1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Siyasi Cüruf Olarak Sol Siyaset ve Kürt Kartı: KYB-GORAN-PKK
Siyasi Cüruf Olarak Sol Siyaset ve Kürt Kartı: KYB-GORAN-PKK

Siyasi Cüruf Olarak Sol Siyaset ve Kürt Kartı: KYB-GORAN-PKK

“Kürtlerin bölgenin kadim değerleri etrafında yeniden büyük aileye güçlü şekilde katılımı sağlanmalıdır.”

29 Mayıs 2016 Pazar 16:37A+A-

Mustafa Ekici / Star Açık Görüş

Medyamız ve aydınlarımız IKBY’de meydana gelen startejik gelişmelere malesef yeterli ilgi göstermemekte ve bu nedenle dış politikanın en temel ayaklarından olan bilgi akışı sağlıklı işlememektedir.

Geçen hafta, önce Celal Talabani’nin Azmar Dağı eteklerine kurulu Dabaşan’daki evinde imzalanan ve aynı gün Süleymaniye’deki Şarê Ciwan Oteli’nin toplantı salonunda, İran’ın Süleymaniye temsilcisinin hazır bulunduğu bir toplantı ile basına duyurulan KYB ile Goran arasındaki stratejik anlaşma gerçekten de bölge çapında bir çok yeni siyasi gelişmeyi tetikleyecek öneme sahip.

KYB-GORAN stratejik anlaşması 11 başlık altında 25 maddeden oluşuyor.Türkiye’de ki sol çevrelerin kullandığı dile benzer bol bol demokrasi, özgürlükler, halk, emek ve benzeri sol tekelindeki kavramlarla süslenmiş anlaşma, temelde Barzani iktidarını yıkma paketi olarak okunabilir. KDP, anlaşmanın hemen ertesinde bir açıklama yayınladı. Açıklamada KYB’nin daha evvel KDP ile yapmış olduğu stratejik anlaşmaya ters hareket ettiğini, anlaşmadaki “İki tarafın da 3. bir taraf ile yapacakları anlaşmalar konusunda önceden bilgilendirmek, yapılacak anlaşma şartlarını paylaşmak ve birbirlerinden onay almak” gibi maddelerini özellikle ihlal ettiğini ileri sürerek sert bir dille eleştirdi. KDP, uzun bir aradan sonra KYB’yi ilk defa bu kadar net ve sert bir şekilde eleştirdi.

Kürdistan’daki siyasi dengeler ve KYB içindeki siyasi tarafların bugün takındıkları siyasi tutumların hemen tamamı yakın geçmişteki ilişkileri ile ilintilidir. Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) adından da anlaşılacağı üzere bir koalisyondur. Kısaca üç güç odağından bahsedilebilir, bunlar;

1-Mele Bextiyar (özellikle ekonomi), Mam Celal’in eşi Hero İbrahim Ahmed (istihbarat), oğulları Kubat Talabani, Pavil Talabanive yeğenleri Ala Talabani ile Lahor Şex Cengi; Süleymaniye bölgesindeki istihabrat kanadını ve ekonomi ile medya gücünü de kontrol eden odak.

2-Kosret Resul Ali; peşmerge gücü ve özel kuvvetler birimini kontrol eden odak.

3- Dr. Berhem Ahmed Salih, Süleymaniye bölgesinde siyasi olarak tabanda etkili, uzun zaman Süleymaniye bölgesi başbakanlığı yapmış, dış politikada deneyimli ve etkili ilişlikere sahip. Parti içinde Talabani’den sonra en güçlü başkan adayı olarak öne çıkan bir diğer odak. Fakat bu odak özellikle Hero İbrahim Ahmed tarafından çok sert bir şekilde tepki görüyor ve dışlanıyor. ABD ile ilişkileri üst düzeyde olan ve Amerikalı yetkililerin güvenini kazanmış bir siyasetçi olduğu söylenen Salih, yakın zamanda Süleymaniye’de Amerikan Üniversitesi’nin kuruluşuna da öncülük etmiştir.

Barzani’yi devirme planı

KYB’nin ana gövdesinden 2007’de ayrılan ve Goran (değişim) hareketini kuran Noşirevan Mustafa, 21 Eylül 2013’teki genel seçimlerde sürpriz bir şekilde 24 vekil çıkararak ikinci büyük parti oldu. Bunda KYB’nin istihdam ve ekonomik gelir paylaşımı konusunda KYB’li şahıs ve çevrelere, özelikle Talabani ailesine büyük imtiyazlar sağladığına dair yolsuzluk iddiaları, şeffalık çağrıları büyük rol oynamışa benziyor. Nitekim IKBY siyasi kulislerinde KYB içinde 11 milyar dolarlık bir kaynağın tamamen kayıp olduğu ve ağırlıklı olarak KYB önde gelenleri/Talabani ailesi içinde eritildiği iddiaları konuşulagelmektedir.

Geçen Haziran ayındaki siyasi krizde, 2013’de Süleymaniye’de işe yaradığı keşfedilen yolsuzluk iddiaları üzerine kurulu siyasi kampanyanın aynısını bu kez Barzani’ye karşı yükselten Goran Hakereti, İran’ın açık şekilde destek verdiği bir parlamento darbesi planlamış ancak başarısız olan kampanya sonucunda parlamentoyu terk etmek zorunda bırakılmış ve Erbil’e girmesi engellenmişti.

Goran’nın İran destekli bu kampanyalarının yıkmayı hedefledikleri IKBY iktidar erkinin iki temel dengesi bulunmaktadır; askeri güç olarak peşmerge ve temelini petrol üretim ve ticaretinin oluşturduğu ekonomik güç. Bölgede temel olarak iki askeri odak bulunmaktadır, bunlar; KDP ve KYB’ye bağlı peşmerge güçleri, bu iki siyasi gücün aurasında kurulmuş istihbarat servisleri ve diğer bazı özel askeri odaklardır. Amerikan işgalinin ve uçuşa yasak bölge uygulamasının yarattığı de-facto durum ile kurulan bölgesel hükümet, iki bölgeli, parçalı iktidar erkini birleştirerek 2005’te tek yönetim olduğunu ilan etti. Ancak ekonomik ve askeri olarak tek merkezli bir güç haline geldiği söylense de durum biraz daha karmaşık.

Peşmerge, Süleymaniye ve Erbil olarak iki ayrı merkeze, farklı ve rakip siyasi güç odaklarına bağlı parçalı bir güçtür. Goran’ın peşmerge gücü bulunmadığından, parlamentodaki gücü fazla olsa bile (ki finans ve mali işlerden sorumlu bakanlıklar ve meclis başkanlığı Goran’da idi) bunun ekonomik bir karşılığı ve iktidar erkinde bir ağırlığı olamamıştır.

İttifakın parametreleri

Noşirevan Mustafa ve Goran’ın, büyük itham ve iddialarla yola çıkıp 9 yıl sonra yuvaya dönme kararı, bir anlamda bu askeri ve ekonomik güç ve ilişkilerden yoksun siyasetin bölgede bir karşılığının olmadığını ispat etmiştir. Ayrıca İran desteğiyle, geçmişte Barzani ve KDP ile işbirliği yapan KYB ve Talabani’yi cezalandırma girişimi olarak kurgulandığı siyasi kulislerde ifade edilen Goran hareketi benzeri girişimlerin de işe yaramadığının göstergesidir.

Mesud Barazani liderliği ve KDP, uzunca bir zamandan beri Kürdistan bölgesinin Irak’tan bağımsızlığı tezini savunmakta ve bu konuyu bir referendum ile halkoyuna sunmak için siyasi çalışmalar yapmakta.İran ile iltisaklı ve bağımsızlık referandumunu “henüz erken” bulan sol siyasi hareketler olarak Goran ve KYB ise bu tezin yarattığı siyasi baskının ağırlığı altında ezilmektedir. KYB’nin giderek güç kaybetmesi, bölünmesi ve İran’ın yoğun siyasi etkisine bu kadar açık hale gelmesi, Suriye’de İran ve Esed diktası tarafından emperyalizme kiralanan PKK/PYD, Türkiye’de tırmandırılan terör temelde bu tezin bölgede yarattığı etkiler açısından okunmalıdır. PKK da bu gerileyen siyasal tezin tam ortasındadır.Nitekim gerek Goran, gerekse KYB’nin KCK ile ilişkileri sır değidir. Hatta bu stratejik anlaşmayı hararetle savunan açıklamaların yanı sıra daha bu hafta PKK’ya yakın haber ajansları, ‘Barzani her sıkıştığında bağımsızlığa sarılmakatadır’, ‘Barzani rol çalmaktadır’ gibi başlıklarla haberler geçmiştir.

IKBY’nin Irak’tan bağımsız bir yapı olarak yükselmesi tezi, bir yanı ile etnik Kürt milliyetçiliğinin ateşini yükseltiyor görünse de onyıllardır bölgede Kürt kartını özellikle Türkiyeye karşı ortaya koyan ve her anlamı ile terör estiren emperyalizm ile iltisaklı Marksist/Stalinist sol grupların ve siyasetin varlık nedenini feci halde sarsmışa benziyor.

Emperyalizm taşeronu sol

Bölge siyasetinde kan ve şiddet üzerine kurulu bir siyasal geleneğe dayanan Marksist/Stalinist sol, artık bir siyasi cüruftur. Hiç bir tutar tarafı olmayan, bölgedeki büyük sosyolojik tabanlar ile organik bir bağ kuramayan, bunu ölüme sürdükleri genç ve çocukların kanları ve kayıplarının yarattığı derin duygusal kırılmalar yolu ile gidermeye çalışan Marksist/Stalinist sol örgüt ve yapılar, gelinen noktada, her tür emperyalist odak ile iş tutmaya hazır hale gelmişlerdir. Emperyalist ülkelerin son işgal ve sömürgeleştirme hareketinde lejyoner olarak görev alan, bölgenin müslüman halkının katliamında öncü rölüne gönüllü yazılan sol hareketler, özellikle Kürt halkının sırtında artık büyük bir yüktür.

Türkiyenin, yüz yıl sonra Tayyip Erdoğan liderliğinde bölge siyasetini yeniden rayına koymaya çalışması,kardeşlik ve paylaşım üzerine, adalet ve bölüşüm üzerine, etnik değil değer temelli bir paradigma ile yeniden doğal mecrasına sokmaya çalışması, bölge siyasetinin önünde ki en temel engel olan, batılı emperyalist ve yerli işbirlikçi güç odakları ve ülkelerin ayarını bozmuştur. Bu güçlerin ana gövdesi Marksis/Stalinist sol siyaset, bir kısmı etnik ulusçu ve diğer bir kısmı da sekter dini hareketlerden oluşmaktadır.Hemen tamamının bölge sosyolojisiyle ilgileri zorlama ve köksüzdür. Bir tür cinnet haline benzeyen bu siyasetin ve batı ile iltisaklı rejim ve ülkelerin yüzyıldan beri adeta kan kusturduğu bölge halkının başında hiç şüphesiz Kürtler gelmektedir.

IKBY’de son yıllarda bölge şartları ve realiteleri ile uyumlu, başını KDP ve Barzani’nin çektiği bir siyasi süreç gelişiyorken, başta Türkiye olmak üzere komşu ülkeler ile dostluk ve işilişkileri kuruluyorken, kan ve şiddet üzerine kurulu Kürt kartının boşa çıkacağından korkan emperyalizm yeni bir şiddet sarmalı için tezgahlar kurmaktadır. Çok demokratik, insani, ekolojik ve kadın dostu maskeler takmış, emperyalist lejyon olarak bu siyasi cürufun yeniden Kürtleri bir kan deryasında boğmasına seyirci kalınmamalı. Türkiyenin 2. en büyük ticari partneri olarak IKBY ve aradaki emperyalist çitleri (sınırları) anlamsızlaştıracak denli “evin içinden” halkı ile daha derin ilişkiler geliştirilmeli, başta İran olmak üzere yersiz korkulara kapılan ve bu korkular ile cinnet halinde Müslüman ahalinin katliamına ortak olan ülke ve çevreler tekrar ve terkar uyarılmalı.

IKBY’de olabilecek şey dünden bellidir. KDP’siz bir siyasal dizayn mümkün değildir. Bütün aktörlerin bölge realitesine uygun hareket etmeleri, dostluk ve ortak çıkarlara dayalı, bölgenin kadim değerleri üzerine kurulu yeni birlikler inşa etmenin yolları zorlanmalıdır. Yüz yılı aşan bir süredir emperyalist sömürge faaliyetlerinin odağı haline getirilen, mağduriyetinden emperyalist faaliyetlere kullanım değeri yüksek bir sosyoloji yaratılan Kürtler, artık emperyalist batının elinden kurtarılmalı, bölgenin kadim değerleri etrafında yeniden büyük aileye güçlü şekilde katılması sağlanmalıdır.

 

HABERE YORUM KAT