1. YAZARLAR

  2. Kurtuluş Tayiz

  3. Tapelerden İhsanoğlu‘na CHP‘nin kısa hikâyesi
Kurtuluş Tayiz

Kurtuluş Tayiz

Yazarın Tüm Yazıları >

Tapelerden İhsanoğlu‘na CHP‘nin kısa hikâyesi

25 Haziran 2014 Çarşamba 17:00A+A-

Deniz Baykal da böyle miydi emin değilim; parti politikalarını belirlerken kuşkusuz güç dengelerini gözetirdi; ancak CHP tabanının beklenti ve taleplerini tümden göz ardı edecek noktaya hiçbir zaman gelmedi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun partinin başına geçmesinden sonra işler farklı yürümeye başladı. CHP tümden Cemaat kılığındaki derin devlete teslim edildi. CHP'nin lider değişimini anlamadan bugün olup bitenleri anlamanın çok zor olduğunu düşünüyorum.  
Deniz Baykal'lı CHP'nin pusulası Türk Silahlı Kuvvetleri ve dolayısıyla Genelkurmay Karargahı’ydı. Deniz Baykal, askeri vesayetin etkili olduğu Türkiye'nin CHP'sini temsil ediyordu. Denklem yıllar önce böyle kurulmuştu. Ordunun siyasetle arasına koyduğu mesafeyi Deniz Baykal'lı CHP dolduruyordu. Baykal, partisini, askerin sistem içindeki pozisyonuna göre konumlandırmıştı. Eski alışkanlıklar, başıbozukluk, yozlaşma, darbecilik hastalığı TSK'nın sistem içindeki gücünü ve etkisini kırmaya yetti. Genelkurmay Karargâhı, TSK'nın anlı şanlı generalleri bugün bile hâlâ nasıl ve hangi güç tarafından tasfiye edildiklerini çözebilmiş değil. TSK olup biteni anlamaya kalmadan operasyonlar sonuca ulaşmıştı.  
Deniz Baykal'ın başına gelenler ile TSK'nın başına gelenler aslında birbirinin devamı niteliğindeki süreçlerdi. Deniz Baykal gibi bütün parti delegelerini kontrol eden bir lider, tek bir kasetle devre dışı bırakıldı. Asıl tasfiye Baykal'ın gitmesi değildi; Baykal'ın geride bıraktığı ekibin parti yönetiminden silinerek Kemal Kılıçdaroğlu'nun iktidarının kurulmasıydı. Ne Deniz Baykal ne de CHP'nin asırlık yöneticileri bu tasfiyeyi çözebildi, daha olup biteni anlayamadan kolları kanatları kırılmış, CHP'nin dışına atılmıştı hepsi. Tasfiyeyi anlayamayan Baykal, kendisine komplo yapanlarla savaşacağına, o güçlere teslim olmayı seçti. İstifa ettiğini açıkladığı basın toplantısında "Pensilvanya'ya selam"göndererek, sadece yenilgiyi içine sindirmekle kalmadı, komplocularla uzlaşma arayarak onurunu da kaybetti. Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına geçmesi devlet içindeki yeni güç dengesinin yansımasıydı. Emniyet ve Yargı'yı ele geçiren, medyaya, sivil toplum örgütlerine ve iş dünyasına sızan yeni derin devlet, CHP'yi de Kemal Kılıçdaroğlu'yla içeriden fethetti. Cemaat kılığındaki yeni derin devletin hedefi  CHP tabanını ele geçirmek, kontrol edebilmek ve yönlendirilebilir hale getirmekti. Kemal Kılıçdaroğlu ve onun etrafında toparlanan bazı yöneticilerle bunu başardılar. İtiraz eden isimler ise tek tek Cemaat'in el altından yürüttüğü operasyonlarla tasfiye edildi. 17 Aralık Yargı darbesi sırasında ise CHP tabanını Cemaat’in polis ve savcılarının peşinden sürükleyecek kıvama getirebildiler. Ulusal güvenliği riske atan, kanunlarda casusluk suçu kapsamında değerlendirilen gizli belge, şantaj kasetleri ve yasadışı tapeleri yayımlattırarak CHP'yi, yeni derin devletin siyasi uzantısı haline getirdiler. 
Cumhurbaşkanı adayı olarak muhafazakâr bir adayın CHP'ye dayatılması da yine Kemal Kılıçdaroğlu sayesinde gerçekleşti. Ekmeleddin İhsanoğlu isminin CHP'nin kendi arayışının sonucunda ortaya çıkmadığı bugün artık bütün ayrıntılarıyla biliniyor. İhsanoğlu, Aydın Doğan ve cemaat ortaklığının adayıdır, CHP veya MHP'nin değil. İhsanoğlu adına, CHP ve MHP'nin iç müzakereleri sonucunda ulaşılmadı, tam tersine bu isim iki partiye de dışarıdan dayatıldı. 42 eski CHP'li vekilin, bir bildiri yayımlayarak İhsanoğlu isminin CHP'nin değerleriyle örtüşmediğini ilan etmesi ve parti yönetimine isyan etmesi de bunu gösteriyor. Fakat 17 Aralık darbesinde olduğu gibi burada daKemal Kılıçdaroğlu, derin devlet tarafından tezgâhlanan oyunları meşrulaştırarak, CHP tabanına kabul ettirme işlevi görüyor. Bu bağlantıyı gözlerden gizleyebilmek için de CHP tabanına durmadanErdoğan düşmanlığı pompalanıyor. Erdoğan nefretiyle CHP'ye her türlü kirli ilişki ve politikayı kabul ettirir hale geldiler.  Bunu mekanizmayı çözmeden bugünkü CHP gerçeği anlaşılamaz. CHP'yi derin devletin Ankara şubesine çeviren Kemal Kılıçdaroğlu aşılmadan da CHP asla normalleşemez.

AKŞAM

YAZIYA YORUM KAT