1. YAZARLAR

  2. Fikri Akyüz

  3. Vural Savaş, bakın kendisini nasıl tarif etmiş?
Fikri Akyüz

Fikri Akyüz

Yazarın Tüm Yazıları >

Vural Savaş, bakın kendisini nasıl tarif etmiş?

22 Ekim 2008 Çarşamba 05:01A+A-

Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, "Hukuk İle Aldatmak" isimli bir kitap yazmış. Kitabın ismini görünce, içimden "Vural Savaş herhalde otobiyografisini yazdı" diye geçirmiştim!

Kitabı okuduktan sonra ise aklıma TBMM'de görüşülmek üzere sıra bekleyen Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hakkındaki değişiklik talebi ile henüz gündemde bile olmayan "Nüfus cüzdanlarındaki din hanesi" meselesi geldi.

Birinciden başlayalım: Bilenler bilir, mevcut yasaya göre yemin "Allah'ım ve namusum üzerine yemin ederim" diyerek yapılır.

İşte bu yemindeki Allah sözcüğü çıkarılıyor ve yeminin şöyle yapılması öngörülüyor:

"Kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum"

Evet, Allah'ım ve namusum üzerine yemin ederim ki mahkemelerde "Allah'ım ve namusum üzerine yemin ederim" cümlesinin değişikliğe tâbi tutulması çok yerinde bir değişikliktir.

Zira bu durumda mahkemeye düşenlerin sanki "tamamının" Allah'a inandığı varsayımı geçerli kılınmış oluyor. Şimdi düşünelim: Allah'a inanmayanlar bu memlekette var mı? Var..

İnanmadığı Allah üzerine yemin eden var mı? Var..

Peki bir mahkemenin, Allah'a inanmayan birine "Allah üzerine yemin et" demesinin bir manası var mıdır? Yoktur..

Ya da bir mahkemenin "Ancak Allah üzerine yemin edebilirsin" deme hakkı var mıdır? Yoktur..

Bir kişi mahkemede "Ben Allah'a inanmıyorum ki" derse hakim bu durumda ne yapacak?

"Evladım sen inanmasan da yemin et" dese yemin eden kişinin ifadesi geçerli mi olacaktır?

Peki hani "samimi" olmayan bir ifade geçerli değildi? Mahkeme katibi, yemin edecek kişiye celpname gönderdiğinde zarfın üzerine "Allah'ını seviyorsan duruşmaya gel" diye mi yazıyor?!

Ya da diyelim ki bir yazar çay bahçesinde otururken bir kişiye "Allah belanı versin" dedi.

Bu durumda tanıklığına başvurulan bir ateist, mahkemeye çıkıp "Hakim bey, Allah üzerine yemin ediyorum ki bu yazar, şikayetçiye 'Allah belanı versin' dedi" derse ne olacaktır?!

Allah sizi inandırsın ki ben hakim olsam "Allah'a inanmıyorsun bir de kalkıp Allah üzerine yemin ediyorsun. Yürü Allah'ın belası herif" derim!

Keza, Allah'a inanan ama dinlere inanmayan bir agnostiğin yeminini nereye oturtacağız?

İfadesini "yarı resmi" ya da "yarı gayri samimi" bir ifade olarak mı addedeceğiz?

Evet bir diğer "demokrasi ve laiklik" kriteri ise nüfus cüzdanlarında yer alan "din hanesi"nin mevcudiyetidir.

Nasıl ki başına örtü taktığı için bir genç kızın üniversiteden içeri sokulmaması dünyanın en büyük "zulümlerinden" biridir. Nüfus cüzdanında din hanesinin yer alması da dünyanın en "akıl dışı" uygulamalarından biridir.

Hem Anayasa'da "Kimse dinini açıklamaya mecbur bırakılamaz" şeklinde bir madde olacak hem de nüfus memuru "Hangi dindensin?" diye soracak..

Böylesine kendi içinde çelişik bir laiklik ve demokrasi anlayışı olabilir mi?

Hani Abdurrahim Karakoç, bir şiirinde diyor ya:

"Beyaz camda kara baykuş; Gül üstüne türkü söyler; Yaş tezeğe sinek konmuş; Bal üstüne türkü söyler.."

Eh yaş tezeğe konan sinek bal üstüne türkü söylerse, bir tanık da inanmadığı Allah üzerine yemin eder!

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan birinin, örneğin bir Rum'un nüfus cüzdanlarının tepesinde ne yazıyor? "Türkiye Cumhuriyeti" yazıyor, değil mi?

Peki o Rum'un "milliyetinin" Rum olduğu hususu nüfus cüzdanında yazıyor mu? Yazmıyor.

O halde etnik kökeni yazılmayan o Rum'un nüfus cüzdanına "dininin" yazılması devleti neden ilgilendiriyor?

Ateşe tapan bir Şamanist Türk'ün nüfus cüzdanına İslam yazınca o kişi otomatikman Müslüman mı olmuş oluyor? Başörtüsünü yasaklayan, Müslüman olmayanın nüfus cüzdanına İslam yazdırtan ve Allah'a inanmayanı Allah üzerine yemin ettiren bir devlet laik maik değildir.

Yemin deyince tabii şunu da eklemek gerekiyor: "İnandığı kutsal değerler üzerine.." diye başlayan bir yemin de belki tartışılacaktır.

Örneğin, bir ineğe bir tren çarptığında ineğin sahibi dava açsa ve bir Hintlinin tanıklığına başvurulsa o Hintli "İnandığım kutsal inek üzerine yemin ediyorum ki inek hatalı değildi. İnekliği makinist yaptı. Zaten öküz gibi bir herifti.." diye ifade verirse ne olacak?! Herhalde bu durumda ben hakim olsam bu ifade karşısında o Hintliye "öküzün trene baktığı gibi" bakardım.

Peşinden de, kahrımdan duruşmaya ara verip "manda yuva yapmış söğüt dalına" türküsünü çığıra çığıra odama gidip malak gibi yatardım!

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT