1. YAZARLAR

  2. Mehmet Koçak

  3. Son devrin Firavunları cinnet geçiriyor
Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

Yazarın Tüm Yazıları >

Son devrin Firavunları cinnet geçiriyor

06 Ağustos 2011 Cumartesi 00:05A+A-

Mısır’ın devrik lideri ve son devrin en büyük firavunu olarak ilan edilen Hüsnü Mübarek, iki oğluyla birlikte bir kafesin içinde yargılanmaya başlandı. Mübarek, halka ateş açma emri vermek, yolsuzluk ve kamu fonlarını boşa harcamakla suçlandı.

Despotçu diktatör Mübarek’in, 30 yıllık iktidar döneminde mahkemelerde Müslüman tutukluları küçük düşürmek için kullandığı demir kafes içinde yargılanmasını çok anlamlı buluyorum.

(İhvan-ı Müslimin) ‘Müslüman Kardeşler Teşkilatı’ diğer adıyla ‘İhvan Hareketi’ üyeleri bu kafeslerin içerisinden “İnançlarımız doğrultusunda bir hayat nizamı istiyoruz” şeklinde haykırırken, son devrin Firavununun verdiği emirlerle on dakika içinde onlara göstermelik yargılamalar yapılmış ve binlerce masum insan idamla cezalandırılmıştı.

Şimdi bu zalim diktatörü kendi icadı olan kafeste yargılanıyor görmek, hiç şüphesiz ayrı bir mutluluk vesilesi olmuştur. Mısır halkı kadar, insan hakları ve düşünce özgürlüğüne inanan, saygı duyan herkesi firavunu o kafes içinde yargılanırken görmek hem mutlu etmiş hem de düşündürmüştür.

O demir kafeslerde binlerce Müslüman genç ‘insani ve İslami bir hayat’ istedikleri için yargılanmış ve hatta o yargılamaların sonucunda idam edilmişken; bugün bu kafeslerde Hüsnü Mübarek ve aile fertleri, hırsızlık, yolsuzluk ve masum halkı katletmek gibi iğrenç suçlardan yargılanıyorlar...

Kendilerini yeryüzünün ilahı sanan zalimlerin içinde bulundukları hale bakın....

Adı güzel kendi çirkin bir zalim diktatör olan Mübarek’ten önce yoldaşı Irak diktatörü Saddam da kendi yaptırdığı ve altında kendi imzasının bulunduğu kanunlarla kendisi yargılandı ve idam edildi.

Ne diyelim; etme bulma dünyası...

Ne demişler “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste”, Musa’yı firavunun sarayında büyüten Allah, nelere kadir değil ki...

FİRAVUNLAR VE FİRAVUNÎ SİSTEMLER

Bu dünyadan ne firavunlar, ne diktatörler, ve ne despotçu zalimler geldi geçti. Hepsinin sonu hüsran oldu.

Bunlar şimdiye kadar ve bundan sonra da kıyamet sabahına kadar nefretle anılıp lanetleneceklerdir.

Çünkü onlar despotçu bir yönetimle halkını ezen, siyasi, ekonomik, hukuki çok boyutlu zulümlerle geniş kitlelere kan kusturmuşlardı.

Bu acımasız zalimlerin bazıları ölmüş veya öldürülmüş yani bu gün dünyamızda ve aramızda yoklar, ancak kurdukları sistem ve düzenler onların izlerini sürenler tarafından yaşatıldığı gibi zulümleri de devam etmektedir.

Onların kurduğu baskıcı, ayırımcı ve dışlayıcı sistemler ile rejimler sürekli olarak emperyalist güçler tarafından desteklenmiştir.

Çünkü İslam coğrafyasının yeraltı ve yerüstü zenginliklerini onlar üzerinden sömürmüşler ve sömürmektedirler. Monarşi, oligarşi veya cumhuriyet adı altındaki bu düzenlere karşı zaman zaman tavır takınsalar da gerçekte onların bu tutumu daha fazla taviz koparmaktan başka bir şey değildir.

Ancak İslam aleminde de bir uyanış dönemi başlamıştır. Zalimlere başkaldırı devri ile yeni bir milat başlatıldı.

Geçmişten günümüze verilen mücadele çok şükür semeresini verdi ve artık geriye dönüşü olmayan bir dönem başlamıştır. Ancak Müslüman kitlelerin dikkat etmesi gereken en önemli husus şudur: Batı emperyalizminin Müslümanlar arasında İslami anlayışları sekülerleştirmek ve emperyalizmin amaçlarına göre reforme etmek oyunları ve girişimleridir.

Eğer bu girişim ve oyunlara İslam’ın prensiplerine bağlı kalınarak karşı gelinmez ise bundan sonraki dönem; İslam’ın ve Müslüman halkların güçlendiği ve hakim olduğu bir devir olacaktır.

Çünkü zalimlerin, firavunların ve despotçu diktatörlerin ve onların sistemlerinin devri az kaldı bitti bitiyor.....

Zalimler kendi emirleriyle kurdurdukları mahkemelerde ve kendi emirleriyle yaptırılan demir kafesler içinde hesaba çekiliyorlar...

Tunus Firavunu Zeynel Abidin Bin Ali, kaçtığı Suudi Arabistan’da korkusundan kalp krizi geçirdi... Mısır’ın zalimi Mübarek, mahkemeye getirilirken korkudan titreyen ayakları üzerine duramayınca sedye ile taşındı ve korkusundan altına pisledi. Libya’nın diktatörü Kaddafi korkusundan sürekli uyuşturucu alıyor. Suriye’nin genç despotu Beşar Esad, “her an devrileceğim” korkusu içinde silahlı güçlerine katliam emirleri veriyor. Yemen’in zalimi Salih ise tedavi için kaçırıldığı Suudi Arabistan’dan ülkesine geri dönmeye cesaret edemiyor....

Kısacası; panik ve korkunun sebep olduğu ruhi bunalımın son devresi olan cinnet ve çılgınlığı yaşıyorlar.

İşte son devrin Firavunlarının hali...

Bu günleri gösteren Yüce Allah’tan; halklarının değişim girişimlerine karşı direnen diktatör kalıntılarının da sonunu görmeyi nasip etmesini diliyoruz.

Çünkü O’nun kudreti her şeye yeter...

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT