1. YAZARLAR

  2. Erhan Başyurt

  3. Suriye politikasında korku duvarlarını aşmak
Erhan Başyurt

Erhan Başyurt

Yazarın Tüm Yazıları >

Suriye politikasında korku duvarlarını aşmak

26 Nisan 2011 Salı 00:34A+A-

Arap baharı, halkın değişim arayışları Suriye'ye uzandı.

Gösteriler arttıkça baskıcı rejimin tepkisi de sertleşiyor.

Esed yönetiminin protestoların başladığı günden bu yana katlettiği sivil sayısı 500'e yaklaşıyor.

Beşşar Esed, muhalifleri bastırmak için Hama'da halkına bomba yağdıran ve 20 bin kişinin ölümüne neden olan babasından farklı olmadığını gösteriyor.

30 yıl sonra dünyanın değişiminden ders almamış olmak, Fildişi, Libya, Mısır ve Tunus'tan doğru dersler çıkarmamış olmak ne büyük bir kayıp.

Esed, demokrasiyi ve küreselleşmeyi anlamamakta ısrarlı.

***

Düşünün, Baas devriminden bu yana 47 yıldır ülke sıkıyönetim ile yönetiliyor.

Aslında Paris'te tıp eğitimi almış birinin, evrensel haklara yabancı olması düşünülemez.

Yüzde 15'lik Nuseyri azınlığa dayalı bir yapının 40 yıl aralıksız iktidarda kalmasının baskıcı bir rejim dışında yolu yok.

Düşünün, Esed ailesi 40 yıldır babadan oğula halkın tek tercihi!

Madem öyle, şeffaflaşma ve demokratikleşmeden korkmak niye?

Suriye'de bıçak sırtı iktidar bugüne kadar sadece İsrail ve İran'a yaradı.

Ülkenin güneyi 37 yıldır İsrail'in işgalinde.

Suriye, zayıf ordusu ve zayıf iktidarıyla buna imkân sağlıyor.

Yakın zamana kadar Türkiye ve Irak ile ilişkiler en alt düzeydeydi.

İran ile de devrim sonrası mezhep tabanlı ve Irak düşmanlığı üzerinden ilişki kurulabildi.

Böyle bir rejim yapısı, Suriye'ye fayda değil zarar sağlıyor.

Halkın korku duvarlarını kurşunlara rağmen yıkma gayretinde şaşılacak bir şey yok.

***

Türkiye'ye düşen, halkın taleplerini sonuna kadar desteklemek ve demokratikleşme çabasına yardımcı olmak.

Tabii ki komşu bir ülkenin içişlerine müdahale etmek anlamına gelecek politikalar izlemek doğru olmaz.

İyi ilişkilere sahip olduğumuz komşu bir rejimin kendi halkına, daha fazla özgürlük ve demokrasi talep ettikleri için kurşun yağdırmasına göz yummak da olmaz.

Suriye, Saddam sonrası bunalım yaşayan Irak'tan çok farklı bir ülke.

Esed'in şeffaf bir seçimle yeniden iktidara gelmesi ya da halkın iradesi ile değişmesi halinde benzer bir kriz yaşamak söz konusu olmaz.

Aksine, demokratik bir Suriye hem uluslararası camiada daha iyi söz sahibi olacaktır hem de bölgesel istikrar ve refaha katkı sağlayacaktır.

Dahası İsrail karşısında da mevcut rejimin zayıf yanlarından kurtulacağı için daha güçlü olacaktır.

Lübnan'ın istikrarı da böyle bir değişimden şüphesiz olumlu etkilenir.

Sonuç olarak Türkiye, kısa vadede ekonomik riskler söz konusu olsa bile uzun vadeli bir bakışla Suriye konusunda politika takip etmeli.

Değişim ve reform taleplerini, uluslararası hukukun sınırları içerisinde kalarak desteklemekten kaçınmamalı.

Suriye halkı gibi Türkiye'nin de kaygılarından arınmasında ve korku duvarlarını yıkmasında fayda var.

BUGÜN

YAZIYA YORUM KAT