1. YAZARLAR

  2. Adnan Boynukara

  3. Yargı reformu paketi ne getirdi ne götürdü?
Adnan Boynukara

Adnan Boynukara

Yazarın Tüm Yazıları >

Yargı reformu paketi ne getirdi ne götürdü?

10 Temmuz 2012 Salı 00:47A+A-

 

Uzun zamandır bekleyen ve kamuoyunda Üçüncü Yargı Paketi olarak adlandırılan yasal düzenlenme 2 Temmuz 2012 günü TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi

Demokratikleşme, insan hakları ve ifade özgürlüğü alanında önemli yenilikler getiren paketin, Özel Yetkili Mahkemelerdeki (ÖYM) değişim nedeniyle, yeterince konuşulmadığı açık. Ceza, icra-iflas ve idari yargı mevzuatına ilişkin düzenlemeler içeren Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla işlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı, 16 Ocak 2012 tarihinde Başbakanlığa ve 30 Ocak 2012 tarihinde ise TBMM’ye sevk edilmişti. Paket iki ayı aşkın Adalet Alt Komisyonunda tartışıldı. Adalet Komisyonundaki tartışmalardan sonra Genel Kurulda görüşüldü ve 6352 sayılı Kanun olarak kabul edildi. Üçüncü Yargı Paketinin içeriğine ve demokratikleşme sürecine ilişkin katkılarına değinmeden önce, bir konunun altını çizmekte yarar var: Hukuk statik değil, dinamik ve yaşayan bir süreçtir. Yeter ki, sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişim yarışına ayak uydurabilme yetkinliğini sürdürmekte olsun. Yani, yaşamın içinden gelen ve yaşam koşullarının değişmesiyle ortaya çıkan yeni koşullara karşılık gelecek düzenlemeleri gerektiren bir süreçtir. Dolayısıyla da, “bugüne kadar neden yapılmadı” sorusu tek başına doğru bir soru olmaktan çıkıyor. Ancak gecikmelerden bahsedilebilir.

Uygulama zaafları

ÖYM konusunu bu anlamda değerlendirmek gerekir. Uzun tartışmalara ve neredeyse toplumsal kamplaşmalara varacak değerlendirmelere rağmen, bu mahkemelerin özellikle örgütlü suçluluk ve terör suçluluğuyla (terör ve örgütlü suçlarla) mücadele eden bir sistem içinde yerine getirdiği olumlu katkıları yok saymak mümkün değil. Uygulama süreçlerinde ortaya çıkan kimi yanlışlıkları göz ardı etmeden, bu mahkemelerin hakkını da teslim etmek lazım. Kimi uygulamalarıyla, devam eden davalara olan inancı sarsacak sonuçları ortaya çıkarmış olsalar da buradaki en olumlu konu, ÖYM uygulama ve yargılamalarının kamuoyu tarafından sürekli takip edilmiş olmasıdır. Bu, gayet olağan ve yargının gelişmesi açısından da olumludur. Aksi bir durum insanların; siyasal, ekonomik sisteme ve devleti meydana getiren kurumlara bir o kadar yabancılaşması anlamına gelecektir.

ÖYM’lerin görevine giren suçlar CMK’nın 250. Maddesinde düzenlenmekteydi. Ve bu suçlar aynen TMK’ya alındı. Bu noktada, bazı suçlar için izin sistemi getirildi, bazı suçlar için ise izin sistemine gerek olmadığı hükmü kabul edildi. Zaten düzenleme öncesindeki temel tartışma, terör ve darbe suçlarının yargılamasına izin getirilip getirilmeyeceğine ilişkindi. CMK 250 kapsamına giren ve yeni sistemde TMK 10’da düzenlenen suçları işleyenlerin sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanacağına ilişkin hüküm kaldırılmıştır. Yeni düzenleme ile TMK 10’da düzenlenen suçlardan sadece; Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak (TCK 302), cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak (TCK 309), cebir ve şiddet kullanarak TBMM’yi ortadan kaldırmak (TCK 311), cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak (TCK 312), halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silâhlı bir isyana tahrik etmek (TCK 313), silahlı örgüt kurmak (TCK 314), örgüt faaliyetinde kullanılmak üzere silah sağlama (TCK 315), devlet aleyhine suç işlemek için anlaşmak (TCK 316) dahil edilmiştir.

Diğer suçlarda ise suçu işlemiş olan kişinin sıfatına ve işlemiş olduğu suçun göreviyle ilişkisine göre kamu görevlisinin kendi hukukuna göre izin sistemi gündeme getirilmiştir. Ve izin alındıktan sonra yine bu mahkemelerde yargılanacaklardır. ÖYM konusundaki temel tartışma ve eleştirilerin kovuşturma ve soruşturma evrelerindeki uygulamalardan kaynaklandığını biliyoruz. Bu eleştirileri karşılamak için önemli bir ekleme yapıldı; Özgürlük Hakimliği.

Düzenlemeye ilişkin temel yenilikleri sıralamak gerekirse; mevcut düzenlemede, soruşturmanın gerekli kıldığı hallerde suç mahalli ile delillerin bulunduğu yerlere gidilerek soruşturma yapılacağına ilişkin hüküm kaldırılmaktadır. Toplu halde işlenen suçlara ilişkin gözaltı süresinin 7 güne kadar uzatılabilmesine ilişkin hüküm kaldırılmakta ve yeni sistemde bu süre en fazla 48 saat ile sınırlandırılmaktadır. Soruşturma ve kovuşturmalarda kolluğun, şüpheli veya sanığı, tanığı, bilirkişiyi ve mağduru Cumhuriyet savcısının veya hakimin emriyle belirtilen gün, saat ve yerde hazır bulundurmaya mecbur olduğuna ilişkin hüküm kaldırılmakta ve genel usul hükümleri uygulanır hale gelmektedir.

ÖYM’lerin yargı çevresi içindeki genel ve özel bütçeli idarelere, kamu iktisadi teşebbüslerine, il özel idarelerine ve belediyelere ait bina, araç, gereç ve personelden yararlanmak için istemde bulunabileceğine ilişkin hüküm ile Türk Silahlı Kuvvetleri kıt’a, karargah ve kurumlarından istemde bulunulması halinde istemin, yetkili amirlikçe değerlendirilerek yerine getirilebileceğine ilişkin hüküm de yeni düzenlemeyle kaldırıldı. Mahkemenin, duruşmanın düzen ve disiplinini bozan sözlü veya yazılı beyan ve davranışlar hakkında yayım yasağı koyabileceği ve işin ivediliğine göre basın veya diğer kitle iletişim araçlarıyla tebligat yapılabileceğine ilişkin hüküm kaldırıldı. Önemli yeniliklerden birisi de, şüphelinin kolluk tarafından ifadesi alınırken, ancak bir avukatın hazır bulunabileceğine ilişkin hüküm kaldırılmasıdır. Genel kurallar gereğince birden fazla avukat bulundurulabilecektir. Bunun yanı sıra; avukatın dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek almasının Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim kararıyla kısıtlanabileceğine ilişkin hüküm de kaldırılmaktadır. Bu durumda CMK’nın ilgili hükümleri (CMK 153/3) uygulanacaktır. Buna göre, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında kalan suçlar bakımından, bu güne kadar şüphelinin ifadesini içiren tutanak, bilirkişi raporu ve şüphelinin hazır bulunmaya yetkili oldukları arama gibi adli işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında gizlilik kararı alınabilmekte ve bunlar şüphelinin avukatına verilmemekteydi. Kanunla getirilen düzenlemeyle, bu sınırlama kaldırılmıştır. Bundan sonra şüphelinin üzerine atılı suç türüne bakılmaksızın, yukarıda belirtilmiş olan tutanakların şüphelinin avukatına karşı gizli tutulması mümkün olmayacaktır.

Üçüncü paketin temel taşları

Diğer bir yenilik ise kanun kapsamında yer alan suçlardan dolayı yapılan soruşturmada, avukatın terör örgütü mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine ilişkin bulgu veya belge elde edilmesi halinde, Cumhuriyet savcısının istemi ve hakim kararıyla, bir görevlinin görüşmede hazır bulundurulabileceğine ve görüşmede avukata verilen belgelerin hakim tarafından incelenebileceğine ilişkin hüküm de kaldırılmaktadır. Kaldırılan tüm hükümlerin yerine genel ilkeler geçerli olmaktadır.

ÖYM’lere ilişkin eleştiriler üzerine zorunluluk haline gelen değişimin temel özelliği, özgürlüğün asli unsur olarak benimsenmiş olmasıdır. Yeni düzenlemeye eleştiri getirenlerin büyük bir kısmı, yeni düzenleme ile mevcut soruşturmaların zora sokulacağı yönündeki değerlendirmelere işaret ediyor. Avukatların dosya incelemesine ilişkin kısıtlamaların kaldırılması, gözaltındaki kişilerin birden fazla avukattan yardım alabilmelerinin önünün açılması ve tutuklamalara ilişkin itirazların farklı hakimler tarafından değerlendirilecek olması, yeni düzenlemenin özgürlüğü ve demokratikleşmeyi esas aldığının göstergeleridir.

Ceza, icra-iflas ve idari yargı konusunda birçok olumlu düzenlemeyi içeren Üçüncü Yargı Paketi içeriğini, ÖYM konusundaki tartışmaların gölgesinde bırakmamak gerektiği açıktır. Paket birçok olumlu değişikliği içermektedir. Buna ilişkin bazı başlıkları sıralamak gerekirse; özel hayatın gizliliğini korumaya dair yeni düzenlemeler yapılmış, ihlali halinde cezalarında artırıma gidilmiş, bu konuda daha etkin bir koruma sağlanmıştır. Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenler ile örgüte yardım edenlerin cezalarında indirimler öngörülmektedir. Rüşvet suçu yeniden düzenlenmekte ve kapsamı genişletilerek rüşvetle mücadele daha etkin bir hale getirilmektedir. Basın ve yayın özgürlüğünün genişletilmesi amacıyla soruşturmanın gizliliğini ihlal ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçları yeniden düzenlenmektedir. Tutuklama konusunda yaşanan sıkıntıların ve eleştirilerin azaltılması amacıyla tutukluluk yasağı sınırı iki yıla çıkarılmaktadır. Uygulayıcıların tutuklama konusunda daha özenli olmaları amacıyla tutuklama kararlarının somut olgularla gerekçelendirilmeleri sağlanmıştır. Adli kontrol uygulamasının kapsamı genişletilmektedir. Basit terör suçları ertelenebilecek ve adli para cezasına çevrilebilecektir. İleriye yönelik yayın durdurma cezası kaldırılmaktadır. Daha önce verilmiş basılı yayın toplatma kararlarının tümü hükümsüz kılınmaktadır. Basın ve yayın yoluyla işlenen suçlara ilişkin dava ve cezalar ertelenmektedir...

[email protected]

STAR 

YAZIYA YORUM KAT