Son aylarda Müslüman ve/ya Arap kökenli Amerikalı vatandaşlar, sürekli oturma (green kart) ve çalışma izni olanlar yurtdışından Amerika'ya dönerken artırılan güvenlik tedbirleri yüzünden çok büyük problemlerle karşılaşıyorlar.

Pasaportlarına el konuluyor, green kartları ve vizeleri iptal edilebiliyor, FBI tarafından saatlerce sorgulanıyorlar. Haftalarca, hatta aylarca Amerika'ya dönmeleri geciktiriliyor veya ülkeye girmelerine hiç izin verilmiyor.

Özgürlükler ülkesi güvenliğini bahane ederek gerektiğinde bir nevi olağanüstü hal (OHAL-ilan etmeden) uygulamalarını hayata geçirebiliyor. Uçuş yasağı getirilen isimlerden oluşturulan 8 binden fazla Müslüman'ın yer aldığı bir listeden bahsediliyor. Listede kimlerin olduğu bilinmiyor. Ancak insanlar havaalanında listede olduklarını bilebiliyorlar. Bu daha çok ülke içindeki seyahatler için geçerli. Eğer kişi ülke dışına çıkıyorsa listede olduğu söylenmeyip çıkışına izin verilebiliyor.

Amerika dışına çıktıktan sonra bu kişilerin Amerika'ya dönüşleri büyük bir problem haline dönüşebiliyor. Kişilerin Amerikan vatandaşı, green kart sahibi veya vizeli olmaları fark etmiyor. Müslüman ve/ya Arap kökenliler ülke dışına seyahat edip geri dönmek istemeleri halinde "sürgüne zorlanma" veya "sürgünde kalma" riski ile karşı karşıya kalıyorlar.

Amerika'daki Müslüman sivil örgütleri Amerika dışına çıkacak Müslümanların çıkmadan önce mutlaka yasal haklarını bilmelerini ve "uçmaları yasak olanlar" (no-fly list) listesinde olduklarını öğrenmeleri halinde kendisiyle irtibata geçebilecekleri bir avukatın telefon numarasını yanlarında bulundurmalarını tavsiye ediyorlar.

Bu konu 2 Nisan'da Washington Post'ta ve 15 Haziran'da New York Times'ta gündeme geldi. İki gazete konuyu gerçek hikâyelerle detaylı ele aldılar. Müslüman ve/ya Arap kökenliler, Amerika'ya dönüşleri sırasında saatlerce sorgulanmalarından tutun da dönüşlerinin haftalar hatta aylarca gecikmesine kadar süren bıktırıcı bir sürece maruz kalıyorlar. 26 yaşındaki Müslüman Yahya Whelie, Yemen'de 18 ay Arapça öğrenmek için kaldıktan sonra Virginia'daki evine dönüş yolunda Kahire'de FBI tarafından kendisine "uçmaları yasak olanlar" listesinde olduğu söylenip, Yemen'de El-Kaide ile irtibatlı olduğu iddia edilen bir başka Amerikalı ile kontağa geçtiği için saatlerce sorgulanmış. Kahire'deki Amerikalı yetkililer tarafından pasaportu iptal edilip "sadece Amerika'ya dönüş için geçerlidir" ibaresi taşıyan geçici bir pasaport verilmiş lakin uçuş yasağı olduğu için ülkesine hâlâ dönemiyor.

Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Yılbaşından beri pasaport işlemleri geciken ve FBI tarafından sorguya çekilen Müslüman ve/ya Arap kökenli Amerikalıların sayısı yüzde 50 artmış durumda. Basına yansıyan ve rapor edilen mağdur sayısı aylık ortalama 16 civarıdır.

Müslümanları mağdur eden bu haksız uygulamanın Amerikan yasalarına, değerlerine, özgürlükçü ruhuna ve temel insan haklarına aykırı olduğunu belirten Müslüman sivil örgüt temsilcileri, Başkan Obama'dan bu ayrımcılığa son vermesini istiyorlar. Eğer bu bir güvenlik sorunu ise FBI şüpheli kişilerin ülkeye dönmelerine izin vermeli ve bu şüphelileri kendi ülkelerinde sorgulamalı diyorlar.

Medeni bir ülkede seyahat özgürlüğü temel haklardan sayılır ve mahkeme kararı olmadan hiçbir suretle kısıtlanamaz. Amerika yasalarına göre ülke topraklarında doğan herkes istisnasız vatandaş oluyor. Yasalarca teminat altına alınan ve doğumla kazanılan/gelen bu hakkı güvenlik gerekçesiyle basit vehimler üzerine Müslümanlardan almak veya etnik kökenlerine ve dinlerine göre ayrı muameleye tabi tutmak ayrımcılığın (discrimination) ta kendisi ve Amerikan yasalarının da açıkça ihlalidir.

Amerika'nın, Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail tarafından gece yarısı uluslararası sularda "haydutça" yapılan bir baskın sonucu şehit olan 19 yaşındaki vatandaşı Furkan'a sahip çıkmaması şimdi daha iyi anlaşılıyor sanırım.

ZAMAN