1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. “Ümmet Coğrafyası ve Gençlik”
“Ümmet Coğrafyası ve Gençlik”

“Ümmet Coğrafyası ve Gençlik”

​​​​​​​Amasya Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde “Ümmet Coğrafyası ve Gençlik” başlıklı bir konferans gerçekleştirildi.

18 Aralık 2017 Pazartesi 02:02A+A-

Genç Şahitler Kulübü’nün düzenlediği “Ümmet Coğrafyası ve Gençlik” başlıklı konferans, Adem Özköse’nin sunumuyla Amasya Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.

Konferansın sunumu Genç Şahitler Kulübü üyesi Atıf Siel tarafından yapıldı. Konferans Amasya Üniversitesi öğrencisi Senegalli Ahmet Dame tarafından Bakara Suresi 212–215. Ayetlerinden oluşan Kuran ve meali ile başladı, ardından Ramazan Kolcu tarafından Mehmet Akif İnan’ın “Mescidi Aksa” şiirinin okunmasıyla devam etti. Gençlik konulu sinevizyon gösterisinin ardından Konferansın açılış konuşmasını Genç Şahitler Kulübü Başkanı Musab Sayar yaptı. Sayar konuşmasında;

amasya-20171218-03.jpg

amasya-20171218-04.jpg

Kulübümüz Ümmet Dayanışmasını Esas Alır

Genç Şahitler Kulübü Nisan 2016yılında Amasya üniversitesinin farklı bölümlerinde okuyan bir avuç derdi ve endişesi olan öğrencinin bir araya gelip “Ben varım” diyebilmenin samimiyetine ve gücüne inanarak; adaleti, sorumluluğu, kardeşliği ve özveriyi dile getirmek adına yola çıkmasıyla kurulmuştur.

Kulübümüz üniversite gençliği arasında düşünsel ve eylemsel boyuttaki problemlerin aşılması noktasında ıslah ve inşa bilincine dönük İslami şahitlik ilkesini kuşanmış bir duruşu esas alır. Kendi ilkeleri çerçevesinde üniversite içerisinde faaliyet gösteren yapılar ile ‘ kardeşlik bilinci ’içerisinde işbirliği yapar.

Kulübümüz Müslüman zihnin Kur’an’a ve Resulün(s.a.v.) sünnetine dönüşünü esas alarak ihya ve ıslah çizgisini usül olarak benimser. İnsanlığı fıtrattan ve vahiyden koparan tüm anlayışların karşısında yer alır. Suni sınırların ötesinde ‘Müslümanlar bir vücudun azaları gibidirler..’ şiarı gereğince ümmet dayanışmasını esas alır ve gençliğin ihyası ve inşası yönünde gayret sarf eder.

Bilgi-İnanç-Eylem bütünselliği içerisinde kimliğimize bulaşan kirlerden arınmak ve İslami bir toplumun inşası için mütevazi çalışmalar içerisinde yer alır. Yozlaşma ve her türlü azgınlığa karşı ahlaki duruşu ön plana çıkarır. İyiliği emredip kötülüklerden alıkoyanlardan ve hayırda yarışanlardan olmak için çaba gösterir. Çünkü ‘Allah’a çağıran salih amelde bulunan ve ben gerçekten Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim olabilir? Genç Şahitler Kulübü çalışmalarında bu ilkeleri esas alır.“ dedi.

Sayar’ın konuşmasının ardından sözü Adem Özköse aldı.

amasya-20171218-02.jpg

“Ben Niçin Yaşıyorum, Benim Hayatımın Anlamı Ne?”

Sokrates ile öğrencisi arasında geçen diyaloğu aktaran Adem Özköse, şunları söyledi:

“Sokrates öğrencisine üzerinde düşünülmeyen hayatın yaşanmaya değer olmadığını söylüyor. Öğrencisi cevap olarak, yaşanmayan hayat üzerinde düşünülmeye değmez, diyor. İnsanları diğer mahluklardan ayıran en önemli nokta hayatımıza bir anlam katmaktır. İnsanlığın başlangıç tarihi bir anlam arayışının başlangıç tarihidir. Öncelikle, ben niçin yaşıyorum, benim hayatımın anlamı ne sorularının cevaplarını vermeliyiz. Eğer bir şeye başlayacaksak bu meseleyle başlamalıyız. Aliya, hayat inanan ve salih ameller işleyenlerin dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur, diyor. İnsanın ölüme verdiği cevap aslında hayata verdiği cevaptır. Ölümü nasıl anlamlandırıyorsanız hayatı da öyle anlamlandırırsınız. Eğer ölüm sizin için ebedi bir hayatın başlangıcıysa yaşamınızı da ona göre şekillendirirsiniz. Bu yüzden hepimiz bütün zerremizle, ben niçin varım, sorusunun cevabını vermek zorundayız. Gençlerle oturduğumda veya Batı’ya gittiğimde görüyorum ki insanların hayata tutunacak dalı, hayatlarının bir anlamı kalmamış, hayatları çölleşmiş.”

amasya-20171218-01.jpg

“Mensubiyet, Sorumluluğu Beraberinde Getirir”

Olaylara, hayata ve eşyaya bakarken müslümanca bir düşünce şekliyle bakmamız gerektiğini söyleyen Özköse, sözlerine şunları ekledi:

“Biz müslümanlar olarak İslam ümmetine mensubuz. Mensubiyet, sorumluluğu beraberinde getirir, aynı zamanda bir düşünce şeklidir. Batı insanının düşünce şekli bilgiyi amaç olarak görür, müslüman ise vasıta olarak görür. Bununla birlikte bir davaya inanıyorsak onu muhakkak yaşamalıyız. Gençler Yaşanmayan bir dava yaşama şansını giderek kaybeder. Zafer ancak davalarını yaşayarak yaşatanlarındır. Müslümanlığın bir asaleti vardır. Şeyh Ahmet Yasin’e, Esma Biltaci’ye, Furkan Doğan’a baktığımızda, kitaplarını okuduğumuz için ya da konferanslarını dinlediğimiz için değil, eylemlerinden dolayı onlardan bu kadar etkilendik. Onlar en büyük sözü söylediler.”

“Dava İnsanı Mazeret Üretmez”

Dava insanını da tanımlayan Özköse, şu ifadeleri kullandı:

“Bu toplumda artık müslüman denildiğinde âdil, dürüst insanlar akla gelmiyor. Biz eminliğimizi, vicdanımızı ve âdilliğimizi kaybedersek her şeyimizi kaybederiz. Bununla birlikte davamızı yaşamanın yanında yaşatmaya da gayret etmeliyiz. Bu bizi dava insanı yapar. Yaşanılan olayları sadace oturup tartışmak yeterli değildir. Sorunları gidermek için elimizden geleni yapmalıyız. Dava insanı mazeret üretmez. Diğer bir önemli konu ise davamızı yaşatırken kullandığımız üsluptur. Okumalarımda ve seyahatlerimde şunu farkettim: islam insanlık zemini üzerinde neşet eder. İnsanlığın olmadığı yerde islam yoktur.”

amasya-20171218-05.jpg

Her İnsan Kendi Hikayesini Yazar’

Hayat bir imtihandır. Her insan yaşamı boyunca kendi hikayesini yazar ve hikayesiyle birlikte Rabbinin karşısına çıkar. Biz Müslümanların hikayesi nasıl olmalı? Genç kardeşlerim sizler hayat hikayenizi nasıl yazacaksınız? Bu soruya vereceğiniz cevap hikayenizin de nasıl sonlanacağının ipucunu verir. Kuran-ı Kerim’e baktığınızda peygamberlerin ve onlara tabii olan ümmetlerin hikayesi bizler için örnek olmalıdır. Dünyada bütün insanlar kafir olsa, sadece bir insan Müslüman olsa bilesinizki bir insan bütün yeryüzünü değiştirebilir. Tıpkı Hz İbrahim ve Peygamberimiz Hz Muhammed (sa.) gibi. Onlar yeryüzünü değiştirmeye aday oldular ve hala onların hikayeleri bizlerin ufkunu belirliyor. Genç kardeşlerim bizlere de düşün sorumluluk bu. Okuyan, düşünen, sorgulayan ve öğrendikleriyle amel eden bir gençlik olmalı.

“Ümmet Bilincine Sahip Olmalıyız’’

Son olarak, İbn-i Haldun’un “Coğrafya kaderdir.” Sözünü aktaran Özköse, şunları dile getirdi:

“Bizim için Türk de Kürt de Arap da İslam’la her şeydir, İslam’sız hiçbir şeydir. Bizler ümmet bilincine sahip olmalıyız. Vatan dediğimizde aklımıza sadece haritadaki sınırlar gelmemeli, müslümanın misak-ı milli’si âlem-i İslam olmalıdır. Bununla beraber her insanın içinde fıtri olarak vatan sevgisi vardır, bu normaldir. Bu vatan sevgisini milliyetçiliğe taşımamakla beraber üzerinde yaşadığımız coğrafyanın ümmet için öneminin farkında olmalıyız. Bazılarının iddia ettiği gibi ümmet ölmüş değildir. Ümmet yaşıyor fakat zaafları mevcut. Biz burada Halep’teki, Arakan’daki kardeşlerimiz için bir şeylerin mücadelesini veriyorsak onların acılarına ortak olabiliyorsak ümmet var demektir. Anadolu sadece Anadolu demek değil ümmet demektir.”

“Dört Tip Müslümana İhtiyaç Var”

Günümüzde ümmet için dört tip müslümana ihtiyaç olduğunu belirten Özköse, bu tipolojiyi, “ilim sahibi, ilmiyle amel eden âlim, vicdanlı âdil siyasetçiler, helale harama dikkat eden ticaret adamları, aksiyon mücadele adamı” şeklinde sıralayarak sözlerine son verdi.

Heber: Fatih Akgül

Foto: Hüseyin Benli

HABERE YORUM KAT