1. YAZARLAR

  2. Haşmet Babaoğlu

  3. Solun kötülükleriyle yüzleşmek...
Haşmet Babaoğlu

Haşmet Babaoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Solun kötülükleriyle yüzleşmek...

02 Nisan 2015 Perşembe 17:24A+A-

Bir büyük yalanı konuşmak zorundayız. Marksist solun şiddetle ilişkisinin "tali" nitelikte olduğu yalanını...
Bu yalan yirminci yüzyılın en başarılı kültürel cambazlığıdır. Hâlâ da etkileri sürüyor.
Yaygınlaşmasında elbette edebiyat ve sanat iktidarlarının büyük vebali vardır ki, ayrıca konuşmak gerek.
Dikkat çekici olan şu... Bir komünist devletin ya da örgütün terörüyle...
Veya solcuların ayrımcılıkları ve zorbalıklarıyla hesaplaşmak zorunda kaldığımızda...
Kafalarının "faşist kafası" olduğunu iddia ediyoruz.
Neden bu kafanın tam da "ultrasol bir kafa" olabileceğini düşünmekten kaçınıyoruz? Ne zaman evirip çevirmeden kötüye kötü, iyiye iyi; sola sol, faşizme faşizm diyeceğiz? 

***


Geçenlerde Atilla Yayla bu konuya değinerek sosyalizmin insan hakları ve şiddet karnesindeki kırıkların sürekli faşizme fatura edilmesinin solun kendini sorgulamasınıengellediğini söylüyordu. Yerden göğe haklıydı.
Hani Oğuz Atay "durmadan başkasının kötülüklerinden söz etmek seni iyi yapmaz" diyordu ya...
Kapitalizmin kötülüklerine karşı savaşıyor olmak da sosyalizmi kendiliğinden "iyi" kılmadı, kılamıyor, kılamaz.
Neye karşı savaştığın kadar nasıl ve ne için savaştığın da belirleyicidir.
Kaldı ki, ultrasol ideolojik bakımdan faşizm kadar mutlakçıdır. 
Stalin, Mao ve Pol Pot'un milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanan "temizlik" takıntısının Nazilerinkinden farklı olduğu söylenebilir mi? Sol örgütlerin iç infazlarının korkunç tarihini bilmiyor olmanız, onları temize çıkarır mı? 

***


Marksist örgütlerin cinayetlerini "sapma" olarak görmek sol popüler kültürün gözlerimize çektiği bir perdedir.
Dünyaya "sol"dan bakmaya...
Ve Marksist tarih tezinin değerli yanlarını analizlerimizde kullanmaya bundan sonra da ihtiyacımız olacaksa...
Önce bu perdeyi kaldırıp solun toplum mühendisliğiyle ve bu yolda sergilediği örgütlü şiddetle açıkça hesaplaşmamız gerekiyor. 
"Toplum mühendisliği" dedim ya...
Genç kuşaklar bunu sadece otoriter burjuvazinin marifeti sanıyor.
Oysa toplum mühendisliğinin en yıkıcı yöntemlerini geçen yüzyılın sosyalist devletlerigeliştirdi.
Burada keseyim...
Yarın kaldığım yerden devam edeceğim.

SABAH

YAZIYA YORUM KAT