1. YAZARLAR

  2. Ufuk Ulutaş

  3. Tahran’a Gönderilen Tabutların İçinde Ne Var?
Ufuk Ulutaş

Ufuk Ulutaş

Yazarın Tüm Yazıları >

Tahran’a Gönderilen Tabutların İçinde Ne Var?

08 Şubat 2016 Pazartesi 09:41A+A-

‘Suudi Arabistan, Suriye’ye asker göndermeye hazırlanıyor’ haberlerinin dolaşıma sokulduğu günlerde İran ve Esed rejimi yaptığı sert açıklamalarda ‘Suriye’ye gelen yabancı askerler tabutta dönerler’ diyordu. Rejim adına açıklama yapan Dışişleri Bakanı Velid Muallem, kavga çıkarmaya gönderildiği ‘müzakere’ toplantılarındaki ceberut tavırları ve aparatı olduğu rejimle özdeşleşen dezenformatif açıklamalarıyla tanınsa da bu açıklamasıyla hakikati tersinden de olsa yakalamışa benziyor.

Muallem’in ve İran’ın mezkur açıklamasını yaptığı saatlerde İran’ın Suriye’deki işgal gücüne ait askerler tabutlarla İran’a taşınıyordu. İran’ın Suriye işgali başladığı günden bugüne sayısız İranlı askerin, ki bunların bazıları general rütbesinde ve hatta ordu komutanı titri yaşayan isimlerdi, tabutları İran’a gönderildi. Tabutun içinde imkânsızlıklar içinde yüzen bir halk direnişine karşı tüm imkânlarını seferber etmesine rağmen evine tabutla dönmekten kurtulamayan asker bedenleri dışında; işgal gücü İran’ın devrimciliği, İslami olarak paketlemeye çalıştığı rejimi ve bölgede mezhepçilik sosuna batırılmış kanlı jeopolitik gündemine feda edilen anti-emperyalist söylemleri var.

Suriye’yi işgal etmesine dayanak yaptığı ve hoyratça kullandığı ağır mezhepçi söylem ve gündem, İran’ı Suriye’de- diğer ülkelerde olduğu gibi- mezhepçi politikaların başaktörü yaptı. Suriye ve Irak’ta İran’ın komutasında hareket eden, mezhepçilik dolmuşuna bindirilmiş çapulcular, mezhepleri için değil kendi ülkelerinde insanca yaşamak için mücadele eden her Iraklıyı, her Suriyeliyi işkence ederek öldürdüğü zaman askerlerin cesetleriyle birlikte o tabutlarda ‘İran İslam Devrimi’nin ‘İslamiliği’ de gidiyor.

İran bölgede statükonun en büyük aktörü. Bu haliyle Mübarek’in veya Sisi’nin Mısır’ından, Kaddafi’nin Libya’sından, Ali Abdullah Salih’in Yemen’inden veya Bin Ali’nin Tunus’undan hiçbir farkı yok. İran artık bir anti-devrim güç konumunda. Eskiden devrim ihracı suçlamasıyla yaklaşılırdı İran’a, fakat İran artık bir devrim tıkacı. İran’ın bölgedeki en büyük statüko aktörlerinden biri olan Suriye Baas rejimini ayakta tutmak için şehit ettiği her Suriyeli, Esed rejimine üflediği her nefes, bölgede ve uluslararası platformlarda Esed rejimiyle birlikte girdiği her kare, Tahran’a giden tabutların içerisine İran’ın ‘devrimci’ söylemlerini de koyuyor. Bu yüzden Tahran’a giden tabutların içinde statükoyu koruma adına ölmüş İran askerlerinin cesetleri var.

İran’ın Suriye’deki işgaline meşruiyet kazandırmak için ortaya sunduğu tüm gerekçelerin birer birer İran’ın yüzüne çarpıldığı günleri yaşıyoruz. Hayır, İran Suriye’yi herhangi bir ‘emperyalist’ projeden kurtarmaya çalışmıyor. Tam aksine İran, Suriye’yi yakın zamanda anlaşıp eteklerine yapıştığı ‘ABD emperyalizmiyle’ birlikte, emperyalizm madalyonunun öteki tarafı olan Rusya’nın kutsalsız ve tanrısız emperyalizminin insafına terk etti. Yani İran Suriye’de kendi deyimleriyle ‘emperyalist bir projenin’ gönüllü maşası hükmünde. Tahran’a giden tabutlarda, İran’ın ve emperyalizm üzerinden duyar kasan sevgi pıtırcığı İrancıların anti-emperyalist söylemleri ve gerekçeleri de var.

İran bölgenin yeni İsrail’i artık. İşgalini her derinleştirdiğinde daha kalıcı olduğunu düşünen fakat işgal ettiği topraklarla birlikte tüm bölgeye daha da yabancılaşan ve nefret figürü haline gelen İsrail gibi İran da artık derinleşen işgaline rağmen bölgeden kopan bir işgal gücü. İsrailleşen İran’a gönderilen tabutlar çok ağır, o tabutlara omuz vermenin de ağır bir vebali var.

AKŞAM GAZETESİ

YAZIYA YORUM KAT