1. YAZARLAR

  2. Mehmet Koçak

  3. Senin de babandan farkın yokmuş
Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

Yazarın Tüm Yazıları >

Senin de babandan farkın yokmuş

03 Ağustos 2011 Çarşamba 00:31A+A-

Suriye’den gelen haberler içimizi sızlatıyor. İçinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayının ruhuna uygun bir şekilde halkının huzur ve güvenini sağlaması gerekirken, Beşar Esad yönetiminin kendi halkına yönelik toplu katliamlar gerçekleştirmesi utanç vericidir.

700 bin nüfuslu Hama; 1970 ve 1982 yıllarında havadan ve karadan tank ve topla gece gündüz bombalanmıştı.

Bu bombardımanlar İsrail veya bir başka düşman güçleri tarafından değil faşist Arap milliyetçilerinin oluşturduğu Baas rejiminin kolluk kuvvetleri tarafından yapılmış ve binlerce insan katledilmişti.

Şimdi Hama üçüncü defa havadan ve karadan bombalanıyor. Yine Müslüman halk toplu katliamlara maruz kalıyor.

Şehir tam anlamıyla bir kuşatma altında. Geçmişte olduğu gibi şimdi de bir düşman ordusu tarafından değil yine faşist Baas yönetiminin son kalıntısı olan Beşar Esad’ın emrindeki kuvvetler bu vahşeti gerçekleştiriyor.

Bu saldırıların hedefi; Suriye’de hâlâ varlığını sürdüren küçük azınlığın oluşturduğu Nusayri tandanslı yönetimin çoğulcu Sünni kesimi sindirme çabasıdır. Ancak bu vahşet sadece Hama ile sınırlı kalmamakta, aylardır Suriye genelinde aralıksız olarak sürdürülmektedir.

Büyük diktatör Hafız Esad’ın yerine Suriye’nin başına geçen oğlu Beşar, başlarda babasının kötü mirasını bahane ederek sürekli değişime direndi.

Suriye halkında, babası gibi zalim olmadığına inandığı Beşar Esad’ın değişimi gerçekleştirme yolunda adımlar atarak halkının beklentilerine cevap vereceği ümidi vardı. Bu beklentilerin zaman içinde hayal olduğu, yaşayarak anlaşıldı.

Beşar Esat’ın Suriye’nin başına geçtiği ilk günden bu güne kadar yaşanan süreci düşününce, Osman Arif’in Erdal İnönü için yazdığı bir şiirin sözleri aklıma geldi.

Babasının kanlı izinden giden Beşar Esad hem Suriye halkını hem de tüm dünyayı yanılttı. Onun İngiltere’de okumuş olması ve orada doktorluk yapmış olmasına aldanmıştı dünya ve Suriye halkı.

Sözüm ona doktorlar halden anlarlarmış... Zulme karşı olurlarmış... Daha insancıl ve hümanist ruhlu olurlarmış...

Vaktiyle bu görüşlere Suriye halkı gibi Boşnak halkı da aldanmıştı. Bosnalı Sırp katil Radovan Karadzic de bir doktordu. Onun da içtikçe kana doymayan bir vampir olacağına kimse ihtimal vermiyordu. Ancak o Srebrenica başta olmak üzere tüm Bosna Hersek genelinde 150 binden fazla Boşnak Müslüman’ın katliamını yönlendiren ve emirleri veren katildi.

Demek ki; doğru olan kişileri bitirdikleri okula ve mesleklerine göre değil, taşıdıkları ruh ve karakterlere göre değerlendirmektir.

Bazı milletlerin olduğu gibi bazı kişilerin de ruh ve karakteristik yapılarında yani genlerinde bozukluk olabilmektedir. Bu tarz kişilerin kanında ve ruhunda katillik vardır ve bunlar kan kokusu almadan yaşayamazlar.

Bunların tarihte örnekleri pek çoktur. Esad ailesinden kim olursa olsun ve hangi eğitimi alırsa alsın değişmez. İşte bugün yaşananlar bunun en güzel örneğidir

 

SEYİRCİ KALAMAYIZ DEMEK YETMEZ

Sayın Başbakanımız Erdoğan defalarca uyardı. Cumhurbaşkanımız bu gidişin sonu hayır olmayacağı için bir an evvel reformlara gidilmesi çağrısında bulundu.

Açıkça söylüyorum; hiçbir şey değişmedi, değişmeyecek...

Bu mübarek ayda insanlar huzur ve güven içinde yüce Allah’a karşı kulluk vazifelerini en güzel şekilde yerine getirme uğraşı verirken despot diktatör Beşar Esad ve kadrosunun hain saldırılarına maruz kalmalarını dost ve kardeş ülke olarak kabullenmemiz veya yaşananlara seyirci kalmamız mümkün değildir.

Cumhurbaşkanı Sayın Gül ve Başbakan Sayın Erdoğan’ın komşuluk hukukuna bağlı olarak ve de bölge dengeleri açısından Beşar Esad ve yönetimine tanıdıkları toleransın istismar edildiği artık açıkça görülmüştür.

Uluslararası toplum ile hareket ederek bu zalimane gidişe dur demenin zamanı gelmiştir. Türkiye mevcut zalim yönetim yerine dost ve kardeş ülke Suriye halkının çağrılarına kulak vermelidir. Çünkü Suriye’deki Beşar Esad yönetimi, bir insanlık suçu işlemektedir. Onu korumak veya sahiplenmek ne inançlarımız ne de insanlık adına doğru olur.

Hükümetimizin Suriye konusundaki duyarlılığı ve girişimleri desteklenmeli ancak hükümetimiz de artık Beşar Esad yönetimi hakkındaki kararını net olarak ilan etmeli. Çünkü Suriye halkı ve tüm İslam dünyası bunu beklemektedir.

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum