Ahmet Varol tarafından kaleme alınan ve bugün Yeni Akit gazetesinde “Yemen’de Ezilen Sivil Halk” başlığıyla yayımlanan yazıyı ilgilerinize sunuyoruz:

Yemen’de hakimiyet savaşı devam ediyor. Bu savaşta Suudi Arabistan, Husi örgütünün gücünü zayıflatmak için bu örgütle işbirliği içindeki eski diktatör Ali Abdullah Salih’le perde arkasından ilişkiler içine girdi. Zaten Yemen’de halk hareketine karşı da onu desteklemişti. Ama Ali Abdullah Salih iktidarını kaybedince Husi örgütüyle işbirliği içine girmiş, Suud yönetimiyle yolları ayırmıştı. Suudi Arabistan onun çıkar hesaplarına göre kolay saf değiştirebilen biri olduğunu bildiği için onunla perde arkasında ilişki içine girerek kendi tarafına çekmek istedi ve sonunda bu konuda başarılı oldu.

Ali Abdullah Salih’in Suudi Arabistan’ın güdümündeki Aden hükümetine yanaşması ve halkı Husi örgütüne karşı ayaklanmaya çağırması üzerine de bu örgüt ona karşı cephe aldı. Sonunda Ali Abdullah Salih ittifakı bozmasından kısa bir süre sonra Husi militanları tarafından çok feci bir şekilde öldürüldü. Onun öldürülmesi üzerine taraftarlarının Husi örgütüyle karşı karşıya geleceği ve bu ikisi arasında çatışmalar çıkacağı, böylece Husi örgütünün eski müttefikleri tarafından yıpratılacağı umuluyordu. Ama öyle olmadı. Salih taraftarları bazı tehditlerde bulunmalarına rağmen herhangi bir intikam savaşı içine girmek istemediler. Çünkü Husi örgütü onları çepeçevre kuşatmıştı ve bir intikam savaşına girmeleri durumunda büyük kayıplar vereceklerini tahmin ediyorlardı.

Bunun üzerine Suudi Arabistan’ın liderliğindeki koalisyon Husi örgütünü sıkıştırmak amacıyla Yemen’e uyguladığı ablukayı daha da sıkılaştırdı ve bir yandan da Husi örgütünün kontrolü altındaki bölgelere saldırılarını artırdı. Ama gerek ablukadan ve gerekse düzenlenen saldırılardan birinci derecede etkilenen sivil halk oluyor.

BM tarafından Yemen’e uygulanan ablukanın hafifletilmesi için Suudi Arabistan’a çağrı yapıldı. Fakat Suudi Arabistan olumlu bir karşılık vermedi. Bunda Husi örgütünün Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a balistik füze atmasının da önemli etkisi vardı. Çünkü Suud yönetimi bu füzelerin Husi örgütüne İran tarafından verildiğini iddia ediyor ve Yemen’in bütün deniz yollarını sıkı bir denetime tabi tutacağını söylüyordu. Fakat bu denetim maalesef halkın zorunlu ihtiyaç maddelerinin girmesini de zorlaştırıyor.

BM tarafından yapılan açıklamada Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun hava saldırılarında onlarca sivilin hayatını kaybettiği vurgulandı. Hava saldırılarında bir bölgenin Husi örgütüne destek verdiği iddiasıyla hedef alındığı ancak saldırıdan sivil halkın zarar gördüğü dile getirildi.

Aynı şekilde Husi örgütünün saldırılarında da çoğu zaman sivil halk olumsuz bir şekilde etkileniyor.

Küresel emperyalizmin başını çeken ABD de IŞİD’in Yemen yapılanmasına karşı savaştığı iddiasıyla saldırılarını sürdürüyor ve onun saldırılarında da çoğu zaman sivil halk zarar görüyor.

Diğer taraftan BM öncülüğünde meselenin siyasi görüşmelerle çözüme kavuşturulması çabaları da tamamen durmuş durumda.

Bütün bu sebeplerden dolayı Yemen’de sivil halkın durumu her geçen gün biraz daha kötüleşiyor. Açlık sorununun bu ülkede artık oldukça ciddi bir sorun olduğu biliniyor. Hastalıklar ve özellikle kolera salgını günden güne yaygınlaşıyor. Ülke üzerinde hâkimiyet savaşı verenlerin attığı mermilerden ve bombalardan dolayı ölenler kadar insan da salgın hastalıklar veya açlık yüzünden hayatını kaybediyor. O yüzden sürdürülen hâkimiyet savaşı iki yönlü bir şekilde tahribat ve kıyıma neden oluyor. Can güvenliğinin olmaması sebebiyle de uluslararası insanî yardım kuruluşları rahatça çalışma yapamıyor.