle kamuya açık meydanlarda alkol satışına yönelik ciddi sınırlandırmalar mevcuttur.

Avrupa ülkelerinde ve dünyanın birçok ülkesinde kamuya açık meydanlar alkol tüketimine kapatılmış alanlardır. Hele hele gece boyu tüm bir semt sakinlerini rahatsız ve taciz edecek derecede bu türden bir uygulamanın dünyada bir benzerini daha bulmak oldukça zordur.

Türkiye Yeşilay Cemiyeti olarak yasal düzenlemelere rağmen toplum sağlığını ve huzurunu bozabilecek, olası insan mağduriyetlerine sebep olabilecek davranışlara neden olan alkollü içki kullanımı hakkındaki yasal düzenlemelerin ve uygulamaların Kuledibi gibi tarih mirası olan semtlerimiz başta olmak üzere tüm kamuya açık alanlarda uygulamaya konulmasını talep ediyoruz. Birçok resmi kuruma başvurmalarına rağmen henüz mağduriyetleri giderilememiş olan semt sakinlerinin mağduriyetlerinin bir an önce son bulmasının ve yetkililerin hukukun gereğini yerine getirmesinin kamu vicdanının bir gereği olduğuna inanıyoruz.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Av. Muharrem Balcı

Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı

3. BASINDAN Haberler

29.06.2012 Tarihli Sabah Gazetesi Galata meydanı, sarhoşa teslim

29.06.2012 Gençler arasında çıkan kavga nedeniyle 2 gün önce tekrar gündeme gelen  Galata'da, hapçılar, sarhoşlar ve esrarkeşler, esnaf ile ev sahiplerini bıktırmış: Yaşamımızı kâbusa çevirdiler.

Dünyanın en eski kulelerinden biri olan ve Bizans İmparatoru Anastasius tarafından 528 yılında Fener Kulesi olarak yaptırıldığı bilinen  İstanbul'daki Galata Kulesi'ni çevreleyen meydan son yıllarda tarihine yakışmayan bir 'ambargoyla' karşı karşıya. Son iki yıldır özellikle gençlerin buluşma yeri olan meydanda akşam saat 22.00 sularında başlayan sözde eğlence sabah 05.00'e kadar sürüyor. Olan bitenden yaka silken mahalleli ve esnaftan ihbar yağmaya başlayınca 'yerinde tespit' için önceki gece Galata'ya gittik. İki gün önce 'alkol' duvarını aşan gençler arasında çıkan kavga nedeniyle kulenin etrafı güvenlik şeridiyle kapatılmıştı. Bir grup genç, meydanın hemen yan tarafına oturuyordu. Ellerinde gitar, saz, darbuka, saksafon... Yerlerde çilingir sofraları, biralar, rakılar, votkalar... Bağırıyorlar; türkü, şarkı söylüyor, halay çekiyorlar... Sayıları 500 civarı. Sivil polisler de gençleri gözlüyor.

HAPLIYIM ABİ, KUSURA BAKMA

Saatler ilerledikçe meydanda olan biten karşısında dehşete kapılıyorum. Tacizciler, sokağa tuvaletini yapanlar, ulu orta sevişenler, yankesiciler, tinerciler, haplananlar... Saatler 03.00'ü gösterdiğinde bir pasta geliyor. Tayland'lı Netchank'in doğum günüymüş. Mumları üfleyen genci tebrik ediyoruz. Sakinler... Hemen yanı başımızda ayağa kalkan bir genç ise avaz avaz 'Urfa yaram sızlar' türküsünü söylüyor. Adı İsmail. "Çok bağırmıyor musun? Bu saatte rahatsız olur etrafta oturanlar" diyorum. Kulağıma eğilip, "Ağabey haplıyım, kafam iyi, idare et" diyor. Yanına gelen polisler de İsmail'le konuşarak anlaşamıyorlar. Bir sivil memur eliyle  "Sus" işareti yapıyor. Ve İsmail susuyor... Meydana girdikten hemen sonra esnafı dolaşıyorum. Bakkal, "Yanımda biraz dur, rezaleti gör" diyor. Tezgâhın arkasına geçip, alışveriş yapmak için gelen gençleri gözlüyorum. Genç bir kız ayakta duramayacak kadar içkili, 'cigara kağıdı' istiyor. Bakkal bana dönüp, "Esrar saracak" diyor ve ekliyor: "Değerlerimizi, yaşamımızı, her şeyimizi kâbusa çevirdiler..."

KULAK TIKACIYLA UYUYORUM ARTIK

Hemen her görüşten gençler var Galata'da. bazıları sessiz, sohbet ediyorlar. Hepsinin kafası iyi. İsminin Nehir olduğunu söyleyen genç, "Öğrenciyiz hepimiz. Kimsenin rahatsız olmasını istemiyoruz. Sessizce sohbet ediyoruz. Öğrenci evinde kalıyorum ve iş arıyorum. Bana yardımcı olup iş bulabilir misin?" diyor. Her köşede farklı siyasi görüşler tartışılıyor. Bazıları Kürt sorununu konuşuyor, bazıları ise Suriye krizini... Hepsinin ortak amacı her gece geldikleri meydanda eğlenmek! 15 yıldır Galata'da oturan yönetmen Engin Ayça ise "Geceleri kulak tıkacı takıyorum uyumak için. Bölgede bulunan oteller müşterilerine kulak tıkacı veriyor. 155'i aramaktan yoruldum. Yaşanan bütün rezaleti kamerayla görüntülüyorum. Özellikle ilerleyen saatlerde sokak aralarındakileri" diye dert yanıyor.

SANKİ AÇIK HAVA TUVALETİ...

Saatler ilerledikçe, gençler kızlı erkekli, ara sokaklara gidip gelmeye başlıyor. Yanıma yaklaşan bir taksici, "Ağabey seni açık hava tuvaletine götüreyim. İzle beni" diyor. Lale Çeşme Sokağı'na giriyoruz. Biri kız, iki genç sokağın ortasına tuvalet ihtiyaçlarını gideriyor. Korkunç bir koku. Bir iki kare resim çekip, geri dönüyoruz. Ardından Emin'e, "Bu rezaleti görüntüleyelim" diyorum ve geri dönüyoruz. İki genç duvara dayanmış, kimseye aldırış etmeden ihtiyaç gideriyor. Ailelerin oturduğu apartmanların merdivenlerinde sevişenler var. Fotoğraf makinasını görünce yerden taş almaya ve saldırmaya çalışıyorlar. Lale Çeşme Sokağı'na tuvaletini yapan gence, "Neden tuvalete gitmiyorsun?" diyorum. Ayakta durmakta zorluk çeken genç cevap veriyor: "Tuvalet ücreti 1 lira. Oraya vereceğim 1 liranın üstünde 1 lira daha koyup bir bira alırım. Bu benim özgürlüğüm, karışamazsın..."

ARABAYA ZOR ATTIK KENDİMİZİ

Saatler ilerledikçe tıklım tıklım dolan meydan yerini, toplu tacize bırakıyor. Sözde, 'masum gençler buluşması' olarak adlandırılan gecede; kavga, küfür, gürültü ve yüksek sesle söylenen marşlar, şarkılar birbirini izliyor. Sonra şişeler havada uçuşuyor. Sabahın ilk ışıklarıyla eve dönüş için arabaya doğru ilerliyoruz. Yanımıza iri yarı bir genç yaklaşıyor. Yürümekte zorluk çekiyor. Kolumdan çekiştiriyor: "50 lira ver, 10 lira, 5 lira..." "Yok" deyince başlıyor saydırmaya. "Ya bizi bıçaklarsa" diye düşünüyorum. Benden istediğini alamayınca bu sefer foto muhabiri arkadaşım Emin'i hedef alıyor. Aynı küfürlerden o da nasibini alıyor. Nihayet  arabaya atlıyoruz, kapıları kilitliyoruz ve eve doğru yola çıkıyoruz. Kâbus gibi 6 saat bitiyor, ama ertesi gün bile kendime gelmekte güçlük çekiyorum.

EV SAHİPLERİ, PSİKOLOJİK TEDAVİ GÖRÜYOR

Meydandaki durum nedeniyle birçok ünlü isim Galata'yı terk etmiş. Gazeteci Amberin Zaman, Neyyire Özkan bunlardan sadece birkaçı. Galata'da yaşayanların büyük bölümü evlerine sese karşı izolasyon yaptırmış. Bazıları ise psikolojik tedavi görmeye başladıklarını belirterek, "Günde 14 hap alıyoruz. Sokağa çıkamaz olduk" diyor. Sivil polislerse zaman zaman gençlerin arasına katılıp, onlarla konuşuyor. Bildiğimiz polislerden değiller. Küpeli, uzun saçlı, yırtık kot pantolonlu. Bir ara bize dönüp yakınıyorlar: "Bize yazık değil mi? Sabah 10.00'da mesaiye başladım. 20 saattir ayaktayım. Eve gidip, üzerimizi değiştirdikten sonra tekrar göreve başlayacağız."

"BURADA CAN GÜVENLİĞİMİZ YOK"

Bir hemşirenin yanına yaklaşıyoruz. Bulgaristan göçmeni Elvina Kurt nefes almadan başlıyor konuşmaya: "10 yıldır burada oturuyorum. Nöbetten çıktım. Uyumak istiyorum. Bu kadar özgürlük fazla. Özgürlük başkalarının hayatını alt üst edip kâbusa çevirmek değil. Sessizce içip, kimseyi rahatsız etmeseler sorun yok. Can güvenliğim yok." Sonra gözyaşları içinde uzaklaşıyor yanımızdan.

HABERE YORUM KAT