1. YAZARLAR

  2. LOKMAN DOĞMUŞ

  3. Yalan Üzerine İnşa Edilen Bir Yazı ve Ceyda Karan
LOKMAN DOĞMUŞ

LOKMAN DOĞMUŞ

Yazarın Tüm Yazıları >

Yalan Üzerine İnşa Edilen Bir Yazı ve Ceyda Karan

03 Haziran 2017 Cumartesi 21:05A+A-

Cumhuriyet Gazetesi’nden Ceyda Karan’ın 2 Haziran 2017’de yayınlanan “Libya ve Manchester” başlıklı yazısı bazı insanların kendi uydurdukları yalan dünyasında nasıl debelendiklerinin çarpıcı bir örneğidir.

Yazıya Libya diye bir memleketin kalmadığını ve Manchester saldırısının da bunun nedenini ortaya koyduğunu iddia ederek başlıyor. Fakat bu konuyu muğlak bırakıp (Manchester saldırısı ona göre niçin Libya diye bir memleketin kalmadığını gösteriyor!) Manchester saldırganı ile ilgili kendi uydurduğu ve hiçbir gerçeğe dayanmayan bir iddia ortaya atıyor. Karan, saldırganın Libya İslami Savaş Grubundan etkilenerek radikalleştiğini söylüyor. Oysa Kaddafi zulmünden kaçan bir aileden gelen ve grubun etkin olduğu günlerde henüz bir çocuk olan 22 yaşındaki Selman el Ubeydi’nin Libya İslami Savaş Grubu ile ilgisi olduğuna dair ortada tek bir emare yok. Yazarın buradaki amacının bir gerçeğe ulaşmak değil saldırgan aracılığıyla Kaddafi zulmüne karşı çıkan Libya islami hareketine saldırmak olduğu net olarak ortaya çıkıyor.

Fakat sadece Libya Müslümanlarını karalamakla kalmıyor oradan Suriye’ye atlıyor, “kaptagon ve türevi uyuşturucularla davaya sevk edilenlerden” bahsediyor ve Suriye’de savaşan gruplara iftira atmaktan da geri kalmıyor. Neymiş Suriye’de Fetih el Şam “militanları” “cihat hapı” üretip dağıtıyormuş da Fransa ve Hollanda polisi bulup yakalamıyormuş. Yazar buradan yine Libya’ya atlıyor ve Kaddafi’nin o günlerde muhalifleri karalamak için kullandığı meşhur iftiranın haklı çıktığını bulmuş olarak adeta sevinçten gözyaşı döküyor.  Kaddafi, muhaliflerin uyuşturucu hap kullandığını söylemiş de kimse işitmemişmiş. Ve konu ile hiç ilgisi olmadığı halde Kaddafi’nin, ordusuna “sivillerin ölmemesi için dikkat edin” dediğin fakat bu sözlerin tam aksinin aktarıldığını öğrenmiş. Ne kadar da merhametli bir diktatörmüş Kaddafi de kimse anlayamamış. Bu örnek emri kim kime yanlış aktarmış belli değil ancak yazarın ne kadar duygulandığı ortada.

Kara’nın iftira ve yalanları burada bitmiyor tabi ki. Libya devriminin (Yazar burada devrim ya da savaş demekte tereddüt etmiş olmalı ki en kolayından sadece “Libya” diyor) “Libya, hem Batı (Fransız-Britanya) istihbaratları, hem de Kaddafi’den nefret eden Körfez’in Sünni monarşilerinin (özellikle Katar) ortak operasyonuydu.” Dedikten sonra NATO müdahalesi boyunca ne Libyalıların ne de yardım eden ülkelerin dillendirmediği bir konuyu bu gün sanki olmuş gibi ortaya atıyor ve sanki bu ülkeler Irak’ta olduğu gibi demokrasi getireceğini iddia etmiş gibi bir intiba uyandırmaya çalışıyor. Ve bunun için de söz konusu ülkelerin siyasal islamı kullanışlı bir aparat olarak gördüğünü iddia ederek yine uydurulmuş “tekfiristan projesi” saçmalığını da Clinton’a yükleyerek çerçeveyi epey büyütüyor.

Karan buradan yeniden Manchester saldırganına sözü getiriyor ve bu sefer tamamen gerçek dışı beyanlarda bulunuyor. Saldırganın, Ebu Enes el Libi ve Abdulhekim Belhaç’la tanıştığını iddia ediyor ki bu tamamen gerçeğin tersyüz edilmesidir. Örneğin Abdulhakim Belhac, İngiltere tarafından Malezya’da gözaltına alınmış daha sonra Libya diktatörü Kaddafi’ye 2004 yılında teslim edilmiş. Bu durumda saldırgan Belhac’la 8-9 yaşlarında hapishanede tanışmış olmalı! Yazar bu absürd yargıya daha absürd bir yerden varıyor:  İngiltere’nin Libya İslami Savaş Grubunu besleyip büyüttüğünü ve bu gün de aynı kişilerin İngiltere’de bomba patlattığını ima ediyor. Devamında bütün bu isimler sanki İngiltere’de yaşıyormuş gibi “İngiltere bunları biliyordu ama tutuklamadı” noktasına getiriyor.

Ebu Enes el Libi ile Abdulhekim Belhac’ın bir ilgisi olmaması bir yana yazar Abdulhakim Belhac’ın Bin Ladin’in adamı olduğunu iddia ediyor ama bu da yetmiyor,  Belhac’ın ABD diplomatını (Libya büyükelçisi) öldürdüğünü iddia ediyor ki bu olay ile Belhac’ın hiçbir ilgisi yok. Bu arada Enes el Libi’nin emperyalist ABD tarafından Libya’dan kaçırıldığı, bir yıl boyunca yargılanmadığı ve nihayet şüpheli bir şekilde öldüğü yazarın umurunda değil.

Libya ile ilgili propaganda ve yalan dolu eski iddiaları da temcit pilavı gibi yeniden ısıtıp “parasız sağlık ve eğitim, kamu için petrol, içme suyu projeleri, modernleşme, laiklik demek olan Muammer Kaddafi” ye olan hayranlığını “siz siz olun emperyalizm deyip geçmeyin” şeklinde büyük bir laf ile bitiriyor. Ancak desteklediği Esed ya da diğer diktatörlerin hangi emperyalistlerle işbirliği içinde katliamları gerçekleştirdiğini saklıyor.

Yazar emperyalizme laf çakmaya çalışıyor ama Libya’daki durumun bizzat bu emperyalistlerin engellemeleri yüzünden bu halde olduğunu, emperyalistlerin kırmızı halılarla karşıladığı Mısır’ın darbeci askeri Sisi’nin yine emperyalistlerin desteklediği ve Libya’nın başına bela ettiği Hafter’in yardımıyla Libya topraklarını bombaladığı gibi konular aklına gelmemiş. Kaddafi’nin zulmünden kaçan muhaliflerin bir zamanlar batı ülkelerinde yaşamak zorunda kalmasını bu ülkelerin İslamcıları besleyip büyüttüğü şeklinde değerlendiriyor ama yirmi yıl CIA’nın kontrolünde Amerika’da kalan ve sonra gelip Bingazi’yi yerle bir eden Hafter’den bahsetmiyor.

Yanlışlarla dolu yazının bir konuda hakkını da vermek lazım. Yazar iddialarını yüksek perdeden atmakta gayet başarılı. “Siz siz olun…” diye başlayan tavsiyesine önce kendisinin uymasını, emperyalistlerin oyunlarını görmesini, halkların bu emperyalistlerden kurtulmak için yaptıklarını küçümsememesini ve diktatörleri savunmaktan vazgeçmesini kendisine tavsiye ediyoruz.

YAZIYA YORUM KAT

10 Yorum