1. YAZARLAR

  2. KENAN ALPAY

  3. Suriye Bataklığındaki İran ve Hizbullah
KENAN ALPAY

KENAN ALPAY

Yazarın Tüm Yazıları >

Suriye Bataklığındaki İran ve Hizbullah

01 Ağustos 2013 Perşembe 05:00A+A-

Hem Gezi Parkı hem de Mısır’da gerçekleştirilen askeri darbe sadece Türkiye’de değil uluslararası kamuoyunun da ilgisini Suriye’den iyiden iyiye uzaklaştırdı. Esed-Baas cuntasının katliam ve yıkımlarını zaten boş gözler ve sözlerle izlemekle iktifa edenler için bu gelişmeler AK Parti hükümetinin iç-dış bütün politikalarında iflas ettiğini ilan etmek için önemli fırsatlar olarak değerlendirildi. Ne var ki bu fırsatları taçlandıracak adımın Türkiye’de PKK, Suriye’deyse PYD ile silahlı bir çatışmayı mümkün kılarak taçlandırılması asıl hedefti.

İnsanlık onurunu çiğneyen bütün vahşiliklerine rağmen Esed-Baas rejimi ayakta tutan denklem işte tam da bu denklemin kurucu aktörleri olan düşman kardeşlerin ittifakı sayesinde mümkün olabiliyordu. Beklendiği üzere AB ve ABD artistik sözlerle orta sahada top çevirerek katliamların devamı hususunda Esed-Baas rejimini besleyen Rusya-İran bloğuyla birlikte “Siyasal-Radikal İslam’ın İflası” için seferber oldular. Öyle ya Esed-Baas rejimi bütün katliam ve yıkımlarına, en iğrenç işkence ve sistematik tecavüz politikalarına rağmen AB ve ABD, Rusya ve İran açısından Suriye halkının “Radikal İslam” taleplerinden daha da tehlikeli olamazdı ki.

Esed Katil! Peki Hamaney ve Nasrallah …?

Esed-Baas rejimi Suriye halkına karşı bunca katliam ve yıkımı hangi imkân ve kadrolarla gerçekleştiriyor? Cevabı malum bir soruyu sormanın elbette bir maksadı var. Suriye’nin birçok şehrinin ama özellikle de Humus’un harabeye çevrilen fotoğraflarının mimarı tabii ki Esed-Baas cuntası değil. Çünkü kitlesel ölümler eşliğinde Suriye’nin harabeye çevrilmesindeki birincil aktörler Rusya’dan da önce İran ve Hizbullah’tır.

Bakın daha geçen hafta Humus’ta Lübnan Hizbullah’ının önemli komutanlarından biri olan Ahmed Sellum (Ebu Ali Mehdi) Suriyeli mücahidlerle girdiği çatışma sonucunda öldürüldü. Ne arıyordu Humus’ta, niye oralarda savaşıyor filan diye bazı şeyler merak edilebilir elbet. Mesele şu: Sellum beraberindeki askeri birliklerle “Seyyide Zeynep Türbesi”nin koruyucusu diye bilinen Şii Ebul Fadıl el-Abbas Tugayının önemli komutanlarından biri. Türbeyi muhafaza ve müdafaa etmek üzere savaşıyormuş güya. Açıkça Esed-Baas cuntası saflarında katliam yapmanın bahanesi türbe korumak olmuş.

Hiç inkâr veya tevil edilebilecek gibi değil: Ahmet Sellum gibi binlerle ifade edilen Hizbullah savaşçısı Humus’ta veya Suriye’nin en ücra köşelerinde Suriye halkını katletmek üzere seferberlik ilan etmişler. Çünkü katil Esed-Baas cuntasının bekası için kitlesel kıyım ve geniş çaplı yıkım dâhil her yolu mubah sayıyorlar. Bu seferberlik ilanında doğal ve de zaruri olarak Nasrallah’ın emir ve görüşleri belirleyicidir.

Ahmet Sellum gibi diğer Hizbullah savaşçıları da Suriye’deki Müslüman erkek ve kadınları, çocukları ve ihtiyarları Esed-Baas şebekesi adına Şebbiha ve Muhaberatla bir olup öldürmek üzere savaşıyorlar. Baas-Esed hesabına işlenen cinayetleri Türbe’ye sadakatle maskelemeye çalışıyorlar. Ama ne mümkün!

Onlar şimdilik Kusayr gibi Esed-Baas rejimin kontrolü altına geçirdikleri bölgelerle iftihar ediyorlar, zafer pozları veriyorlar. Ne büyük ve çirkin bir bataklığa gömüldüklerini idrak edemiyorlar. Esed’e başkaldıran Suriye halkını katledip sindirince Hizbullah’ın ihya olacağını, bölgede hâkimiyet kuracağını zannediyorlar. Büyük bir aldanış içerisinde olduklarını, kendi kuyularını kazdıklarını göremeyecek kadar mezheplerine, iktidarlarına ve türbelerine tutkulular. Ancak bu ölümcül tutkunun kendileri açısından sadece bölgeyi değil ahireti de cehenneme dönüştürdüğünü inatla inkâr ediyorlar.

Hoşneviş ve Rehber’in Dalaleti

Esed’le birlikte Şebbihaları ve Muhabarat katil de Hizbullah’ı cepheye süren Nasrallah ve Devrim Muhafızlarını rejimin muhafızı olarak istihdam eden Rehber Ali Hamaney ne oluyor?

İran Devrim Muhafızları komutanlarından General Hişam Hoşneviş’in (Hasan Şatıri) geçtiğimiz şubat ayında Şam yakınlarında öldürüldüğünü de hatırlatalım. General Hoşneviş’in Suriye’deki misyonu neydi? Şuymuş: Halep’in İmar Komisyon Başkanı. Ne kadar trajikomik bir görev ve aynı oranda hazin bir son değil mi? General Hoşneviş Halep’i imar etmek üzere Rehber Hamaney’den emir alıp gelmiş Suriye’ye fakat nankör Suriyeliler görevini tam olarak ifa edemeden oracıkta katletmişler kendisini.

Sellum ve Hoşneviş gibi katil Esed’in bekası adına, Baas cuntasının ikbali namına İran ve Lübnan’dan Suriye’ye gönderilen nice savaşçı var acaba? Önce yüz binden fazla mazlum insanı öldürdüler sonra da kendileri de öldürüldüler.  Bu katletme mesleğine ne zamana ve nereye kadar devam edecekler şimdilik bilemiyoruz. Ama içine girdikleri bu kirli ve çirkin savaşta zafer hiç yakın değil hatta mümkün değil.

Teravih Sonrası Hurriya

Son olarak Hurriya isimli çok güzel bir albüm yayınlayan Grup Yürüyüş bu gece teravih namazı sonrasında Başakşehir’deki Sular Vadisinde bir konser verecek. Ben, ailemle birlikte Grup Yürüyüş’ü dinlemeye gideceğim. Müsaitseniz siz de buyrun.

YAZIYA YORUM KAT

7 Yorum