1. YAZARLAR

  2. Merve Şebnem Oruç

  3. Suriye'yi unuttuk mu?
Merve Şebnem Oruç

Merve Şebnem Oruç

Yazarın Tüm Yazıları >

Suriye'yi unuttuk mu?

31 Ağustos 2014 Pazar 18:58A+A-

Hakikaten… Suriye'yi unuttuk mu?

Yeni başlayanlar için Suriye ve Irak'ta yaşananları IŞİD zulmü üzerinden okumak kolay. O yüzden kendine 'antiemperyalist' diyen gruplar ve NATO'nun sözünden çıkmayanları aynı şemsiye altında aynı İslamofobik argümanlarla birleştiren IŞİD canavarıyla yatıp kalkması da normal Orta Dünya›da üç dört sene öncesini hatırlamayanların… Peki ya biz?

Dile kolay, Arakan'dan Doğu Türkistan'a, Somali'den Orta Afrika'ya o kadar çok zulüm, o kadar çok insanlık trajedisi var ki bu coğrafyada, insan önce hangisine üzüleceğini, hangisine dertleneceğini bilemiyor. Ve fakat Suriye, kapı komşumuz, varil bombalarından, toplu infazlardan, tecavüz ve işkenceden kaçıp bize sığınanlar bugün gösterdiğimiz ilgiden şüphesiz ki daha fazlasını hak ediyor. IŞİD üzerinden yürütülen psikolojik harekatın bir parçası olup Arap Baharın'nın günah keçisi olmuş, sırf bu yüzden bile bu coğrafyadaki herkesten daha mağdur olan bu halkı, komşularımızı unutmamız ne kadar doğru?

IŞİD'in Irak'ta yoğunlaşan saldırıları ve Musul'un Irak Merkezi Hükümeti'nin kontrolünün dışına çıkmasıyla, ABD'nin sabrının nasıl taştığını gördük. Sadece IŞİD mevzilerini bombalamakla kalmadı ABD. Aynı zamanda, mevcut durumun baş sorumlusu olan Nuri el-Maliki'yi de 'sepetledi'. Irak'ta Sünni grupların IŞİD gibi bir canavarı bile Irak Merkezi yönetimine tercih etmesinin ardındaki temel nedenin Maliki hükümetinin mezhepçi ve ayrılıkçı politikalarının olduğunu bilmek için profesör olmaya gerek yoktu. Her şeyden önce, Maliki görevinden çekilmek zorunda bırakıldı.

Irak Merkez Yönetimi ve Irak Kürdistanı gibi, Irak'ın işgalinden sonra edindiği iki müttefikini ve tabi bölgedeki çıkarlarını korumak için acil olarak yapması gerekeni yapan ABD, şimdi kara kara düşünüyor: Peki ama IŞİD'e karşı ne yapmalı?

Bu bağlamda, hafta içinde Obama'nın, Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında 'IŞİD'e karşı henüz bir stratejimiz yok,' demesi, IŞİD'in kayıtsız şartsız bombalanmasını isteyen, adeta popüler kültürün yeni süper kötü karakteri gibi paketlenen bu örgütün bu şekilde yok edilebileceğini zanneden ve coğrafyanın stabil hale gelmesinin, tüm dertlerinden kurtulabilmesinin sadece ve sadece buna bağlı olduğunu düşünenler tarafından tepkiyle karşılandı. Öyle değildi aslında ve ABD de bunu biliyordu.

ABD, Irak'ta Musul'un kontrolünün kaybedilmesinde esas sorumlunun Maliki olduğunu bildiği ve faturayı hiç uzatmadan ona kestiği gibi, IŞİD'in bölgede bu denli büyümesine neden olan esas şeyin Suriye'de Beşar Esad'ı durdurma konusunda basiretsiz davranmaları olduğunun gayet farkında. Ve bugün IŞİD mevzilerini bombalamanın, Esad zulmünün artmasından başka hiçbir işe yaramayacağını biliyor. O yüzden Beyaz Saray'da kapalı kapılar ardında sık sık 'Zamanında Türkiye'yi dinlemeliydik', 'Geçen yıl bu zamanlar kimyasal silah kullanıldığında 'kırmızı çizgilerimizin' aşılmasına tepki göstermeliydik', 'Çok geç kaldık, maskara olduk' tarzı konuşmaların gerçekleştiğine emin olabiliriz.

Batı'nın Neocon ve aşırı sağcı çevrelerinin, İslam karşıtı reflekslerle gözleri kararmış şekilde son yıllarda giriştikleri yeni bir savaş çıkarma hazırlığını Obama hükümetinin görmemesi mümkün değil. Bunu zaten Suriye'de Esad güçleri insanlığa karşı işlenebilecek pekçok suçu aleni bir şekilde işlemeye başladığı ilk günlerde dahi görmüşlerdi. Ancak silah lobisinin, enerji ve finans tiranlarının baskısına direnmek, Obama için Recep Tayyip Erdoğan için olduğu kadar kolay değildi. O boyun eğmeyi tercih etti, şimdiyse fırtınadan hortuma dönüşen olaylar zinciri kendisini de yutmadan emekli olmayı iple çektiğini düşünebiliriz. Ancak hiçbir şey yapmadan durup eninde sonunda olacak olanı biraz daha ertelemek ve yükü kendi sırtından atmak için yeterli vakti olduğunu zannetmiyorum.

Irak'ta Maliki koltuğundan olurken Suriye'de radikalleşmenin kapılarını açan Çocuk Kasabı Esad'ın yeni kabinesini kurması Obama'nın işini hiç de kolaylaştırmıyor. Üstüne bir de, Demokratlar'a Esad'la işbirliği dayatılacağının sinyallerini veren makale ve analizler teker teker döşenmeye başladı bile. Son iki yıldır eylem alınması gereken her anda, 'doğru olan' ve 'malum odakların' istediği arasında kalıp yanlış tercih yapan Obama, bakalım bu işi daha ne kadar görmezden gelebilecek?

Şimdi iki seçeneği var Barack Obama›nın. Ya Türkiye›yi seçerek hem Esad›a karşı hem de IŞİD›e karşı maksimum işbirliği içine girecek ve iki yıl önceki plana geri dönecek ya da iki senedir yaptığı üzere küresel sermayeyi yönetenlerin çektiği yöne doğru gidecek ve açıktan olmasa da dolaylı bir şekilde Esad›la çalışarak sahada IŞİD›e kaçacak başka bir alan bırakmayıp Türkiye'ye yöneltecek. Özellikle Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın dozajı artmışken, Batı ve Rusya arasındaki ilişkiler hiç olmadığı kadar kötü bir forma girmişken ikincisinin olması mümkün gözükmüyor.

Ancak Batı bu... Ve Obama'yı tanıdık artık. O da alışılmış, öngörülebilir dünya liderlerinden biri olarak, risk almayı değil, bile bile Lades demeyi seviyor. Enerjinin kontrolü ve sömürünün devamı uğruna bir dinler savaşı çıkmasına bile göz yumabilirmiş gibi gözüküyor. Yani bunca toz dumanın ardından bir gün gelebilir ve birbirini bir kaşık suda boğmak isteyen Rusya ve ABD, yanlarına İran ve Suudileri alıp hep beraber geri dönüşü mümkün olmayan bir felaketler zincirini başlatabilir.

İŞİD›in mevcudiyeti, bölgede haksız çıkarları uğruna, yayılma ve mezhepsel politikaları uğruna birbirini yiyen ülkeleri birleştirmekten başka bir işe yaramayacak. Ancak buna bağlı olarak, Suriye'de yaşananları sadece IŞİD üzerinden tartışıp özgürlük için, temel hakları için, insan gibi yaşamak içn isyan edenleri unutmak da, en az IŞİD kadar korkunç, bu olanların başlıca sorumlularının kazanmasından başka bir şeye neden olmaz. Esas şimdi hiç olmadığı kadar Suriyeli muhaliflerle dayanışma zamanı... Algıyı bir kez olsun insani ve vicdani değerler uğruna yönetme zamanı...

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT