1. YAZARLAR

  2. Mehmet Yılmaz

  3. Uygurların gözyaşları kime yarıyor?
Mehmet Yılmaz

Mehmet Yılmaz

Yazarın Tüm Yazıları >

Uygurların gözyaşları kime yarıyor?

10 Temmuz 2009 Cuma 05:05A+A-

Başbakan Erdoğan 'vahşet' olarak nitelendirdi, Çin'de Uygurlara yönelik saldırıları. Konuyu BM Güvenlik Konseyi'ne taşıyacaklarını açıkladı.Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ise dün cevap verdi Erdoğan'a:-Olayların BM Güvenlik Konseyi'nde ele alınması için bir sebep bulunmuyor.

Yani...

Çin'e göre 5 Temmuz'da, Sincan Özerk Bölgesi'nde (Doğu Türkistan) meydana gelen 'elim' hadiseler bir 'iç' mesele.

Anlaşılıyor ki, meydana gelen hadiselerin uluslararası platformlarda tartışılmasını istemiyor Pekin.

Ayrıca, meselenin insan haklarını ilgilendiren yönüyle gündeme gelmesini de arzu etmiyor.

Bu yüzden ekrana yansıyan tüyler ürpertici manzaranın faili olarak Uygurları adres gösteriyor.

Kendilerine yapılan haksızlıkları protesto etmek için sokağa dökülmelerini devlete 'isyan' şeklinde nitelendiriyor. Öyle vasıflandırdığı için de onlara çok sert muamelede bulunuyor.

-Uygurların haklarını sokakta aramak istemeleri bir isyan mı gerçekten?

Bence değil.

-Böyle bir kalkışma için şartlar müsait mi peki?

Elbette değil.

-Hadise çıkarmanın Uygurlara bir faydası var mı?

Hayır.

O halde...

-Hiçbir işaret yok iken bu çatışma nereden çıktı peki?

Mevcut bilgilerimizle hâlihazırda bu soruya verilebilecek 'doğru' bir cevabımız yok maalesef.

Ama...

'Doğu Türkistan' ismiyle yakın dönemde, biri 1933'te diğeri de 1944'te, iki kez bağımsız devlet kurulduğunu; ama her ikisinin de kısa bir süre sonra Çin tarafından yıkıldığını biliyoruz.

Dolayısıyla...

-Çin'in uygulamaya soktuğu politikalar yüzünden bölgede yılların biriktirdiği ciddi bir gerilim var.

-Sürekli baskı altında yaşayan bir halk var.

-Temel insanî özgürlükleri kısıtlanan insanlar var.

Fakat...

Bütün bu faktörler de açıklamaya yetmiyor Doğu Türkistan'da meydana gelen sosyal patlamanın sebeplerini izah ederken.

Çünkü...

Güç dengesinin olmadığı bir atmosferde Uygurların lehine değil Çin'e başkaldırmak.

Kaldı ki Çin'in de düzeltmeye çalıştığı kötü imajına yarayacak bir görüntü değil bu yaşananlar.

Tam tersine, bu imajı pekiştiren bir manzara var dünya kamuoyuna yansıyan.

O zaman şu soru tırmalıyor insanın zihnini:

-Mazlum bir halkı gözyaşlarına boğan bu vahim çatışma kim ya da kimlerin işine yarıyor acaba?

Bu soru şunun için önemli.

Başkan Obama altı aydır dünyaya 'barış' mesajları veriyor, yeni düzeni birlikte kuralım diye.

Soğuk Savaş döneminin hasım ülkesi Rusya'ya Moskova'dan sesleniyor:

-Birbirimize düşmanca davranmamalıyız. Soğuk Savaş'tan sonraki dünya düzeninin nasıl olacağına ABD, Rusya ve tüm dünya halkları karar verecek.

Bush döneminde düşman ilan edilen İslam âlemine Kahire'den hitap ediyor:

-Yeni bir başlangıç yapabiliriz.

Obama dünyaya 'birlikte hareket edelim' mesajı verirken...

İran'da seçimler yapılıyor. Hiç kimsenin ummadığı bir anda sandığa hile karıştırıldığı iddiasıyla halk sokaklara dökülüyor. Tahran'daki yönetim güç kullanarak gösterileri bastırıyor.

Ardından Çin'in özerk bölgesi karışıyor. Pekin yönetimi, 20 yıl önce daha fazla özgürlük talebiyle Tiananmen Meydanı'nı dolduran vatandaşlarının üzerine askerlerini gönderdiği gibi Urumçi'de de aynısını yapıyor. Orantısız güç kullanarak hadiseleri bastırmayı tercih ediyor.

Bu sırada olan mazlum bir halka oluyor.

Kimin, kime ne mesaj verdiği pek anlaşılmıyor.

Anlayabilmek için çok daha derin düşünmek gerekiyor sanırım.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT