1. HABERLER

  2. HABER

  3. GÜNDEM

  4. Vahap Coşkun, Referandum Sürecinde Tarafların Handikaplarını İşledi
Vahap Coşkun, Referandum Sürecinde Tarafların Handikaplarını İşledi

Vahap Coşkun, Referandum Sürecinde Tarafların Handikaplarını İşledi

Radyo Selam’da konuşan akademisyen-yazar Vahap Coşkun, referandum sürecinde ‘evet’ ile ‘hayır’ cephelerinin kimi handikaplarını işledi.

25 Mart 2017 Cumartesi 10:56A+A-

‘Hayır’ isteyenlerin, mevcut sistemi koruyan bir algı oluşturduğunu belirten Coşkun, AK Parti’nin de mağdur üreten bir yapıya dönüştüğü algısı yarattığı uyarısında bulundu. 

Diyarbakır’dan yayın yapan Radyo Selam’da her Cuma günü sitemiz yazarlarından Zafer Burakmak’ın hazırlayıp sunduğu “Yöneliş” programının bu haftaki konuğu akademisyen-yazar Vahap Coşkun’du.

HAYIR DİYENLERİN GELECEK TASAVVURLARI YOK; ‘HAYIR’ ESKİ SİSTEMİ KORUMAYA DÖNÜK BİR ALGI YARATIYOR

Referandum sürecine dair analizlerde bulunan Coşkun, ‘evet’ yada ‘hayır’ kampanyası yürüten iki tarafın da ciddi zaaflarının olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Çok heyecanlı bir şekilde evet kampanyası yürütülmediği gibi heyecanlı bir hayır kampanyası da yok. Hayır kampanyasının en önemli handikapı, bir gelecek tasavvuru ortaya koyamaması. Referandumda hayır çıkması halinde topluma vaat ettiği herhangi bir gelecek yok. Öyle ki; ‘hayır’, mevcut yapıyı korumaya endeksli algılanıyor. Oysa mevcut sistem zaten sorunların kaynağı ve bu sistemin devam edilebilirliği yok. Bu nedenle hayır kampanyası yürütenlerin ikili bir strateji yürütmesi gerekiyordu; Birincisi kendilerince ‘evet’in nasıl hasarlı olduğunu ortaya koymak, ikincisi de; kendilerinin bu sisteme karşı nasıl bir tasavvur ortaya koyduklarını belirtmeleri gerekiyordu. Maalesef bunu yapamadılar. Örneğin “daha demokratik bir başkanlık yada daha demokratik bir ademimerkeziyetçiliği savunan bir yönetim sistemi veya daha demokratik bir anayasa için hayır diyelim” tarzı bir yaklaşımları yok. Sadece ‘evet’e karşı çıkma noktasında bir duruşları var ve bu da toplumu tatmin etmekten uzak

AK PARTİ TARİHİNDEKİ İKİ TEMEL STRATEJİSİ GÖRÜNMÜYOR; TOPLUMSAL MAĞDURİYETLE VE STATÜKOYLA MÜCADELE

AK Parti’nin 2002 yılından bu yana iki temel stratejisi olduğunu savunan Coşkun, bunların, faklı kesimlerin mağduriyetlerinin giderilmesi için mücadelesi ve statükoya karşı duruşu olduğunu belirtti. Ancak 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşanan süreci iyi kontrol edemeyen AK Parti’nin, bu stratejilerine ters düşen uygulamalar yaptığını savunan Coşkun şöyle konuştu; “Kanun Hükmünde Kararnamelerin özensizce kullanılmasıyla birlikte çok sayıda kişinin görevden alındığını, ihraç edildiğini gördük, görüyoruz. Bu eleştiriler dile getirildiğinde AK Parti cenahından “darbecilerle mücadele etmeyelim mi?” cevabı geliyor. Hepimiz darbeye yardım eden, darbenin koşullarını oluşturan ve darbeye meşrutiyet kazandıran herkesin hukuk içerisinde hak ettiği cezayı alması gerektiğini savunuyoruz.  Ancak herhangi bir şekilde darbeyle ilgisi olmayan, suçlu olduğu kesin bir şekilde kanıtlanmayan ve suçlulukları mahkeme kararlarıyla kesinleşmeden insanların mesleklerinden, işlerinden ve sosyal statülerinden edilmeleri, çok ciddi mağduriyetler yaratıyor. 150 bin civarında bir sayıdan bahsediliyor. Bunlar aileleriyle bir milyon insana tekabül eder. Görevden almalar ve ihraçlar sadece o insanları değil yakın çevrelerini de ciddi bir şekilde etkiliyor.

Yine KHK ile açığa almalar ve ihraçlar sadece darbeye ilişkili oldukları belirtilen kesimlere uygulanmıyor. Darbeyle ilişiği olmayan kesimlere de yönelmiş durumda. En somut örnek olarak, bölgedeki 4 bin 500 öğretmenin bir süreliğine görevden alınması gösterilebilir…

Statüko meselesinde ise şunları söyleyebiliriz; Ak Parti’nin bu güne kadar yaptığı bütün yasal ya da anayasal düzenlemelerin sürekli olarak halkın özgürlük alanlarını genişleten bir yönü vardı. Ancak referandumda gelen teklifte halka yönelik bir özgürlük maddesi yok. Sadece hükümet sistemini değiştirecek bir düzenleme var. Bu da AK Parti’nin elini zayıflatan bir husus.

Kaynak: Yöneliş-Haber

HABERE YORUM KAT

1 Yorum