1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Tebliğde Hikmet Bağlamında İletişim Becerileri
Tebliğde Hikmet Bağlamında İletişim Becerileri

Tebliğde Hikmet Bağlamında İletişim Becerileri

Esra Saraç Ay, Kocaeli Özgür-Der'de “Tebliğde Hikmet Bağlamında İletişim Becerileri” başlıklı bir seminer verdi.

13 Ocak 2015 Salı 14:22A+A-

HAKSÖZ-HABER

Özgür-Der Kocaeli Girişiminin iki haftada bir “Bilinç Seminerleri” başlığı altında düzenlediği seminerler dizisine Esra Saraç Ay’ın hazırlayıp sunduğu “Tebliğde Hikmet Bağlamında İletişim Becerileri” konusuyla devam edildi.

11 Ocak Pazar günü Kocaeli Fuarı Sivil Toplum Merkezinde yapılan seminerde tebliğin önemi, tebliğ sürecinde karşılaşılan üslup sorunları ve tebliğde gözetilmesi gereken hikmet ilkesi bağlamında iletişim becerilerinin değeri ve katkısı konuşuldu.

Özgür-Der Girişimi yetkililerinden eğitimci Esra Saraç Ay’ın hazırlayıp sunduğu bir slayt üzerinden işlenen konu forum havasında icra edildi. İki oturum halinde gerçekleştirilen seminerde Esra Saraç Ay tebliğ kavramı ve önemi bağlamında kısa açıklamalar yaptıktan sonra konuyla ilgili olarak sıkça karşılaşılan bazı hususların tespitini yaptı ve sonrasında da bunları aşağıdaki sorular şeklinde slaytla yansıtarak dinleyicilerle birlikte açılımlarda bulundu.

- “Tebliğci” olmak zorunda mıyız?

- Herkes tebliğ yapabilir mi?

- Ne zaman tebliğ yapabiliriz?

- Kimlere tebliğ yapılır?

- Her yaş grubuna, her eğitim seviyesine göre konuşulabilir mi?

- Duruşumuz da bir tebliğ değil midir?

- Tebliğ yapmak için nasıl bir donanıma sahip olmalıyız?

- Diksiyonu düzgün olmayan birisi tebliğ yapabilir mi?

- İyi ve etkili konuşmacı olmak mı gerekir?

- Tebliğ yapmam gerektiğini hissettiğimde çekiniyorum, ne yapmalıyım?

- Din özel bir konu değil mi, herkesle konuşmak uygun mu?

- Sokakta gördüğümüz, hiç tanımadığımız birine bile  tebliğ yapmak zorunda mıyız?

- Yakınlarımızın inanarak yaptıkları ama Kur’an’a göre yanlış olan şeyleri nasıl söyleyeceğiz?

- Yakın çevremizde bile bile yanlış yapanları uyarmak zorunda mıyız?

- Tanımadıklarımızı uyarmak zorunda mıyız?

- Muhammed Peygamber (s) tebliğe nasıl başladı?

İkinci oturumda tebliğde hikmet ilkesi bağlamında iletişim becerilerini işleyen Esra Saraç Ay, öncelikle iletişimin tanımını yaparak ikili ilişkilerde iletişimin iki tarafı olduğunu belirterek taraflardan birinin kaynak diğerinin alıcı olduğunu ve birincisinin mesaj iletirken diğerinden sudur edecek geribildirimlerin mesajın doğru algılanıp algılanmadığı hususunda merkezi öneme sahip olduğunu söyledi.

Sağlıklı ve aktif bir dinleme/anlama üzerine kurduğu bazı sorular hakkında dinleyicilerden fikir alan konuşmacı bu bağlamda dinlemeyi istemek, karşı tarafı önemsemek, merak etmek, ilgi duymak, sözlü ve sözsüz geribildirimler, kapı aralayıcı sözcük ve cümleler, sorular ve özetlemeler, uygun beden dili, odaklanma, göz teması vb. hususları irdeledi.

Daha sonra konuşma/hitabet becerileri üzerinde duran Esra Saraç Ay, konuyla ilgili olarak dile hakimiyet; muhatabı, ortamı, araçları tanıma; özlü konuşma; beden dili - ben dili kavramları hakkında bilgi ve analizlerde bulundu. Yine bu bağlamda genel ikili ilişkilerde olduğu gibi sözlü tebliğ esnasında da sıkça iletişim kazalarının yaşandığına dikkat çeken konuşmacı, sağlıklı bir iletişimde engel olarak emir vermek, akıl vermek, konuyu saptırmak, sınamak, öğüt vermek, yargılamak, nutuk çekmek, suçlamak vb. üslup biçimlerine dair tespit ve tahliller yaptı.

Beden dilinin önemi üzerinde de hususen duran konuşmacı bu bağlamda Beden Duruşu, Mimikler, Başın Kullanımı, Oturmak İçin Seçilen Yer, Giyim, Bakım, Jestler, Göz Teması, Ayakların Kullanımı, Oturma Biçimi, Mesafe ve Kullanılan Aksesuarlar üzerine bilgi paylaşımları yaptı. Konunun önemiyle ilgili konuşmacının aktardığı şu veri çarpıcı bulundu:

“Beden dili duygu ve düşüncelerimizin yansımasıdır. İnsanların yüzyüze kurdukları ilişkide algılanan anlamın %10’u kelimelerden, %30'u ses tonundan, %60'ı mimiklerden anlaşılmaktadır...”

Son olarak konuşmacı, çevrede ve tebliğe muhatap kişi/ler/de olumlu izlenim bırakacak tutum örnekleri tespitinde bulundu. Bu bağlamda aşağıdaki tespit ve değerlendirmeler öne çıktı:

“Yüz ifadesi:

- İletişimde rahatsız etmeyecek ölçüde, mümkün olduğu kadar çok göz ilişkisi kurulmalıdır.

- Mümkün olduğunca sıcak ve dostça tebessüm edilmelidir.

- Yüz ifadesi çevreye olan ilgiyi yansıtır.

- Donuk ve ifadesiz gözükmekten kaçınılmalıdır.

Baş hareketleri:

- Karşıdaki kişi konuşurken sık sık baş hafifçe aşağı yukarı hareket ettirilmeli, böylece karşıdaki kişiye anlaşıldığı ve dinlendiği hissettirilmelidir.

Jestler:

- Çok aşırıya kaçmadan jestler kullanılmalı.

- Elleri cepte tutmaktan ve kolları kavuşturmaktan, ellerle ağzı örtmekten kaçınılmalı.

- Açık ve anlaşılır jestler tercih edilmelidir.

Konuşmanın sözel özellikleri ve ses tonu:

- Çok fazla ve hızlı konuşulmamalı,

- Topluluk içinde dinlenilene yaklaşık miktarda konuşulmalıdır.

- Yüz mimiklerinin oluşmasında 16 adet kas rol oynar.

- Sözsüz mesajlar beyinde daha derin merkezlerden (spinal kord, beyin sapı,bazal gangliyonlar, limbik sistem), bilinç altından kaynaklanır ve yine buralardan algılanırlar. O nedenle sözlerin etkisi geçtikten sonra da hatırlanabilirler.

esra-sarac-ay.jpg

HABERE YORUM KAT

2 Yorum