İsrail hükümetini iki devletli çözüme karşı olan Bibi’nin kurma ihtimali yetmiyormuş gibi, Arapları kovmak isteyen Lieberman da güçlendi

İsrail’in barış istemediğini anlamak için seçimlere ihtiyacımız yok. Zira başbakan ister Binyamin Netanyahu olsun, ister Tzipi Livni sonuç aynı. İsrail barış istemiyor. 60 veya 40 yıl önce de istemiyordu, 1990’larda da, bugün de istemiyor. Kadima Likud’dan bir koltuk fazla kazandı, ancak sağ merkezin önünde. Sağ, Knesset’in 120 koltuğundan 65’ine sahip. Diğer yandan, sağ ve merkez sözcüklerini mecazi anlamda kullanıyorum. Zira İsrail’de her sağcı teröristtir ve tek fark bir kısmının daha fazla terörist olmasıdır. Netanyahu Livni’den kötü. Livni Ehud Barak’tan ve Avigdor Liberman’sa hepsinden kötü.
İsrail barış girişiminin yarısının tahrip edilmesinin sorumlusu. Filistinliler ve Araplarsa diğer yarısının tahrip etmenin sorumluları; zira, Filistin’in bölünmüşlüğü ve Arapların zayıflığı, barış yolunda yürümeleri bağlamında üzerlerinde bir baskı unsuru bulunmayan İsraillileri aşırılığa sevk ediyor.

Lieberman savunma bakanı olabilir
Bütün İsrail seçimleri koalisyon veya birlik hükümetiyle son buldu. Fakat genelde hükümeti seçimi kazanan parti kuruyordu. Bu gelenek bu kez bozulabilir. Zira aşırı sağ çok sayıda koltuk kazandı. Cumhurbaşkanı Şimon Peres seçimi kazananlardan birine hükümeti kurma görevi vermeden önce siyasi partilerle istişare edecektir. Netanyahu bu görevi alırsa, Obama yönetiminin kendisiyle yaşayacağı sorunlar Arap sorunu boyutunda kalmayacaktır. Zira bu terörist barış istemiyor, Doğu Kudüs’le Golan Tepeleri’ni bırakmayı reddediyor ve mültecilerin dönüşüne karşı çıkıyor. Hatta bağımsız Filistin devleti ilkesini reddediyor ve Filistinlilerin İsrail yönetiminde, birbiriyle bağlantısız kantonlarda ekonomik olarak ‘rahatlatılmasını’ istiyor.
Dahası, ortada ‘İsrail Evimiz’ partisinin veya çetesinin başı var. Faşizan açıklamalar yapıyor, Filistinlileri kovmakla veya Knesset’teki Arap vekilleri öldürmekle tehdit ediyor. Moldova’dan gelen Lieberman Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’e Filistinlilerin haklarını savunduğu için yüklenmiş ve ‘cehenneme gitsin’ demişti. Ben bugün bu ifadeyi Mısırlılara hatırlatmak istiyorum. Bu köktenci savunma bakanlığını istiyor ve Netanyahu da bu talebe onay verebilir. Lieberman resmi sıfatla Mısır‘ı ziyaret etmek isteyecektir. Bu nedenle Mısırlı yetkililerin kendisini istenmeyen adam ilan etmesini ve Mısır’a girişini yasaklamasını rica ediyorum.

Bibi barışı öldürmüştü
Lieberman’a oy veren seçmenlerin hepsi onun gibi aşırılıkçı. Bu her şeyden önce İsrail için utanç vericidir. Lieberman Gazze veya bir başka yerde kadın ve çocukları terörize etme sırasını bekliyor. Eski bir terörist olan Netanyahu’ysa, 1968‘de Beyrut hava alanındaki sivil uçakların imha edilmesi operasyonuna katılmıştı. 1990’lardan bu yana binlerce Filistinli’nin ve İsrailli’nin ölümünün sorumluluğunu ona yüklüyorum. Zira kendisi 1996 seçimlerini Peres ve İşçi Partisi’ne karşı çok küçük bir farkla kazanmış ve barış girişimlerinin iptal edildiği üç yıl boyunca iktidarda kalmıştı.
Bu üç yıl kaybolmasaydı, Yaser Arafat Clinton’ın kendisini ikna etmesi sonrası Filistinlilerin onayını alabilir ve binlerce masum insan hayatta kalırdı. (Londra’da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, 12 Şubat 2009)

RADİKAL