1. YAZARLAR

  2. Necmettin Turinay

  3. The Economist’ten Mavi Marmara’ya!
Necmettin Turinay

Necmettin Turinay

Yazarın Tüm Yazıları >

The Economist’ten Mavi Marmara’ya!

06 Haziran 2011 Pazartesi 03:20A+A-

İngiliz dergisi The Economist’in yorumu okunduğunda, bunun alelâde bir seçim değerlendirmesi olmadığı, aksine seçime doğrudan bir müdahale niteliği taşıdığı açıktır. Dergi açıktan açığa bu yorumu ile, mevcut iktidardan rahatsızlığını ortaya koyuyor, muhalefete oy verilmesini öneriyor ve daha da ileri giderek Türkiye’nin mevcut politikalarından rahatsızlığını dile getirmiş oluyor.

Kuşkusuz The Economist’te başyazı seviyesine kadar yükselen bu yorumun, aynı zamanda ilgili ülkenin, Türkiye’ye dönük bakış açısı olarak da değerlendirilmesi gerekir. Demek ki İngiliz Uluslar Topluluğu’na dahil ülkelerin sayısız sorunları es geçilmiş, Türkiye genel seçimleri de onların hepsinden daha bir önemli görünmüş onlara!.. Yani Afganistan ve Pakistan’a ilişkin sorunlar, Suriye olayları, Yemen veya Bahreyn’deki gelişmeler!.. Hepsi bir yana!..

Fakat The Economist’in Türkiye’ye verdiği önemin, İnan Kıraç’ın CHP’ye dönük seçim değerlendirmesi ile hemen hemen aynı tarihe denk düştüğünü, bilmem hatırlatmaya gerek var mıdır? Biri bir hafta önce, diğeri bir hafta sonra!.. İşte fark bu kadar!.. Ancak bu küçük zamanlama farkının dışarıda İngiliz, içeride ise Koç veya İnan Kıraç takımı arasındaki muhteva çakışmasını perdelemeye yetmediği de ortadadır. Yani içerideki mihrakla dışarıdaki mihrak aynı anda harekete geçiyor, aynı muhtevayı öne çıkarıyorlar. Zaten önemli olan da burası!.. Çünkü yılanın kuyruğuna basıldığının tam da resmidir!..

Diğer bir nokta da var!.. Peki içeride ve dışarıda aynı anda ve aynı muhteva üzerinden sergilenen mutabakat, niçin bu vakitte tezahür ettiriliyor? Yani ilgili tutumun zamanlaması hususunda ne söylenebilir?

Burda ilk hatıra gelen, seçimlere iyice yaklaştığımız bir vaktin seçilmesidir. Türkiye kamuoyuna ilgili yorumu, şok tesirler yapacak şekilde boca etmek!.. Siyasi partileri ve kamuoyunu sersemletmek gibi bir deneme belki de! Maçın son anında, takımlardan birinin lehine penaltı kullandırmak, ya da hakem tarafından açıktan açığa pas vermek gibi bir gayretkeşlik söz konusu.

İçeride ve dışarıda bir çevrenin uzun zamandır CHP ile meşgul olduğunu, CHP’ye dönük Baykal operasyonunun da bu merkezler tarafından tezgâhlandığını iddia edip duruyoruz. Yani CHP’deki yeni politikanın sırf kendisi ile ilgili olmadığına, bunun ardında da CHP ile, kendinden ziyade meşgul bazı çevrelerin bulunduğunu yani!.. İşte bu çevreler, yeni vizyonu ile CHP’nin, daha bir gelişmesini istiyorlar. Daha ötede de iktidar partisi AKP’nin, anayasal çoğunluğu elde etmemesi için çalışıyorlar. Bu da kuşkusuz CHP’nin, gözle görülür önemli sonuçlar alması ile mümkün. Ayrıca MHP’nin barajı aşıp aşamaması da bu noktada önem kazanıyor.

Fakat bu tür yorumlar doğru olmakla beraber, gene de İngiliz dergisi The Economist’in ve Amerikan dergisi Time’ın bu işe burnunu sokmasında, daha başka sebepler bulunamaz mı diye de düşünmek durumunda kalıyoruz. Çünkü gerek The Economist’in, gerekse Time’ın yorumunda, bir nevi acelecilik ve panik söz konusu. Sanki bir anda ve acele ile karar verilmiş, can havli ile de kaleme alınmış gibi bir havası var bu yorumların. Yani CHP ve Kılıçdaroğlu’nun stratejisine ilişkin; genel bir mutabakatı yansıtmanın daha ötesinde bir şey!.. Genel stratejiyi destekleyen, fakat onu da aşan bir panik ve tedirginlik!..

Kuşkusuz bu paniğin hareket noktasının tesbiti, ilgili yorumlardan kolay kolay çıkarılamıyor. Fakat ilgili yorumların tarihi, ipucu verebilir diye de düşünüyoruz.

Dikkat ederseniz son haftaların en önemli gelişmesi, Suriye olaylarından ziyade Mavi Marmara konusundaki uluslar arası tartışmalardır. Mavi Marmara’nın yeni sefer hazırlıklarının yapıldığı; buna Türkiye’nin mani olmasının istendiği, Amerika cenahından da üst üste açıklamalar geldiği, Türk Dışişleri’nin ise Davutoğlu ağzından bunlara gerekli cevabı verdiği bir dönemden geçiyoruz. İşte bu süre zarfında İsrail cenahının rahatsızlığını açıktan takip imkânı buluyoruz.

Yani buradan onu anlıyoruz ki, Mavi Marmara tartışmalarından bayağı bunalmışa benzeyen İsrail cenahı, işte son anda, can havli ile uluslar arası basını Türkiye aleyhine harekete geçirmeyi denemektedir. İsrail, CHP ve Amerika’nın, iç içe ve yan yana düşürüldüğü haberlerin, bu sıralarda bayağı bir artış göstermesi de bunun bir işaretidir.

Dolayısıyla hem Amerikan Musevi lobileri, hem onların Türkiye içindeki uzantıları, hem de İngiliz Kraliyet derin devletinin temayüllerini yansıtan organlar, Türkiye seçimlerini bayağı bir endişe ile izliyorlar anlaşılan. İşte bu noktadan bakınca Türkiye seçimleri, içerideki ve dışarıdaki sayısız odağın çanına ot tıkamak gibi bir anlam ifade edecek demektir. Öyleyse toparlanmanın ve büyük sonuç üretmenin tam vaktidir

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT