1. YAZARLAR

  2. HAMZA TÜRKMEN

  3. Said Nursi, Abduh’un Talebelerine Karşı mıydı?
HAMZA TÜRKMEN

HAMZA TÜRKMEN

Yazarın Tüm Yazıları >

Said Nursi, Abduh’un Talebelerine Karşı mıydı?

17 Ağustos 2015 Pazartesi 01:37A+A-

Yeni Asya gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz, Salih Özcan’ın Hilal Yayınları ve Hilal dergisi vasıtasıyla Seyyid Kutup ve Mevdudi’nin eserlerini Türkçeye tercüme etmesinden  rahatsız.

Ona göre Risale-i Nur ‘asayişi muhafazaya hizmet’ ederken, Özcan ise Kutup ve Mevdudi’nin ‘radikal fikirleri’ni (yani Kur’an’a, tevhide, ıslaha yönelten fikirlerini) Türkiye’ye taşıyarak aykırılık yapmıştır.

Oysa Özcan’ın, Said Nursi’nin eserlerini yabancı dillere çevirttiği ve Nursi’nin de ona ‘Hariciye vekilim’ dediği bir vakıa. Üstelik Said Nursi’nin benzer taltiflerine muhatap olduğu yıllarda karşılıklı müzakere ilişkileri sürerken o, Mevdudi’den Hamidullah’tan çeviriler yapmaya başlamıştı.

Ama Yeni Asya yöneticisi diyor ki: Salih Özcan İslâm âlemine Risale-i Nur’un hizmet metodunu tanıtacağı yerde, oradaki radikal fikirlerin Türkiye’ye taşınmasına aracılık etti.

1960’larda Seyyid Kutup ve Mevdudî gibi yazarların devleti önceleyen eserlerini Türkçeye çevirip MİT desteğiyle neşreden isim Salih Özcan’dı.”

Bu sözlerdeki iftiralara yazının sonunda değineceğiz. Fakat önce sürece dikkat çekelim.

Said Nursi, ömrünün son demlerinde Salih Özcan gibi şakirtleriyle Eski Said ile yeniden buluşmaya çalışırken, Yeni Said’in şakirtleri bir türlü taklitçilikten kurtulup, onun yeni şartlar karşısında dış şartlara dönük içtihadlarını yenileme hamlesini idrak edemediler.

Kemalizm, Osmanlı’nın son döneminde oluşan ve Afgani, Abduh, Rıza çizgisiyle buluşan Mehmet Akif, Babanzade Ahmet Naim, Said Halim Paşa, İskilipli Atıf, Elmalı Hamdi gibi son dönem ıslah önderlerimizi tasfiye etmişti. Said Nursi de bu kuşaktandı.

Urvetu’l Vuska kuşağı’nın ümmet coğrafyasına ve ıslah tarihine açılan derinliğini Yeni Said’in takipçisi olan hafızası yıpranmış Cumhuriyet kuşağı kavrayamadı.

Yeni Said’ci kuşak ‘siyaset’i İslamiyetin yeniden güçlenmesine aracı kılmaktan çok; dini aidiyetleri siyasetin emrine vermişler ve büyük çoğunluğu sağcı, devletçi, milliyetçi Adalet Partisi’nin azap askeri haline gelmişlerdi.

Şimdi merhum Said-i Nursi’yi hatasızlık algısı içinde adeta Kur’an’ın gaybî ve dar anlamıyla ilmihâli konularıyla ilgilenen, din algısını keşf ve ilhama, ebcet ve cifr hesaplarına indirgeyen bir ruhani olarak yaşatmaya çalışıyorlar. Risaleler’ine üretilmiş ilahi bir masumluk ve tartışmasız  ruhanilik atfediyorlar.

Üç not veya düzeltme:

1- Mevdudi sonraları ve özellikle Seyyid Kutup da son çalışması ‘Yoldaki İşaretler’ kitabı ile bizzat devleti ele geçirme önceliğini sünnetullah çerçevesinde onaylamamışlardır. Bu itham maalesef ki Gülen’in yanında pozisyon alan Ali Bulaç’ın ‘İkinci kuşak İslamcılar’ uydurmasıyla paralelleşen bir yanlıştır. Oysa Kutup’a göre öncelik ‘Cahiliyyeden ayrışarak Kur’an neslini yeniden inşa etmek’tir.

2- Nurculardan S.Demirel’in izinde yürümeye çalışanların Kemalist Türk devletine, F.Gülen Efendi’nin kanalından yürüyenlerin de ABD’ye ve küresel emperyal güçlere hizmetkârlık yapma pozisyonlarına düşmeleri açık-seçiktir. Buna rağmen Salih Özcan’a ıslah öncülerimizin kitaplarını ‘MİT desteği ile neşretti’ tarzında atılan iftira, PKK/HDP yalanlarından farklı değildir. (Ki gelecek yazıda bu konuyu yazacağım)

3- Salih Özcan’ın, Güleçyüz’ün bahsettiği şakirt liderlerden Zübeyir Gündüzalp ile ihtilafı ise, 1969-70’de reel siyasette Mason-Batıcı Demirel’e değil, İslamcı  Necmettin Erbakan’ın MNP’sine destek verip vermemek konusunda değerlendirilmelidir.

YAZIYA YORUM KAT

4 Yorum