1. HABERLER

  2. HABER

  3. TEKNOLOJİ

  4. Sosyal Medya Vatanseverleri
Sosyal Medya Vatanseverleri

Sosyal Medya Vatanseverleri

​​​​​​​Velhasıl hayatı erteleye erteleye, sorumluluğu başkalarına yükleye yükleye yaşayanlar yüzünden, hayatın akışı sekteye uğruyor. Sonra o bilindik şikayet cümlesi: “Biz ne ara bu hale geldik!”

20 Temmuz 2017 Perşembe 03:29A+A-

Fatma Barbarosoğlu / Yeni Şafak

21. yüzyılda, sosyal medya vatanseverliği diye bir kavramımız var. Başka ülkelerde de var mı bilmiyorum.

Adını sosyal medya vatanseverleri koydum, ama sanmayın takdir ile, kahrımdan koydum bu ismi.

Sosyal medya vatanseveri olarak kimi mi kast ediyorum?

İşi gücü olmayan ama 24 saat sosyal medya mesaisi yapanları kastediyorum.

Taşı taş üstüne koymamış tipler bunlar. Hayatlarında bir şey inşa etmenin, üretmenin sıkıntısını hiç çekmemişler.

Menekşe mendilim düşe oyununun, aldım verdim ben seni yendim kısmından bir adım öteye gidememişler.

Hayatları başkalarının hayatı üzerine monte edilmiş, erteleme dekorları ile çevrelenmiş...

Sosyal medya üzerinden durmadan “tehlikeli tarih” sinyali veriyorlar: “Filan tarihe dikkat yeni bir kalkışma olabilir.”

Attıkları bu tivitler ile pek derin kaynaklardan pek gizli bilgileri aldıklarına öylesine inanıyorlar ki... Onların kendi yalanına böylesine aşk ile inanmaları dert değil ama gençleri inandırmaları can sıkıcı.

Bir kaç kişinin birbiriyle yarışırcasına gecenin bir yarısı attığı tivitler en çok gençleri, özellikle de öğrencileri etkiliyor. Bir yılgınlık bir bezginlik.

Derken herkesin ağzında yer ediyor o cümle: “Filan tarihe dikkat. Hele filan tarihi bir atlatalım da...”

Sosyal medyada, kimin kim olduğunun bilinmediği ortamlarda servis edilmiş “yeni darbe girişimi” tivitleri, gündelik hayatı olumsuz etkiliyor.

Gündelik hayata düşen olumsuz etkileri hakkında hiç konuşmadan, “Türkiye’nin psikolojisi bozuluyor” haberleri ile geçiştiremeyiz.

Bize enerji lazım. Bize iş-güç, bize muhabbet, bize sanat, üretim, inşa lazım.

İyiyi kötüden ayıracak, güzel ile çirkin arasındaki farkı bir çırpıda görecek basiret lazım.

“Filan tarihi hele bir atlatalım...” Bu cümle doktorun ağzına sakız olunca, cümle esnafın ağzına sakız olunca, öğretmenin, ev kadının, hasta bakıcının, pazarcının ağzına sakız olunca akan hayat akmaz oluyor.

Belediye Başkanları meselesine hiç girmeyelim. Başkanlar 24 saat tivit atma peşinde olduğu için, İstanbul’a bir kaç saat yağmur yağınca boyu 1.60’dan az olanlar sokağa çıkmasın diye haberlerin yapılacağı sokak, cadde görüntüleri armağan ediyorlar vatana.

Velhasıl hayatı erteleye erteleye, sorumluluğu başkalarına yükleye yükleye yaşayanlar yüzünden, hayatın akışı sekteye uğruyor. Sonra o bilindik şikayet cümlesi: “Biz ne ara bu hale geldik!”

Bir hale geldiğimiz yok. Hayatın gerçeğini sosyal medyanın anaforu ile değiş tokuş edince... Sanalı gerçeğin yerine ikame edince...

Hayat böyle değil. Kimse kimseye düşman değil. Hayat devam ediyor. Her gün fırınlarımızdan ekmek çıkıyor.

Fırıncılar sosyal medya bağımlısı değil çok şükür.

Ya fırıncılarımız sosyal medya bağımlısı olup da filan tarihe dikkat kesilip elleri ayakları tutmaz olsa...

Hamurunu karmaz, ekmeğini pişirmez hele bir duralım, hele bir filan tarihi görelim dese. DEMEZ. Esnaf hayatın ritmini bilir, öncelikler, sonralıklar listesini bilir.

Olmaz ama hadi oldu diyelim. Fırıncılar filan tarih geçinceye kadar ekmeği yapmayacağız ahali kendi başının çaresine baksın dese... Ya da pişirmediği ekmeklerin parasını almaya kalksa? Siz şuraya sanki aldım diye paranızı bırakın ben size sonra ekmek vereceğim dese?

Öğretmeni düşünün dersini anlatmak yerine, durun çocuklar diyor tarihi zamanlar içindeyiz hele matematik dersini şimdilik şurada bekletelim.

Ev kadınını düşünün yemek yapmıyor hele filan tarihe kadar ekmek arası peynir idare edelim diyor.

Örnekler tutarsız mı geldi? Ama sosyal medya vatanseverlerinin yaptığı tam da bu.

Sosyal medya vatanseverleri durmadan gelmekte olan bir tarihi servis edip o tarihte bıçağı kaptığı gibi meydana çıkacağını söylüyor.

Binlerce yıldır insanlar, canını en kutsal bildiği şeyler için verdi.

15 Temmuz şehitleri mesela, her biri işinde gücündeydi. Mesuliyetin bilinci kalbe inince, her biri kendini meydanda buldu. Lütfen bu durumu; hiçbir iş, hiçbir değer üretmeyen insanların tavırları için kullanışlı hale getirmeyelim.

Ahlakı olmayanların vatanseverliği vatana yarar değil zarar getirir.

Ahlak titizlik ile başlar, titizliğin ilk basamağı yaptığın işi en iyi şekilde yapmaktır.

Ne iş yapıyorum demiştiniz?

HABERE YORUM KAT